Kürt çevresinde yazanların, çizenlerin, çalışanların çoğu Özgür Gündem gazetesinin kapısından geçmiş, ekmeğini yemiş, suyunu içmiştir. Özgür Gündem gazetesi bizlerin gazeteciliğinde büyük emeği ve öğretisi olmuştur.
Gazete, 1992 yılında yayın hayatına “Gerçekler karanlıkta kalmayacak” ilkesi ile başladı ve o günden bugüne sürekli devletin hedefi oldu. Yazarları, dağıtımcıları öldürüldü, gazete binası dönemin başbakanı Tansu Çiller’in talimatıyla bombalandı. Çok ciddi bedeller vererek günümüze kadar geldi, hala da bedel vermeye devam ediyor.
Özgür Gündem Gazetesi’ne yönelik saldırılar gün geçtikçe artarken, gazeteyle dayanışma amacıyla “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni” kampanyasına katılan gazeteci, yazar, aydınlara da jet hızıyla davalar açıldı. En son olarak da Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ve yazar Ahmet Nesin tutuklandı.
Bu tutuklamalar doğrudan basın özgürlüğüne karşı yapılan darbe girişiminin yanı sıra bu ülkenin vicdanlı aydınlarına da verilmiş bir gözdağıdır.
Ülkeyi iki kutup haline getiren Erdoğan ve hükümeti, kendilerine muhalif olan herkesi hedef haline getiriyor. Özgür Gündem Gazetesi’nin hedef haline getirilmesi de elbet tesadüf değildir. Yaklaşık iki yıl önce hazırlanan ve 2014 Ekim ayında MGK tarafından onaylanan “Çöktürme Planı”nın bir parçasıdır. Kürdistan’da kentleri yakıp yıkan, kadın çocuk demeden katleden anlayış, kirli savaş suçlarının açığa vurulmasından korkmaktadır. Tıpkı 90’lı yıllarda olduğu gibi...
Türkiye’de gerginliğin giderek tırmandığı bir süreç yaşanıyor. Erdoğan, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Kaçak Saray’dan derin devletin düğmesine bastı ve ülkeyi tek adam başkanlığında yeni bir seçime sürükleyerek dikta rejimi getirdi.
Seçim sonuçlarına baktığımızda AKP diye bir partiyi, halkın seçtiği bir hükümeti göremeyiz. Sadece Erdoğan var. Bütün olup bitenler karşısında seyirci kalan, yaşatılan tüm kaosu görmezden gelen AKP’liler, söz konusu Erdoğan olunca bir taraflarına iğne batırılmışçasına yerlerinden fırlıyorlar. Yahu memlekette insanlar öldürülüyor, tutuklanıyor hatta yakılıyor, adamların umurunda dahi değil. Yeter ki biri Erdoğan’ı eleştirmesin.
Sadece AKP’liler mi? CHP-MHP de buna çanak tutuyor.
Ölümler üzerinden oy aldılar ve bunu çok iyi tezgahladılar. Ankara bombalamasından sonra Davutoğlu’nun “oylarımız arttı, bize oy vermezseniz bombalar patlamaya devam eder hatta beyaz Toroslar dolaşır” demesi boşuna değildi.
İnsanlığın değerleri yerle bir ediliyor. Kendi havuz medyalarında sadece ve sadece Erdoğan’a “Padişahım çok yaşa” manşetlerinden başka bir şey göremezsiniz. Bu tür gazetelerde yazanların tek işi Erdoğan’a methiyeler dizmektir, çünkü sadece onun için orada vardırlar ve onun için para alırlar.
Bu ülkenin vicdanlı, ahlaklı insanları Erdoğan’ın elinde tuttuğu yüzde 50’den çok daha fazla, sırf sayı olarak da değil, sosyal, siyasal, kültürel olarak da çok daha ilerideler.
Ülke gittikçe karanlığa sürükleniyor ve seyirci kalmamak gerek. Demokrasi, hukuk, eşitlik, özgürlükleri var etmek adına birlik olmalıyız. Erdoğan’ın havuz medyasındaki yalanlarına değil gerçekleri, doğruları yazan gazetelerin yanında olmalıyız, onlara destek sunmalıyız.
Özgür Gündem Gazetesi’ne yönelik saldırılar, dayanışma gösteren aydınlara açılan soruşturmalar ve tutuklanmalar bizi korkutmamalı. Birbirimize daha çok kenetlenerek saray diktasının önüne geçebiliriz. Gün birlik ve dayanışma günüdür.