Lütfen bekleyin.. Lütfen bekleyin..
Herkes AKP içindeki bölünmeyi, CHP'nin kişiliksiz siyasetini, MHP'nin faşist parçalılığını tartışıyor. Ama gözden kaçırılan önemli bir nokta var. O da Türk devletinin başlangıcından bugüne kadar genlerinde taşıdığı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK). TSK hala Kürt meselesine doğru bir yaklaşım sergileyemediği için sürekli irtifa kaybediyor.
TSK, Balyoz, Ergenekon vb gibi davalarda 2006'dan sonra çeşitli biçimde siyasi alandan geriletilip güç kaybetti. PKK karşısında askeri zafer kazanamayın TSK bu başaşağı gidişini şimdi Kürtlere karşı dağda ve şehirlerde savaşarak biriktirmeye çalışıyor. Ama TSK'nin üç nedenden dolayı durumu biraz daha kötü. Birincisi kırsal alanda gerilla karşısında 30 yıldır yenilgi yaşayan Türk ordusu; son 8 aydır da kentlerde büyük bir alt üst oluş yaşıyor.
Türk Genelkurmayı 23 Mayıs'ta yaptığı açıklamada Özyönetim direnişlerinin geliştiği son birkaç aylık süreçte 483 asker ve polisin öldüğünü; 3 bin 342 askerin ise çeşitli biçimlerde yaralanıp savaş dışı kaldığını açıkladı. Bu resmi açıklama. Ama özellikle Nusaybin ve Şırnak'ta devlete yakın çeşitli gazetelerde ölen asker ve polis sayısının çok daha fazla olduğu, binlerce asker ve polisin istifa ettiği, birçoğunun intihar ve firar ettiği yazıldı. Asker ve polis cenazelerinin isimsiz mezarlara gömüldüğü, bazılarının hala tugay komutanlıklarında tutuldukları da bildiriliyor.
TSK şehirlerde kara, hava ve deniz kuvvetlerinin en seçkin birliklerini kullandı. Yetmedi Kıbrıs'tan özel kuvvetler getirdi. SAT, bordo bereli, özel kuvvet, komandolar, özel harekat polisleri, zırhlı araçlar, tanklar, toplar, helikopterler ve savaş uçakları kullanıldı. Küçük gruplar halindeki direnişçiler karşısında Türk ordusu ve polisi böyle seferber oldu. Peki sonuç. Yıkılan kentler, yenilen Türk ordusu, psikolojisi bozulan on binlerce asker ve polis... Yani, TSK'nin eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ aylar önceden demişti ki "meskun mahalde TSK bir aydan fazla kalırsa çatışma içinde kaybediyor demektir". Bir ay değil tam 6-7 ay geçti. Ve TSK herhangi bir sonuç alamadı. Kentlerde bataklığa battı, kırsalda ise kayıp üzerine kayıplar veriyor. Yani TSK savaşta içine girdiği durum nedeniyle parçalanmış durumdadır. Birazı ölü, birazı yaralı geri kalanları ise korku ile karışık bir hayat yaşıyor.
İkincisi, TSK'nin komuta kademesindeki sıkıntılar. TSK Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda çok yıpranmıştı. Ama siyasi kanatta kendilerine karşı olan Tayyip Erdoğan ile 7 Haziran'dan sonra bir işbirliği geliştirdiler. Yani AKP, TSK, MHP ve CHP bir Kürt karşıtı koalisyon yaptı. Erdoğan bu koalisyonda kendisini yaşatmayı, MHP devletin içinde kalmayı, CHP devletli olduğunu göstermeyi amaçladı. Ama her biri de birbirine diş biliyor. Ama bu koalisyon savaş alanında yenildi. Siyasi alanda da istediği sonucu alamıyor. Siyasi alanda istediği sonucu alamayınca da Erdoğan istediğini yapar pozisyona geldi. Ve TSK içinde bu ittifak bu yönü ile sorgulanmaya başladı. Çünkü TSK hem siyaseten hem de askeri olarak daha fazla geriye gidiyor. Bu da ordu içinde farklı seslerin çıkmasına neden oluyor.
Üçüncüsü ise Türk Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın AKP ile içine girdiği ilişki biçimi. Asker cenazelerini yerde bırakıp Tayyip Erdoğan'ın kızının nikahında şahitlik yapması iki yönlü sorgulanıyor. Birinci yön; Tayyip Erdoğan ile yakınlaşması ordunun siyasi olarak taraf olması anlamına geliyor. İkincisi ise Erdoğan'ın damadı Bayraktarların ordudan aldığı ihaleler. Artık bu iki konu çok tartışılıyor. Bunu dile getiren de Deniz Kuvvetleri Komutanı olacakken 2013'te istifa eden Oramiral Nusret Güner.
Oramiral Güner, T24 sitesinde aynen şunları söylüyor: "O gün 8 şehit varken niye nikâh törenine gittin” içerikli tenkitler de oldu... Nikaha katılır, eğlence kısmına katılmaz. Ama insanlar esas olanı kaçırıyor, Genelkurmay Başkanlığı da açıklamasında buna yer vermemiş; nikâha katıldın, peki neden nikâh şahidi oluyorsun? Bu, siyasi bir kimliği olan Cumhurbaşkanı’na taraf olmaktır." Devamında da şunları söylüyor: "... Çünkü siz bir firmaya yakın gözükürseniz, o bir noktada ihaleye fesat karıştırdığınız iddiasını gündeme taşır. Şimdi Bayraktar’ın hiçbir askeri ihaleye girmemesi lazım."
Ve diyorlar ki TSK içinde Hulusi'ye karşı homurdanma giderek farklı bir hal alıyormuş...
