Dünya diktatörlerinden temizleniyor. Arap Baharı denen yıllarda halklar; Tunus, Cezayir, Mısır, Sudan da diktatörlerini alaşağı ettiler. Sudan gibi çok geri, İslam faşizmi altında ezilen halk, el Başir denen zalimi zindana koydu. Suriye‘de Esad gitti gidecek. Savaş sürüyor. Şu günlerde Belarus diktatörü Lukaşenko oldukça zora düştü. Halk direncini böyle sürdürürse o da soluğu Moskova‘da alacağa benziyor. „Bela“ beyaz anlamındaymış. İtalyanların „bella“sı güzellikle karıştırılmamalıdır.
Gelelim bizim komşumuz „Belatürk“e. Küçük bir azınlık hariç Türk halkı diktatörünü çok sever. Uğruna canını verir. Cebinden parasını zorla alsa, memnuniyetini ifade eder, „Çalmışsa benim paramı çalmış. Size ne der.“ Velhasıl bu Türk halkı öbür halklara hiç benzemiyor. Belarus diktatörüne isyan ederken, Belatürkler ise var ol, yaşa deyip tempo tutuyor. Ben Türklerin ve bazı Kürt hainlerin diktatör sevdasını merak ediyorum. Beyaz Türkler çok ağır hasta olmalılar, umarım bu diktatör hayranlığı onları bir an evvel yerin altına, o çok inandıkları Türk Cennetine indirir.
Çıkar çetesi devlet olmuş, İslamo faşist güruh ile ırkçı beyaz Türkler daha nekadar iktidarını sürdürür? Görünen köye klavuz gerekmez. Bu çete fevkalade iyi örgütlü olduğundan, asker, polis, bekçi, basın, hemen bütün ipler diktatörün elinde olduğundan ve biat edenlere gerekli dünya malı verdiğinden kendiliğinden gitmez.
Ürdün‘de ekmeğe zam gelince kitleler ayaklanıyor ve zam geri alınıyor. Diğer Arap ülkelerinde de tüm ekonomik geriliğe rağmen bir protesto kültürü var. Sudan halkı katil diktatör Beşir‘in sistemini yendi. Bizim Beyaz Türkler sadece bir GEZİ PARKI protestosu yaptılar. Diktatör Gezi‘de hatırladığım kadarıyla beş veya altı kişi (çoğu Kürt) katlettirmişti. Unutuldu gitti. Halkımız öylesine munis ki ağzından lokmasını al, sesini çıkarmıyor. Protestolara son verdi. Beyaz Türkler, İslam ve Türklük propagandasıyla diktatörüne öylesine sevdalılar ki, bu gidişle ömür boyu götürür. Saraylardan Anıtkabre gömülünce de, babasının burnundan düşmüş oğluna sultanlık verilir.
Belatürkler diktatör hayranıdır. Bu hayranlık halkın genlerine kadar işlemiş olmalı ki, Atatürk‘ten günümüze kadar bütün diktatörlerini sevdi, seviyor, sevecek. Bugün kü Türkiye‘ye bir göz atın, muhalefete bakın. Ne yapıyorlar? Diktatöre alternatif yine bir diktatör diyorlar. Selahattin Demirtaş zindandan yazıyor, diktatöre karşı sistemin değişmesi için öneriler sunuyor. Bana göre oldukça naif, idealist tutum. Politikacılar halkı çok yüceltiyorlar. Kanaatimce Türk halkından Sudan halkının yaptığı gibi bir yiğitlik beklenmez. Ekmeğe zam mı gelmiş, Allah herkese rızkını verir, diyorlar. Hani birileri kalkıp diyemiyor, bu nasıl Allah ki, sana saraylar mal mülk veriyor, bizi görmüyor. Herşeyi tevekküle havale edenin bu dünyanın pastasından pay alması düşünülemez. Böyle bir toplum yapısı, yaşadığım sekiz on yılda kendisini yenilemedi. Muhalefetine bakınca, başta bizim Kemal Kılıçdaroğlu, üç kıtada savaş sürdüren Diktatöre, sadece yardımcı oluyor.
Belatürkler, Kürtlerden nefret eder. Aslında „Kürt kardeşlerimiz“ diyenin yüzüne tükürmek gerekir. Anadlini yasaklayan, tüm insani temel haklardan yoksun bırakan, politikacılarını zindanlara atan nasıl kardeş olabilir. Kürt kızına cinsel saldırıda bulunanın askerin üniformasına zarar gelmemesi için Türk kadınlar açıklama yapmaktan kaçınıyor. Afrin‘e saldırı sırasında Türkler „Reis bizi de götür.“ dediler. Atılan bombalara CHP li İzmir il Başkanı bayan imzasını atıyor. Böylesine ırkçı ve faşist karakterli halk nasıl kardeş olur. Kürtler defalarca el uzattılar ama elleri havada kaldı. Partilerine bakınız. HDP ye bakış ve davranışları ötekileştirmektir. CHP büyükşehir belediyelerini HDP sayesinde kazandı. Hani bir dost sözü, selamı oldu mu? Soyadı Karabulut‘tu, babası mı kendisi mi Kılıçdaroğlu yaptı? Diyelim ikisi de Türkçe, ama kime karşı bu kılıçdaroğlu namını aldı? Kürtlere. Kürtlükten kaçışın ilk adımıdır. HDP li vekillerin içerde olmalarına parmak kaldıran yine o ve sözde muhalefetiydi. Yani bizim Kemal aslında iyi bir belatirk olmuş. Farkına varmadınız mı?
Buradan Avrupa Birliği‘ne geçelim. Belarus seçimlerini kabul etmedi. Aynı AB, „Atı alan Üsküdar‘ı geçti.“ diyerek seçimi kazandığını söyleyen Türk Diktatörü alaivalayla kutladı. Ne diyelim, iki yüzlü ahlak yoksunu Avrupai politika. Bir diktatöre karşı, ama diğerini seviyor. Bin yıldır Avrupa, dünyaya savaşlar götürüyor. Başkentlerin haşmetine bakınca, diğer halkları soyup zenginliklerine el koydukları görülür. Almanya, Belatürk diktatörünün elini rahatlatmak için Libya‘da yardımcı oluyor. Aynı Almanya İdlip‘teki İslamofaşist cihadçılara yardım ediyor. Türklere başta Leopard tankları olmak üzere her türlü silahı satıyor. Kürt soykırımında Alman silahları kullanılıyor.
Haydar Işık, 20.Ağustos 2020