Dersim Belediyesi Meclisinin almış olduğu karar doğrultusunda, hizmet binasına kayyum tarafından asılan “Tunceli” yazısının yeniden “Dersim” olarak değiştirmesine ilişkin Dersim’in TKP’li Belediye başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu tarafından kamuoyuna, ‘Tunceli yerine Dersim Tabelasını asacağız’ açıklaması sonrası Valiliğin itirazı üzerine mahkeme, yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Bu açıklama (Dersim Belediyesi Meclisinin almış olduğu karar) sonrası Dersim tartışmaları giderek TBMM dahil bir çok farklı kesim görüş belirtti. Fatih Mehmet Maçoğlu üzerinden (işin içine Nohut, Fasulye vb’ eklenerek Dersim’e, Dersim değerlerine saldırı başlatıldı.
İktidar (AKP-MHP) çevreleri ve bakanlar, millet vekilleri ilk eapta, ‘Dersim diye bir şey yoktur, orası Tunçeli’dir’ diye geçiştirmek istediysede tartışma durmadı ve başta Dersimli kurumlar ile Dersimliler tartışmaya dahil olarak Dersim Belediye meclisinin almış olduğu kararı destekledi ve bu kez yine iktidar çevresi dil değiştirerek, ‘Sonu dedelerinden farklı olmayacak’ diyerek tehdit pozisyonuna geçtiler.
Önce geçiştirmek, sonra dil ve uslup değiştirerek ‘‘Sonu dedelerinden farklı olmayacak’ diyerek 37-38 Dersim Soykırımı itirafını edip, Syid Rıza’ların idamına atıf yaparak ırkçı, tek’çi, soykırımcı ve katliamcı yüzlerini bir kkez daha gösterdiler.
Ancak bununlada yetinmeyen aynı çevreler, 3. kez dil-uslup ve yöntem değişikliğine giderek (bildiğimiz) hem CHP’yi de hedef aldı ve hemde bir kez daha Dersim’in acıları üzerinden birbirlerini vurmaya başladı, ‘asıl bu işin altında CHP var’ demeye başladılar.. Hatta tv programlarında bilinen bazı ırkçı, havuz medyası temsilcileri İstanbul Belediye seçimlerine bunu konu etmeye, CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na ‘Dersim Katliamı hakkında ne düşünüyorsunuz’ gibi sorular yönelttiler ve bu konuda bir süre daha ısrarcı olacakları izlenimi verdiler.
Mevcut tartışmalara biraz daha yakından bakılır ise;
1-Her şeyden evvel sayın Fatih Mehmet Maçoğlu’nun ‘Tunceli yerine Dersim Tabelasını asacağız’ açıklaması, ‘Dersim Belediyesi Meclisinin almış olduğu karar’ doğrultusundadır.
Yani ne kendisinin ve nede partisi TKP’nin daha önce, (bırakalım Dersim Tabelasının asılması) Dersim adının geri alınması, kent merkezi dahil Dersim coğrafyasında soykırımcı, katliamcı zihniyetin adlarının sokaklardan, caddelerden vb yerlerden sökülüp atılması, Dersim’de yaşananlar, devletin rolü, Soykırım, 37-38, Seyid Rıza ve yoldaşlarının mezar yerleri, arşiverin açılması vb anlamında gerek seçim meydanlarında ve gerekse toplantılarda objektif, olumlu, Dersimlilerin sürekli olarak dile getirdiği net bir açıklaması olmamıştır.
Kaldıki yine hem sayın Maçoğlu, "Valilik oluru olmazsa karar uygulanmaz. Valilik kararına göre hareket edeceğiz" ve hemde partisi Türkiye Komünist Partis (TKP), “Tüm kaynakları tüketip, ciddi bir borç yükü bırakan kayyumdan devralınan bir belediyede bu görev için tek bir saati bile en iyi şekilde değerlendirmek gerekiyorken Türkiye Komünist Partisi açısından tabelanın değiştirilmesinin gündeme gelmesi yersiz olmuştur” diyerek kendileri açısından aslında olayın kapandığını (belkide bu konuyu hiç açmak istemediklerini) beyan etmiş oldular.
2- Devlet-İktidarı’nın, ‘Dersim diye bir şey yoktur, orası Tunçeli’dir, Sonları dedeleri gibi (Seyid Rıza) gibi olur’ diyerek tehdit, santaj, korku dahil ‘gerekirse kolluk kuvvetleri gereğini yapar’ açıklamaları ile sayın Maçoğlu’nun şahsında Dersimlilere yada ‘Tunçeli değil Dersim’ diyen çevrelere ‘siz kimsiniz, bir gücünüz, etkinliğiniz, sigortanız yok. Nohut, Fasulye vb işlerle uğraşın. Ayağınızı denk alın, bu memlekete (Dersim’e) Komünizm gerekiyor idi onuda biz getirdik’ diyerek soykırımdan bu yana sürdürüle gelen mevcut politikalarının devamında ısrarcı olduklarını, Dersim coğrafyasının her yönden kuşatılmasının dışında bir anlayışa, bir söyleme müsade etmeyecekleri anlayışını bu vesile ile bir kez daha dile getirmiş oldu.
Yandaş medya aracılığı ile aslında devlet adına yapılan açıklamalarda (AKP-MHP çevreleri), ‘Kürt iradesine karşı şartlar bizi (devleti) bir şekilde bu noktaya getirdi ve seçilmenize müdahale etmedik, akıllı olun koperatif vb işlerle uğraşın’ demiş oldu..
Tabi burada ‘Utangaç CHP’ ise bir türlü yüzleşemediği, özür dilemek veya hesap vermekten korktuğu karanlık Dersim pratiği ile bir kez daha ‘kaçamak’ duruşunun değişmemesi ise ayrı bir trajedi olarak kalmaya devam ediyor..
3-Diğer yandan CHP-AKP-MHP vd aslında hepsi tek parti döneminde Dersim’de idiler. Yani bir başka deyimle o yıllardaki CHP’de bu günkü anlayışlar, zihniyet var idi. Her ne kadar sonrasında adları değişsede cumhuriyetin kuruluşundan Dersim soykırımı’ndan günümüze hepsi bu soykırımın içindedir.
Örneğin Almanya, Hitler-Nazilerin yaptığı soykırımdan ötürü devlet olarak ülkelerin soykırım anıtları önünde diz çökerek özür diledi. Devletin devamlılığı esas ve onu temsi edenler var ise o halde devlet Dersim ile yüzleşmelidir.
Osmanlı tarihi ve daha bir çok geçmişi ile ‘varım’ diyen TC nedense Dersim Soykırımında topu birbirine atmaktadır.
Sonuç olarak biliyoruzki sayın Maçoğlu dahil, Dersimliler ve Dersimli kurumlar açısından ‘Tunçeli’ adı, acıların, göz yaşlarının, asimilasyonun, sürgünlerin, yakıp yıkmanın, yok etmenin, inkarın, imhanın, Tertele’nin ve bitirilmemiş, tamamlanmamış, kimlik, inanç ve kutsallarımız üzerindeki kuşatmanın, devam eden bir soykırımın adıdır..
Pratik tartışmalar, özel Tunceli kanunları, isim değişiklikleri ve aslı olmayan hiç bir şey, yani ‘Tunçeli’ fermanı, hükmüne rağmen kabul görmemiştir, görmeyecektir. Kabul görmeyen bir adı (Tunçeli) ise oylamak, onaya sunmak dahi kabul edilmemelidir..
Esas olan ‘Dersim’dir..
Dersim ise Mameki’den (Tunceli), ibaret olmayıp, batısı, doğusu ve güneyi ile hepimizindir..
Açıkça meydana çıkmış, hemen herkesin bildiği gerçeği inkâr etmek, gizlemeye çalışmak, yalan dolanla değiştirmeye, inkar etmeye yeltenmek ise mümkün olmadığı gibi ‘ayıptır, yazıkktır, günahtır’ vede buna güç yetirecek kimsede yoktur...
Aksi halde atalarımızın, pirlerimizin kutsal coğrafyamıza sırlanmış ve nerde olduğu bile bilinmeyen kemikleri sızılayacaktır..
Hikayesi eskilere dayanan ama 70’li yılların devrimcilerininde dillendirdiği ‘Güneş balçık ile sıvanmaz’ deyimini de hatırlatıp, ‘Dersim Tunçeli olmayacak..’ diyerek zalimin zulmüne karşı direnen herkesi selamlıyoruz..