Lütfen bekleyin..

Fadıl Öztürk

Yaz gelsin...

16 Mart 2019, 11:26

İyinin güzelin kapısını sonuna kadar kapalı tutan her şey elin tersiyle bir kenara itilmeli. Anlayacağınız korku, kaygı değil, müzik girmeli insanın içine.

Ülkenin dağını taşın koyun bir kenara. Sabah evimizden çıkıp adım attığımız sokaklara, eve gelmek için otobüs beklediğimiz duraklara, mevsimini umursamadan açılıp kapanan gökyüzüne, uzun zamandır ekilmemiş topraklara, yeşeren bağlara, durgun göllere, akan sulara nefret ekip nefret biçiyorlar durmadan. Şimdiye kadar yapılanlar karşısında su olsaydık eğer, bulanık çamur nehrine dönerdik. Sevmek, kalbimizden her gün sökülüp alınmak istenmiş, çocukların yüzünde gülümseme. Bu durumda herkesi sevmekte fayda vardır, nefretin moruna mezar kazarcasına...

Birini herkesi sever gibi sevmeliyiz o biri de herkes olmadığını bize hissettirmeli.

Giyilerek kırışmamış, bir gün giyilirim diye ütülü, askıda yaşamayı seçmemeli insan. İradesi olmalı, rüzgârı, okunmayı bekleyen kitapları, daha dudak kıpırtılarına dönüşmemiş şiirleri, kapısını çalmadığı günleri, adım atıp yürümediği yolları olduğuna inanmalı...

Yaşadıkları onu yorsa da kendini oluruna bırakmamalı. İşten güçten yorgun düşmüş bir önlük gibi giydirmeli kendini sevdiklerinin ruhuna. Yorulmak bir hayatın özetidir çünkü. Tenefüs zili çalmış gibi kapıdan fırlayıp dışarı çıkarak ışıklardan koşar adım geçmeli. Sevdiğini ve sevildiğini hatırlayarak nefreti bir adımda geçerek varmalı kendini besleyen hayata. Yaşadığı yer onu kendine mahkûm etmeden, bir kahkahayla sesi uçan kuşlarla havalanmalı...

Gündüzleri yaşadığı kadar geceleri de yaşamalı. Hiç sabah olmayacakmış gibi uzun rüyaların peşine takılıp gitmeli. Uçmalı, kuşlar gibi olmadık yerde olmadık ağaçların dalına konmalı. Dünyanın ezberini bozarak o ağacı yurdu, o dalı evi saymalı. Durmadan, balıklar gibi hiç yorulmadan suyun gittiği yere kadar gitmeli. Hırçın dalgaların anlamını alarak yanına, sevgilinin gözlerine dibindeki çakıl taşlarını gösteren bir su gibi bakmalı. Bütün bildiklerini bir yana koyup rüyadan hayale çıkan bir yol bulmalı...

Suç sayılsa bile sokağın teri sinmeli tenine, kalbinin atışı hayatla yarışmalı. Ve elbet bütün bunları bir görevle yaptığına değil, yaşadığına saymalı. Ertesi gün kendisine aynada baktığında sadece geçmişini değil, geleceğini de görmeli.

İyinin güzelin kapısını sonuna kadar kapalı tutan her şey elin tersiyle bir kenara itilmeli. Onların yerine umudu besleyen birer şarkı koyup, yeri gelince söyleyerek şarkılardan oluşmuş bir bedene bürünmeli. Anlayacağınız korku, kaygı değil, müzik girmeli insanın içine. Kendini evden dışarı atınca hayata ıslanarak yürümeli, gülümsemesi gül açmalı. Sigarası yandan yandan yol almalı. Yürünecek yolum var deyip, önce kendisiyle vedalaşmalı. Ki, bir insan kendisiyle vedalaşmadan çıkınca yola eksik varır gelecek denen o son durağa...

O uzun yolculukta nevalesi hayal olmalı. Gerekirse bu yüzden bir otobüs, hatta uçak kaçırmalı ama kendine geç kalmamalı. Bir yanı içten içe kendine gülerken, öbür yanı hedefine varmak için etekleri tutuşmalı. Çorabı kaçmalı, saçı rüzgârda dağılmalı. Anlayacağınız yolculuk onun içinden dışına çıkmalı. Yolun kısalığına ya da uzunluğuna, saat farkına aldırmamalı. Ne nasıl göründüğüne ne de nasıl görüneceğine kafa yormamalı. Kendini kiminle tamamlayacağının derdine düşmeden, kimin onu kendisiyle tamamlayacağını koymalı önüne...

Her insan bir ülkeyse eğer, pasaportuna giriş mührü vurulmadan girmeli o sevgilinin kalbine. O kalbe çıkış mührünü vurmak için çok beklemeliler gümrük memurları, sınır devriyeleri. Anlayacağınız birini severken bir ülkeyi terk edip onun ülkesine iltica eder gibi gidilmeli, üstelik sevmek ve sevilmek dışında hiçbir garantisi olmayacak bir biçimde. Ve sevgiliyle geçen zamanlar emekliliğine bile sayılmamalı.

Bütün bunları bir kahve içmek ister gibi keyifle yapmalı. Çay suyunu ocağa koyar gibi alışkanlıkla. Doğan yeni günle perdeleri açar gibi, hayata ışık dolu sesiyle günaydın demeli, ortalığı toparlayıp, çiçeklerinin hatırını sormalı. Dünyayı bize dar ettikleri yerde bunları sevdiğine çok görmemeli...

Alnıma yazılmış yazımdır deyip, bir adım sonrasına kaderim demeli. Kuşlar uçmalı, balıklar yüzmeli, yaz kapımıza gelip dayanmalı. Güneşte ağaran çiçekli bir basma entari gibi eteklerimize rüzgâr girmeli. Bize biçilen kıyamet gömleğini yırtarak, geride bir not bile bırakmadan zulümden çıkıp gitmeli...

Bak, kar yağıyor ömrümüze

Duygularımız bile üşüyor dalda

Baharımız bir gösteride vuruldu

Tam oradayız

Haber verin

Yaz gelsin...

 

 

Bu haber 792 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
1451 gün önce
1568 gün önce
1574 gün önce
1590 gün önce
1619 gün önce
1647 gün önce
1675 gün önce
1703 gün önce
1737 gün önce
1857 gün önce
1864 gün önce
1913 gün önce
1927 gün önce
1955 gün önce
1962 gün önce
1976 gün önce
1983 gün önce
1990 gün önce
2032 gün önce
2046 gün önce
2060 gün önce
2073 gün önce
2087 gün önce
2109 gün önce
2116 gün önce
2142 gün önce
2165 gün önce
2228 gün önce
2297 gün önce
2311 gün önce
2353 gün önce
2396 gün önce
2445 gün önce
2471 gün önce
2487 gün önce
2529 gün önce
2550 gün önce
2578 gün önce
2683 gün önce
2690 gün önce
2711 gün önce
2718 gün önce
2725 gün önce
2746 gün önce
2753 gün önce
2767 gün önce
2781 gün önce
2802 gün önce
3217 gün önce