Bir süredir Türkiye’de neredeyse yüzyıllık geçmişi bulunan büyük firmaların konkordato ilan ettiği ile ilgili haberler okuyoruz.
Peki nedir konkordato?
Papalık makamıyla başka hükümetler arasında yapılan bir tür anlaşma olan konkordato, kendi kusuru olmadığı halde ticari durumu sarsılmış ve ödeme güçlüğü çeken şirket ve kooperatiflerin alacaklılarına olan borcunu ödeyebilir duruma getirilmesidir. Konkordato talebi borçludan gelir ve böylece borçlarını ödemede zorlanan şirket ve kooperatifler borçlarının bir kısmından kurtulur. Alacaklılarla alacaklarını belli bir plana göre almaları konusunda kendi aralarında bir anlaşma yapılır ve bu ticaret mahkemesi tarafından onaylandığında geçerlilik kazanır. Bu işlemle finansal yapısı bozulmuş büyük işletmeler ve kooperatiflerin korunması amaçlanır.
2006 yılından beri Türkiye’de konkordato yerine iflas erteleme işlemine başvuruluyordu. Son 20 yıldır neredeyse hiç başvurulmayan bu yöntem, 2016 yılında 669 sayılı Kanun Hakkında Kararname ile ilan edilen OHAL sürecinde iflas erteleme yolunun yasaklanmasıyla mecburen başvurulacak bir yöntem olarak öne çıkmaya başladı ve yakın gelecekte de sık sık karşımıza çıkacak gibi görünüyor.
Tam bir uyanıklar ülkesi olan Türkiye’de ekonomik krizi bile fırsata çevirenler var. Ülkeyi ve fakir fukarayı düşünen yok. Yöneticilerinin ‘herkes kendi başının çaresine baksın’ mantığıyla hareket ettiği ülkeyi daha da zor günler bekliyor. Zira şu an kötü durumda olmasalar bile kriz ortamından faydalanarak borçlarından kurtulmak isteyen büyük şirketlerin bir çoğu soluğu mahkemede alıyor. Yaşanan bu büyük krizde ne olacağını kestiremeyen ‘dürüst’ firmalar da elde ettiği maddi kaynakları harcamak istemiyor. Bu durum büyük firmaların işine gelse de küçük işletmeleri oldukça etkiliyor. Büyük firmalardan alacağını alamayan küçük şirketler, bu sefer kendi alacaklılarına karşı zor durumda kalıyor ve konkordato işleminin yaygınlaşması durumunda bundan zincirleme etkilenecek firmaların sayısı da daha artacağına göre bu kesinlikle bir çözüm getirmiyor.
Hukuk camiasında büyük tepkilerle karşılaşan vatandaşın konkordato başvurusu yapabileceği ile ilgili değişikliğin ardından ilk şahıs konkordatoları da ilan edilmeye başlandı. Kısa bir süre önce Mersin ve Kuşadası’nda yaşayan iki kişi konkordato ilan etti. Mersin’de yaşayan şahsın başvurusunu değerlendiren mahkeme üç ay geçici mühlet verdi ve bir mali müşaviri geçici komiser olarak atadı.
Kuşadası’nda ise bir müteahhit 20 milyon TL’lik borcu için şahıs konkordatosuna başvurdu.
Büyük ve köklü şirketleri, uyanık müteahhitleri her zaman koruyan ve kollayan devlet ekonomik kriz nedeniyle işten çıkarılan işçileri ise hiç görmüyor. Bütün yatırım inşaat alanına kaydırıldığı için krizden en çok etkilenen sektör de inşaat sektörü oldu haliyle. İş durduran ve durmadan işçi çıkaran inşaat firmaları nedeniyle işçiler mağdur ediliyor. Kaç aylık parası içerde kalan işçilere bir kuruş ödeme yapılmadan kapının önüne koyuluyor ve “kriz mıriz yok” diye gazetelere demeç üstüne demeç veren yetkililer bu durum karşısında üç maymunu oynamaya devam ediyor.
İnsanları her yönden etkileyen ekonomik kriz, ülkedeki çarpık yönetim sistemi nedeniyle dostluk ve dayanışmayı da ortadan kaldırmış bulunuyor. Eskiden insanlar hiç olmazsa zor zamanlarda birbirlerine destek oluyordu. Birbirlerine destek olabilecek insanların arasına son zamanlarda öyle büyük uçurumlar döşendi ki, artık herkes sadece kendisini düşünüyor. Şirket, kooperatif veya şahısların her an ilan edebileceği konkordato nedeniyle borç miktarı ne olursa olsun alacaklıları zarara uğrama tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığı için kimse kimseye güvenmiyor ve zaten bu kriz ortamında biraz parası olan da kimseye bir kuruş borç vermeyi düşünmüyor.
Ve şüphesiz kriz en çok kadınları ve çocukları etkiliyor. Kadınlara kaç çocuk yapması gerektiğini söyleye söyleye dilinde tüy biten siyasetçiler, o kadınların o çocukları ne şartlarda büyütüp ne şartlarda okuttuğuyla hiç mi hiç ilgilenmiyor. Hem zaten okul kısmına baştan beri iyi bir gözle bakmadıkları için “okula gidemeyen camiye gitsin” sloganıyla insanlara seslenmeleri de büyük bir olasılık olarak karşımızda duruyor.