Lütfen bekleyin..

Av. Aysel Öztürk

Aşk mı Vahşet mi ? Sizce hangisi? (1.Bölüm)

10 Nisan 2016, 11:43

Bürüksel vb İşid-Daiş, ErdoğanTerör olayları ile Hassan Sabbah, Ömer Hayyam, Selahaddin Eyübü ve Aleviler gerçekliği.. (1.Bölüm)

 

Belçika`nın başkenti Brüksel`de Salı günü 22 Mart 2016 tarihinde düzenlenen ve IŞİD`in üstlendiği canlı bomba saldırısında 3 şiddetli patlama sonucu 34 kişi öldü ve 136 kişi yaralandı. Yapılan spekulasıonlara göre 13 Kasim 2015 Paris`deki patlamanın şüpheli zanlısı Salah Abdeslam`ın yakalanıp tutuklanmasına yönelik bir misilleme olduğuna yönelikdi. Tabiki bu tahmin hiçbirimize inandırıcı gelmedi.

Haberlere bakıldığında ilk akla gelen Erdoğan`ın cuma günü 18 Mart 2016 tarihinde Çanakkale etkinliklerindeki yaptığı konuşmadır. Şöyle demişdi hatırlarsaniz:

"Brüksel'de veya AB'nin herhangi bir şehrinde bu bombalarının patlamaması için hiçbir sebep yok. Mayın tarlasında dans etmek gibidir bu. Ayağınızın ne zaman mayına basacağını bilemezsiniz ancak bunun kaçınılmaz bir son olduğu da bellidir. Koynunuzda yılan besliyorsunuz. Beslediğiniz o yılan her an sizi de sokabilir. Türkiye'de paylayan bombaların size bir şey ifade etmediği olabilir. Sizin şehirlerinde patladığında bizim ne hissettiğimizi anlayacaksınız, ancak çok geç olacak."

Bu konuşmadan 4 gün sonra Brüksel'de bombalı saldırı gerçekleşti. Erdoğan bu sözlerle AB ülkelerini tehdit ettiğinin dahası hedef gösterdiğinin farkındayız, lakin Brüksel`in basın, yayını halen saçma sapan intikam teorileri uydurmakda. Erdoğan`nin AB-Türkiye zirvesinde vizesiz giriş talebine Merkel harıç, AB`nin diğer ülkeleri itiraz etmişdi hatılarsanız. Bu suikast açıkdan bu ülkelere göz dağı vermekdir ama nedense Brüksel`in „fikir özğürlügü“ ile meşhur basın, yayını bu konuda sessiz kaldı ve kalmaya devam ediyor. Anlaşılan her daim övündükleri fikir özgürlükleri boş laflardan ibaretdir. Ayreten patlamadan sonra Erdoğan`ın birde almaya`da bombalarının patlamasının mümkün olduğu sözleri ile yeniden hedef göstermesine rağmen suskunluk devam etti. Ne bir tepki nede bir tedbir alındı. Bakalım bu konuda Merkel - Erdoğan ittifakı nasıl bir sonuç doğuracak.

Bence biraz suikastcıları ve intihar eylemlerini ele almakda yarar var. Canlı bomba suikastları ne zaman, nerde ve kime karşı yapıldığını önceden tespit etmek genelde çok zordur, çünkü suikastçılar bu konuda ve tabiki bazı “büyük zaatların” desteğini alarak iyi bir bilgi kaynağı ile suikastı düzenleyip uygularlar. Bu belirginsizlik halk içinde korku ve panik uyandırıp, iç güvenliğini kaotik bir ortama iter.

“Canlı” bomba uygulamaları liderlerinin gücünü sembolize eder, çünkü nihayetinde bu patlamalarda liderleri gözünü kırpmadan ölüme giden askerlere sahip olduğunu sergiler. Bu gösteriler tabiki sonraki pazarlık masasındaki en güclü malzemelerden biridir.

Suikastçıları şehit olacaklarını, cennette onlari 40 hurrinin beklediği hurafelere inandırabilmek için din çok güçlü bir araç halinde kullanılır.

IŞİD ve DAİŞ terör örgütü değişik methotlarla örgüte bağlar. Cennet vaadleri ile göz boyamanın yanı sıra madde bağımlılara uyuşturcu tedarik ederek, vuhuş ve kadın alemlerinden tutalım idam cezası ile yargılanan katil ve sapıkları ceza evinden cıkarıp örgüte katmak ile iradelerini tamamıyla kontrol altına alırlar. Özellikle IŞİD ve DAİŞ terrör örgütlerinin bulundukları noktalarda alkohol ve uyuşturucu artıkları bulunduğunu tespit eden birçok belgeler mevcut. Bu methotlarla suikastcılar vicdandan, insani duygulardan uzaklaştırılmıs birer cani haline gelmişlerdir. Tabiki bu canavarları doğrup büyüten birçok devletler (ABD, Türkiye, Suudi Arabistan, Khatar vb.) işbiriliği yapmıstır. Şuandada bu yaratıkları canavarları kendi kontrolünün altında tutamadıkları içinde YPG, YPJ ve YPS gibi özgürlük ve onur mücadelesı veren savasçılarına destek verip, bu vahşileri etkisiz hale getirme, çabalarındalar. Halbuki Usama Bin Ladin ve Taliban örneklerinden dışarıdan kontrol edilen, kendi ilkeleri olmayan satılık silahlı guruplarının silahları bumerrang gibi kendilerine döneceğini çokdan öğrenmiş olmaları gerekirdi.

Farkındaysanız din istismarı ile insanları manipule edip, adeta bir öldürme makinesi haline getirip suikast yaptırmanın tarihde birçok örnekleri var, fakat tarihde en belirgin ve öne çıkan isimlerden biri kuşkusuz İran bölgesindeki Alamut kalesinin efendisi Hasan Sabbah`dır (d.1050 - ö.12 Haziran 1124).

Aysel Öztürk

Devam edecek..

Bürüksel vb  İşid-Daiş, ErdoğanTerör olayları ile Hassan Sabbah, Ömer Hayyam, Selahaddin Eyübü ve Aleviler gerçekliği..

 

Bu haber 904 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.