Güney Kürdistan defakto bir devletti. Şimdi aşiret hanedanlığı bile degil. Sayın Barzani, Kerkük için iyi hazırlanmıştık, diyor. Farzedelim orada ihanet gördün, peki Şengal, Mahmur diğer Kürt şehirleri? Onları bizzatihi teslim etmedin mi? Bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdi sınır kapılarını Iraklı generallere veren kim?
Barzani mazlum postuna bürünmüş. Milletimizin gözyaşları akıyor. Zaten sömürge psikolojisiyle genleri oldukça defome olmuş halkımız, Saddam asıldığı zaman da acıdı, ağladı. Hatta bir Türk sosyalist Bayan, Kürdün emeğiyle çıkan Yeni Özgür Politika gazetesinde, Saddam'ın heykellerinin yıkılmasına yerde sürünmesine, bir devlet başkanına yapıldığı için üzüntüsünü köşe yazısında däle getirmişti.
Biz Kürtler böyleyiz. Saddam Kürt köylerini bombalayıp AKP devletinin yaptığı gibi yerle yeksan yaptı. Türkiye dağlarda duran sınırı geçip Kuzeyli kardeşlerine sığınan, Anfaldan kaçanlara sınırını açmadı. Her gün bir kaç bin Kürt dağlarda öldü. Günlerce karda kışta, aç ve biçare bekleyenlere Türkiye BM'den para almadıkça sınırı açmadı. Bunu Barzani görmedi mi? Hani Türkiye onların dostuydu. Kürtlerde balık hafızası olmalı ki, ya da sömürgeci ruh şekillenmesi, kendisine güvensizlik, efendiye hayranlık, Barzani Güney Kürdistan'ı Türk sömürgesi yaptı. Binlerce Türk firmasına ülkesini teslim etti. Yetmemiş olmalı ki, onlarca askeri üs verdi onlara.
Bu da yetmedi. PKK'ye karşı kendilerine yardım edeceğini Türk generallere, babasının nasihatı olarak söylediğini Türkler yazıyor. Hakikaten o PKK gerillalarını öldürürken, idealist ben ve Alman öğretmen arkadaşlarım Duhok yakınlarına altı sınıflı üç köy okulu inşası için para toplayıp yapılmalarını sağladık.
İşin garip yanına bakınız ki, 2010 yılında Süleymaniye'deyken gidip bu okulları görmek istedim. Ama Güneyli bir işadamının söyledikleri çok inandırıcı gelmişti. "Erbil Küçük Ankara olmuş." Küresel finanskrizinde Neçirvan Barzani'nin Erdoğan'a, onun söylemine göre on milyar Dolar vermesi ve Türkiye'nin Interpol listesine koyduğu benim gibi KNK üyesi biri için bu seyahatin tehlikeli olacağını düşünerek vazgeçmiştim.
Sonra Sayın Barzani Rojava sınır kapılarını hendeklerle kapatınca bunun devlet adamlığıyla uzaktan yakından bir ilişkisi olmadığı ortaya çıktı. Oysa biz Dersimliler babası Mustafa'nın Kürtleri kurtaracağına 40lı ve 50li yıllarda inanıyorduk. Bir Mustafa bizi katletti bir Mustafa gelip kurtaracak. 1975 yılında Baba Barzani hazinesiyle on binlerce peşmergeyi yüzüstü bırakıp ABD'ye gitti. Kürt halkı Barzani'den büyüktür deyip umudumuzu öldürmedik.
Barzani, mazlum rölüne bürünüp ben çekiliyorum demesi Kürde ihanetin ta kendisidir. Özgür Kürdistan kuracağım diye ortaya çıkan, hesabını da vermek zorundadır. Niye bu 1975 yenilgisine tekrar geldim. Nerede hata yaptım. Yönetimim altında bir defakto devlet vardı, nasıl bunu koruyamadım, düşmana teslim ettim? Sorgulanması gerekir. Sen Başkan'dın, neden halkını koruyan tedbirler almadın? Sen Başkan'dın neden yanlış ata oynadın? Sen Başkan'dın neden ulusal ordu kuramadın? Neden Parlamento'yu işlevsizleştirdin? Neden demokrasiyi getirmedin? Neden silah almadın? Neden hanedanlık yaptın? Neden petrolleri yanlış şirketlere verdin? Neden emperyalist ABD'nin sözünü dinleyeceğine emperyalist Türkiye'yi dinledin? Devletin her kademesine Barzani ve akrabalarını yerleştirdin? Neçirvan Bey misafirleriyle çok pahalı şarap içermiş. İstanbul'da alşveriş mağazası yalnız kendi efradına açılırmış.
Basından okuyanlar bilir. 450.000 Peşmerge kadrosu varmış. Halkı maaşlı yapmış. Ne oldu bunlara? Kerkük ve Şengal'de düşmana taş atsalardı bari. Barzani mazluma oynuyor. Sonradan ya kendisi geri döner, ya başka bir Barzani aynı düzeni sürdürür. Ama bu çare değildir. Çağın koşullarına göre demokratik özgür örgütlenmeyle seçimler yapılmalıdır. Erbil küçük Ankara, Barzani küçük Erdoğan kaldığı sürece, "Bizim oğlan bina okur döner döner yine okur."
https://twitter.com/#!/yazarhaydarisik
https://www.facebook.com/haydar.isik2