Amed’in kalbi Sur’daki özyönetim direnişinin efsanefi komutanı Çiyager’in ’Ne olursa olsun son muhteşem olacak’ sözü Kürdistan’da hatta Ortadoğu’daki özgürlük mücadelesinde hergün doğrulanıyor. Serêkanîye, Hasekê, Kobanê, Minbic, Tabka, Halep ve en son Reqa’da PKK Önderlikli özgürlükçü direniş hareketi küresel faşist hareket DAİŞ’e ve onun işbirlikçilerine karşı askeri ve ideolojik zaferler kazandı. Bu zaferler salt askeri zafer olarak tanımlanıp geçilecek nitelikte değil. Ortadoğu’daki tarihsel sürece yön veren ve gelişmeleri halkların özgürlük umudunu güçlendiren ve devrimsel bir karakterde okumak gerekiyor.
Reqa’daki muhteşem sonuç, dünyaya korku salan DAİŞ soysuz çetelerinin yenilgisini biçimlendirirken, tarihin akışına önemli bir yön verdi. 3. Dünya Savaşı’nın Suriye-Rojava cephesindeki bu zafer hamlesinin askeri, siyasi, diplomatik, ekonomik ve toplumsal açıdan büyük sonuçları olacak. Reqa zaferindeki PKK’nin ideolojik, askeri öncülüğünü herkesin iyi görmesi gerekiyor. Bu direnişin temelinde Kürdistan gerillasının direniş mirası ve öncülüğü var. Reqa zaferinin tarihsel ve toplumsal okumasını ideolojik zeminde yapanlar görecek ki, Türk, İran, Irak ve Suriye sömürgeciliğinin varacağı boyutu görecektir.
DAİŞ’in yenilgisini gören bölgesel ve küresel gerici güçler bu zafere karşı başka hamlelere giriştiler. İran, Irak statükocuları bölgesel ordunun temelini oluşturan Haşdi Şabi güçlerini Türk devleti ile de ortaklaşarak savaş ve çatışma alanını Musul-Kerkük hattı üzerinden Güney Kürdistan’a taşıdılar. DAİŞ’in Musul ve Reqa’ya girişi gibi Haşdi Şabi de elini kolunu sallayarak Kerkük ve Germiyan bölgesini işgal etme çabasında. Ama bu güçler özelde Kerkük’ün ve Kürdistan’ın eski Kürdistan olmadığını, Kürtlerin eski Kürtler olmadığını hala anlamış değiller. Özellikle Kürt gerillasının varlığını, on yılları aşan sıcak savaş tecrübesi ile ortaya çıkan durumu da hala idrak edebilmiş değiller.
PKK’nin bölgedeki gelişmeleri iyi okuduğunu ve stratejik politika ile bölgeye yaklaşım gösterdiğini, PKK’yi yakından takip edenler görecektir. Kürdistan’da ne ilkel milliyetçi işbirlikçiler, ne sömürgeci statükocu güçler artık rahat nefes alacak durumda değiller. Türkiye de, İran da büyük Kürt korkusu yaşamakta. Irak ve Suriye ise Kürt korkusunun kendileri için nasıl bir yenilgiye dönüştüğünü yaşayarak gördüler ve görüyorlar. Yani Kerkük’teki sonuç da muhteşem olacak.
Kerkük’ün savunması sadece Kerkük’teki bir avuç gerilla ve Kerkük’teki halk ile sınırlı değil. Kerkük’ün asıl savunması Zap’ta, Botan’da, Bagok’ta, Dersim’de, Serhat’ta gerilla tarafından büyük bir direnişle yapılıyor. Hem de öyle bir direniş ki, çatışmaların ve gerilla eylemlerinin detaylarına baktığınızda gerçekten muhteşem bir direniş gerçeğini göreceksiniz. 20 Ekim günü gerillaların merkezi telsizinden, Bagok’ta, yüzlerce belki de binlerce askerin, savaş uçaklarının, kobra helikopterlerinin, keşif uçaklarının günlerce peşinde olduğu iki gerillanın tekmilini bir gerilla anlatırken heyecanlanmıştım.
Türk ordusunun kıdemli komutanları, savaş uçakları, keşif uçakları, helikopterler binlerce asker bir bölgede günlerce iki gerillayı katletmek için bombalamadık alan bırakmıyorlar. Gerillalar çatışa çatışa kendi birliklerine sağlam bir şekilde ulaşıyor. Aynı şekilde Zap’tan Güney Kürdistan’a girmek isteyen askerlere karşı gerillaların gösterdiği direniş de yine muhteşem olarak tanımlanıyor. Askerlerin her işgal hamlesine gerilla göğüs geriyor. Kasım ayına girilen bu zamanda dağlarda, vadilerde gerillalar Kürdistan’ı, Kürtlerin onurunu korumak için kendilerini feda ediyorlar. Gerillalar direniyor. Kerkük’ü, Germiyan’ı, Hewler’i, Süleymaniye’yi savunuyorlar. İşin özü bütün gerillaların dilinde Komutan Çiyager’in ’Ne olursa olsun son muhteşem olacak’ sözleri var...