"Öncelikle belirtmek gerekir ki;Günümüzde artık Dersim 1937/38 Soykırımı'nı inkar etmek ahlaksızlıktır."
4 Mayıs 2017, 1937 TC Bakanlar kurulu kararı ile başlayan ve Atatürk'ün 'vur emri' ile devam eden 'Tertele‘ süreci, Dersim ‘Özerklik’ sistemine son veren soykırımın 80. yıldönümüdür.
TC Bakanlar Kurulu Kararı ile Dersim Kürt-Alevi Kırmanc toplumunun soykırım kararını aldı.
Dersim’de ‘İsyan‘ olmadı.
Dersim’de ‘Katliam‘ da olmadı.
Peki Dersim 1937-38’e ne isim koyacağız?
Dersim’de ‘Soykırım‘ yapılmıştır...
Dersimliler, tarih boyunca egemen devlet geleneği ve islamiyet ile çelişen yaşam tarzları, sosyal-siyasal ve kültürel kimlikleri, ‚özerk‘ yapılanma nedeniyle sistemli olarak baskı, terör ve asimilasyon altında yaşamışlar ve nihayet 1937-38 yılında sistemli bir imha politikasının hedefi olmuşlardır.
Dersimi Yeniden İnşa Cemiyeti ve diğer dost kurum kuruluşlar ile Brüksel’de Avrupa Parlementosu (AP) ile Berlin Parlementosu dahil bir çok merkezde gerçekleştirmiş oduğumuz konferans, anma, panel vb aktivitelerde açıkça ortaya çıkan bir gerçek var..
Dersim’de 1937-38’de olan-biteni belgeleriyle, kanıtlarıyla, tanıklarıyla dinlediğiniz vakit, “soykırım”dan başka hiçbir tanım içine girmiyor yaşanmış olanlar.
Bu dönemin (35-37-38) pratik sonuçları, sanıkları, failleri ve yaşanan ölümler, acılar, sürgünler şunu gösteriyor;
‘Tertele’ye giden yolda, Dersim’de yaşananlar, devletin, Atatürkün ve CHP’nin rolü ap-açık orta yerde durmaktadır.
Dönemin Başbakanı, günümüzün ise cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’yi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu köşeye sıkıştırmak amacıyla yüksek sesle “Dersim’de 50 bin kişi öldürüldü” dediği bir dönemin Türkiye’sinde, “Dersim dosyası” hala neden açılmaz?
Dersim yaralarrı ve acıları üzerinde birbirini vurmak ancak Dersimlilerin yaralaraının yeniden kanamasına, acımasına yarıyor.
O zaman anlaşıldı ki AKP ve Tayyip Erdoğan Dersim Soyırımını CHP ya karşı bir manevra olarak kullanmak istemiştir.
Tabi bu gerçek durum karşısında ise CHP Genel Başkanı Tunceli’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun içine girdiği yada düştüğü durum ise içler acısıdır, traji-komiktir.
Çünkü Kılıçdaroğlu, Dersim saniği ve faili bir partinin, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) genel başkanıdır..
Dersim soykırımı hem TC’nin ve hemde CHP‘nin kara kutusudur..
Kılıçdaroğlu ve CHP’si ise bu kara kutunun sibop görevini üstlenmiştir.
Erdoğanın yukarıdaki söylemleri konusunda deyim yerinde se boynu büküktür ama hiç te zavallı değildir..
Tertele kararı alındıktan hemen sonra kararı uygulayan General Abdullah Alpdoğan ve katliamcı ekibi ise öteden beri Alevi toplumuna düşmanlık eden ve Koçgiri Halk harekatından beri Alevi Kürtlere karşı kinli olan ve diş bileyen ekipti.
Tarihi hatırlamanın ve katledilenlerin anıları önünde saygıyla eğilmenin, ülkemizde ilerde benzeri kitlesel katliam ve soykırımların engellenmesi; insan haklarına saygılı, barışı sağlamış demokratik bir toplumun kurulabilmesi için çok önemli olduğu elzemdir.
Dersim 1937/38 Soykırımı inkar etmek ahlaksızlıktır.
Dersim’de ‘İsyan‘ olmadı.
Dersim’de ‘Katliam‘ da olmadı.
Peki Dersim 1937-38’e ne isim koyacağız?
Dersim’de ‘Soykırım‘ yapılmıştır...
İşin en ilginç yanı ise Dersim Soykırımı‘ tamamlanmamış ve bitirilememiş bir Soykırımdır.
Çünkü dünün CHP zihniyeti bugünün AKP’sinde devam etmektedir.
Kayyımlar, seçilmiş, vekil vede belediye başkanalarının tutuklanması, baskılar, Baraj ve HES’ler, kültürel talan, İnancımız üzerindeki ‚kuşatma‘ ile Dersim Soykırımı‘ devam ettirilmek istenmektedir.
Dersim eksenli tartışmalar belli bir gündem yaratmış ve vicdanarda ‚soykırım‘ olarak yer edinmiştir.
Yurt içinde ve dışında bu konuya yapılan yoğun tartışmalar, araştırmalar, aktiviteler vb her türden girişimler mevcuttur.
Sorun ve elzem olan ise ‘hesap sorma‘ günüdür..
Hiç bir örgüt yada parti vs farkı gözetmeksizin, gerçekten Dersim için mücadele etmek isteyen yada mücadele veren kurumların birlikteliği önemlidir.
Ayrıca kafalar ardındaki 40-50 yıllık ‘Türk solu‘ söylem ve sloganlar ile bu vahşi devlet karşısında değil bir adım ilerlemek, onun ekmeğine yağ sürmüş olunur.
Dersim vb adlar ile toplumda bir yer edinmek isteyen ama farklı amaç ve çıkarları olan çevrelere ise dikkat edilmelidir.
Seyid Rızaların, Ali Şerlerin, Nuri Dersimilerin, Zarife ve Sakinelerin, Mazlumların yolu, direnen, onurlu Dersimlilerin yoludur.
Kıstas ve etik olan da budur..
Bu anlamda zulüm süreçlerini yaşatan zihniyete karşı ortak mücadele önem arz ediyor.
4 Mayıs 1937 TC Bakanlar Kurulu kararı ile başlayan ve Atatürkün ‚Dersimi Vurun‘ emri ile devam eden süreçten günümüze soykırım devam etmektedir.
Soykırım Kurbanları ve torağa kefensiz düşenler önünde saygı ile eğiliyorum..