Yeşil faşizm kuşatıldı...

Çünkü 16 Nisan referandumu geride bölünmüş bir Türkiye bıraktı.

Bu sonuca ve Erdoğan’a göre Türkiye'de 23 milyon 492 bin 288 'terörist' yaşıyor.

Çünkü 'Hayır' çalışmasını sürdürenler terörist, katil, bölücü, ajan, vatan haini gibi belirlemelerle adeta illegal bir yapı olarak ilan edilmiştir.

Fakat bütün baskılara ve eşit olmayan koşullara rağmen diktatörlük hevesleri kursaklarda bırakılmıştır.

R. Erdoğan ve ekibine bugüne kadar sürdürdükleri pervasızca ve fütursuz tavırlarına karşı esaslı bir "dur" ihtarı verilmiştir.

%51’e 49 gibi akıllara durgunluk veren bir sonuç ve Erdoğan’a korku veren bir tablo vardır şimdi.

Aslında çok daha farklı bir sonuç bekliyorlardı.

Oldu bitti ‘güce tapma, biat etme, boyun eğen’ bir kültüre sahip olan Türk toplumu bu kez cesaret almıştır.

Biat etme, Türk toplumunun genlerine işlemiş olup aynı zamanda genetik bir gelenek halini almıştır.

Fakat Kürt halkının vermiş olduğu onurlu ve görkemli direniş karşısında gerileyen AKP-Erdoğan kliği bir anlamda Türk toplumuna az da olsa ilham kaynağı olmaya başlamıştır.

Bu anlamda Sayın Selahattin Demirtaş’ın kısa süre önce cezaevinden ‘Cesaret Bulaşıcıdır’ mesajı daha da anlam kazanmıştır.

Bir başka deyimle R. Erdoğan ve AKP iktidarının sonu gelmeye başladı diyebiliriz.

Hatta bu gidişle 2019 Kasım seçimleri ‘öne’ alınırsa hiç şaşmayın.

Erdoğan Türkiyesinin fazla seçeneği kalmamıştır.

Ekonomisi dibe vurmuştur.

Suriye de savaşı kaybetmiştir.

Dünyadan izole olmuştur.

Turizmi çökmüştür.

Bu durumda savaşı daha da derinleştirerek ‘adam’ gibi savaşacak.

Yada, ‘hayır böyle olmuyor, vrarak-kırarak yol alamıyorum’ diyerek teslim olacak.

Fakat şimdilik ‘savaş’ta ısrarlı görünüyor..

Diğer yandan %49’ u ‘Hayır’ diyen 23 milyon 492 bin 288 'terörist' için ‘idam’ ı getirebilir.

AKP'nin sandık oyunlarını ilk defa geçen Pazar mı gördük?..

Hayır.

Özellikle AKP döneminde seçim hileleri Türkiye klasiği haline getirildi.

Manüpilasyon, OHAL, oy çalma yada sahte, mühürsüz oylar, YSK’nın açık ve taraflı tutumu ve zaten büyük bir oyun olan ‘formalite’ referandum günü kural değişiklikleri..

Bunların hiç biri istedikleri sonucu almaya yetmedi..

Diğer yandan Kürdistan’da 'Hayır' çalışmasını yürüten HDP yönetici ve üyelerine dönük çok daha kaba bir biçimde saldırı yapılmış, seçim çalışmasını yürüten komisyon ve sandık görevlerinin neredeyse tümü tutuklanarak seçim çalışması tek taraflı olarak yürütülmüştür.

AKP-MHP ortaklığına rağmen, 1 Kasım seçimleri ile kıyaslandığında, referandumda yüzde 15'e yakın bir oy kaybı yaşayan Erdoğan'ın bu sonuçlardan hayal kırıklığı duyduğu her halinden belli oluyor.

Bu anlamda referandumda verilen ‘sınırlı destek’ Türkiye ve AKP içindeki bölünmeyi derinleştirecektir.

Diktatörlüğe gidiş belki tam durdurulamadı ama ciddi bir ihtar, güçlü bir fren konuldu.

Bundan sonra AKP ve Erdoğan'ın her adımı tartışmalıktır.

Bu kadar tarafgirlik bu kadar baskı bu kadar Devletin tüm imkanlarını tek yanlı, hayır tarafını bastırmak için kullandıktan sonra bu oran büyük bir hezimettir.

Bundan sonra Hayır cephesi güçlenecek, evet cephesi dağılacaktır.

Belki hayır kazansaydı bile bu kadar dağılmayacaklardı ama şimdi AKP'si, MHP'si dağılacaklar.

Ulusalcı - nasyonal faşistler bitmiştir.

Darbe bile yapacak takatleri kalmamıştır.

HDP daha güçlenecektir.

‘HDP’li Milletvekillerini sessizce meclisten atalım’ diyen CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu ise ancak Kürt halkının iradesine saygı duyduğu oranda var oacaktır.

AKP, CHP, MHP vb ‘Türkiye’nin bekasını Kürtsüz gelecekte görmek’ körlüğünden vazgeçmelidirler artık.

Aksi halde referandum sonucunda bir anlamda umut aşısı alan CHP’nin hiç şansı olmayacaktır.

Sonuç olarak Hayırlarımız boşa gitmemiştir.

'İstanbul'u alan Türkiye'yi alır' tezi referandum sonuçlarıyla yerle bir olurken, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya, Eskişehir dahil 10 büyük kentten kırmızı kart gören AKP yeniden iç bölgelere çekilmeye başladı bile..

AKP-Erdoğan’ın ‘yeşil faşizmi’ kuşatılmıştır..

Onun için; bu yüzde 49 çok ama çok değerli...

Kıymetini çok iyi bilmek anlamak ve anlatmak lazım.

Buna paralel olarak olası bir erken seçim dahil, daha geniş ama ‘radikal demokrasi’ sloganı ile ittifaklara da hazır olmak şart.

18.04.2017