11 Nisan 2017 günü Amed’in Bağlar ilçesinde içinde Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü, İl Emniyet Müdürlüğü Hizmet Binası, PTT Polis Okulu Şubesi, Bağlar Polis Merkezi Amirliği, Terörle Mücadele Müdürlüğü, Polis lojmanları ve çok sayıda ek bina, tesisin bulunduğu yerde çok büyük bir patlama meydana geldi. Patlama öyle şiddetliydi ki kentin dört bir yanından duyuldu. Patlama sonrası dumanlar onlarca metre yükseğe çıktı ve yayıldı.
Patlamanın hemen ardından devletin yetkilileri açıklama yapamadı. Ama hemen „inşaat bölgesi, doğal gaz hattında patlama oldu“ denildi. Bu geçersiz bir açıklamaydı. Çünkü öylesi bir çalışma yoktu. İkinci açıklama, „TOMA ve Polis araçlarının tamir bakım ünitesindeki oksijen tüplerinin patlaması“ şeklindeydi. Bu da çok gerçekçi değildi. Tayyip Erdoğan’ın direk Diyarbakır Valisini arayarak „olayı büyütmemesi“ gerektiğini söylediği ortaya çıktı. Gerçekten de Anadolu Ajansı, TRT ve AKP’ye yakın medya bu büyük patlamayı görmezden geldi. Binali Yıldırım seçim mitinginde aynen konuşmaya devam etti. Aynı gün Türk İçişleri Bakanı soysuz Süleyman „Panzer’in bakımı sırasında meydana gelen patlama sonucu bir sivil öldü“ dedi. Aynı soysuz Süleyman ertesi gün televizyona çıkıp „bu polisimize yönelik bir eylemdi ve 4 polis öldü“ diye açıklama yaptı.
Oysa patlamanın detayları ortaya çıkmış, çok büyük bir yapıya sahip polis merkezi yerle bir olmuştu. Normal günlerde o polis merkezinin içinde en az 150 ile 200 arasında otobüs, panzer, taksi, farklı tipteki zırhlı araç bulunmakta. Bu araçların içinde en az 50 polis otobüsü bulunmakta. Bu otobüslerin her biri ise en az 20-25 polis taşımakta. Yani polis okulu, lojmanlar, ek hizmet binaları da düşünüldüğünde ve araç sayıları ile basit bir orantı kurulduğunda o bölgede en bin polis bulunmakta.
Ve patlamanın olduğu saatte de yüzde 90 ihtimal, o bölgede en az yüz polis aracı bulunmaktaydı. O araçlara binebilecek yüzlerce polis de o binalarda duruyordu. Polisin izne çıkabileceği bir durum yoktu. O saatte Amed’de herhangi bir kitle eylemi ve çatışma da olmadığı için polisler o merkezde teyakkuzda bekliyorlardı. Ve tam da mesai saatinin ilk başladığı saatlerde o binalarda yüzlerce polis kendilerine tahsis edilen noktalarda duruyordu. Ansızın bir patlama oldu ve polis merkezi kompleksinin en önemli yeri tamamen havaya uçtu.
Eylemi HPG gerillaları üslendiğini duyurdu. Eylemin detayları hakkında ise 15 Nisan günü açıklama yapıldı. Açıklamanın detayları şöyleydi: „Ayın 11’inde saat 10.45 sularında, Amed / Bağlar’da bulunan Polis Okulu Kampüsü içerisinde yer alan 5 katlı bir binanın temelinde, daha önce birimimiz tarafından kazılan 90 metrelik tünele yerleştirilen patlayıcının infilak ettirilmesi suretiyle bir eylem gerçekleştirilmiştir. Bu bina Çevik Kuvvet, TEM, İstihbarat ve mobesse kayıtlarının toplandığı şubelerin merkezidir. Bu binanın temeline 2 bin 540 Kg. patlayıcı döşenmiştir. Patlamayla birlikte hedeflediğimiz bina tümden yerle bir olmuştur.
Aldığımız bilgilere göre, mesai saatleri içerisinde 150-200 civarında polisin bulunduğu binadan 83 ölü cenaze torbalarında çıkarılırken, ayrıca düşmanın 110 da yaralısı vardır. Eylem sonucunda 8 adet Panzer, 10 adet Kobra, 4 adet Ural, 4 adet Ranger tipi zırhlı aracın yanı sıra, 6 adet TOMA, 2 adet kepçe, 2 adet Doublo, 12 adet otobüs ve onlarca polis taksisi imha olurken, diğerleri de kullanılamaz hale gelmiştir.“ Bilanço bu... Ancak biraz daha detaylı araştırıldığında bilançonun daha büyük olduğu görülebilir.
Ve bu eylemin fotoğrafları paylaşıldığında tüneli kazan gerillaların ne kadar rahat, profesyonel olduğu görülüyor. Duvarlara yapılan yazılamalar, çizilen bayraklar arasında „Laz Kemal’in Selamıyız...“ yazılaması dikkat çekiyordu. Amed Zindanında direnişin öncülerinden Kemal Pir’in ardılları, Kürt halkına kan kusturan zulmü planlayan ve uygulayanların merkezine yer altından girmiş ve zulmün merkezini yerle bir etmişlerdi. Bu gerilla savaş tarihinde eşine ender rastlanan bir eylem olarak tanımlandı. Türk devletinin kendisine sahte zaferler üretmek istediği bir zamanda Amed gibi bir merkezde polisin varlığı yerle bir oldu. Devlet çaresiz bir şekilde üstünü örtmeye çalıştı. Ama zaman gerçeklerin üzerinin örtülebileceği bir zaman değildi.