AKP’nin bumerangı DAİŞ

Alevileri, solcuları, demokratları, liberalleri, Hristiyanları; kilise, cemevi, papaz, pir gibi şahsiyetleri ve dini kurumları, kısacası sünni ve müslüman olmayan herkesi; Kürtleri, Ermenileri, Süryani, Rum ve Türk olmayan her etnik kimliği vuruyor AKP’nin bumerangı!

Ama Ensar’ın tecavüzcüleri, nefret kusan cami imamları, cüppeli, cüppesiz kin tellallarının burnu bile kanamıyor. Cami, cemaat, osmanlı ocakları, AKP’nin vurucu timleri, türk ocakları gibi ırkçı ve fundamental kökenli dinciler ve ırkçılar bu terörist saldırılardan muaf.

Neden?

Bu saldırıların tarihçesine bakmak lazım. 2013 yılında DAİŞ’in Reyhanlı’yı kana bulayan ilk terörist saldırısı olduğunda, AKP rejimi ‘’gıda yardımı’’ adı altında, MİT TIR’larıyla DAİŞ’e silah sevkiyatı yapıyordu.

Reyhanlı’nın Esad’çı olduğu savından hareketle, DAİŞ, Arap Alevilerine karşı saldırılarını buradan başlatmıştı.

Devlet, bu saldırının faturasını o zaman Esad rejimine yükleyerek, ABD ve AB’yi, DAİŞ’e yaptığı yardım konusunda iknaya çalışıyordu.

Daha sonra İstanbul’un göbeğinde DAİŞ’e tesis edilen kamplar ve DAİŞ emirlerinin himaye edilmesi, AKP’nin DAİŞ ilişkilerinin aleniyete dökülmesi olarak da okunabilir.

Dönemin başbakanı Davutoğlu, ‘’hırçın çocuklar,’’ diyerek, Erdoğan ise ‘’bu çocukları şiddete yönlendiren Esed rejimidir’’ tarzı söylemleriyle DAİŞ’i destekleyip kollamışlardır.

Bu cinayetlerin arkasında AKP’nin sünni-islam olmayan her inanca, Türk olmayan her etnisiteye karşı yaydığı kin ve nefret politikasının yattığı açık!

DAİŞ’in faal olmadığı zamanlarda bu tür saldırıları AKP’nin paramiliter güçleri gerçekleştiriyordu. Zirve yayınları katliamı, Roboski katliamı, Hrant Dink ve Tahir Elçi cinayetinde olduğu gibi.

Reina saldırısı da bu anlamda talimatla, hem de AKP’nin ve diyanetin talimatıyla gerçekleşmiştir.

Bu saldırı öncesinde cuma hutbesi veren Diyanet İşleri Başkanlığı; ‘’yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür. Sevap-günah, hayır-şer konularında muhasebe yapılması gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olma arzusuyla kumar, piyango gibi şans oyunlarıyla heba edilmesi ne kadar üzücüdür’’ diyerek açık hedef göstermiştir.

Toplumsal tabanı ve sığınma alanları olmayan hiç bir terör gurubunun uzun vadeli yaşama şansı yoktur. AKP, Türkiye’yi ve Türkiye toplumunun önemli bir kesimini DAİŞ gibi islami terör örgütlerinin barınma ve güç toplayıp taraftar örgütleme sahası haline getirmiştir. Türkiye, DAİŞ’in en sorunsuz hinterlandıdır.

Reina saldırısından sonra Twitter ve Facebook üzeri paylaşılan sevinç ve atılan allahu-ekber naraları, AKP’nin islam adına zehirlediği  bu toplumsal kesimin tezahüratlarıdır.

İslam cüppeli faşist diktatörlüğün hüküm sürdüğü Türkiye’de, AKP’ye biat etmişlerin dışında kalan toplumu kanlı bir gelecek bekliyor.

Aleviler, Kürtler, islam olmayan dini ve tüm etnik azınlıklar, AKP’li olmayan Türkler; sosyalist, sosyal demokrat, liberal ve toplumun diğer bileşenleri (AKP’li olmayan sermayedarlar, iş insanları, politikacılar ve STK’lar) bu faşist saldırının direkt hedefidirler.

Türkiye, AKP rejiminden yana olamayan herkese karşı nefret ve kinin devlet eliyle topluma empoze edildiği bir ülke haline getirilmiştir.

Böyle bir ülkede varolabilmek, toplumsal ve bireysel yaşamı güvence altına almak, ancak ve ancak rejime muhalif bütün güçlerin tek cephede birleşmesiyle mümkündür. Aksi halde Türkiye, Irak, Libya, Suriye’yi de geride bırakacak olan bir DAİŞ vahşet ve barbarlığıyla hesaplaşmayı yaşamak zorunda kalacaktır!

Çünkü Türkiye’de DAİŞ terörüne zemin sunan toplumsal taban Irak, Libya ve Suriye’nin bir kaç misli kadardır. Bu taban, 14 yıldır devleti elinde tutan AKP sistemi tarafından örgütlendirilmiş ve kan dökmeye hazırlanmıştır. Türkiye’yi bekleyen DAİŞ felaketinin korkunçluğu da burada yatmaktadır!

Türkiye toplumu, devlet himayeli, islam maskeli bu DAİŞ belasıyla mücadeleye hazırlanmalı!

Aleviler, islam olmayan dini azınlıklar; sosyalistler, komünistler, liberaller, demokrat ve sosyal demokratlar kendi öz savunmalarını artık yaratmak zorundadırlar!

Polis ve özel güvenlik güçlerinin sokakları dolduran savaş hali durumu, Reina saldırısını önlemek amaçlı değil, savaş havası görüntüsüyle korku yayıp yılbaşı kutlamalarını engellemek amaçlı sahnelenmiştir!

Kısacası; AKP’nin güvenlik güçlerinin görevi muhalif kesimleri korumak değil, kendilerinin yapmaya şimdilik cesaret edemedikleri katliamların teröristlerin eliyle gerçekleştirilmesine seyirci kalmaktır!