PKK; tarihsel olarak Kürdistan tarihi için bir „Milat“tır. Bu milat, tarihsizleştirilen, yok sayılan bir tarihi gerçekliğin kendisini yeniden yapılandırırken, gelecek kurgusu olarak kendi tarih yazımını gerçekleştiren bir hareket haline gelmiştir. Yani, geçmişi silinen, belleksizleştirilen ve tarihte „yok hükmünde“ sayılan bir toplumun kendi tarihine sahip çıkarak, güncellik içinde kendisini var etmeyi ve özgürlükle kendisini yaşatmayı tarihsel bir bilinç olarak taze tutan bir harekettir PKK.
PKK, tarihsel gerçekliği ortaya çıkarıp, bir toplumun kendisi olabilmeyi sağlayan bir çıkıştır. Bir toplumun kendi varlığını bütün özellikleri ile var eden, bir halkın var olduğunu tarihsellik-güncel-gelecek bağlamında ortaya koyan bir harekettir. Yani bir toplumun kendisi olabilmesini, kendi olabilme bilincini sağlamıştır. Bu nedenle PKK yürüttüğü savaşın başlangıç ve olgunlaşma sürecini „Bir halkın varlığını sağlama“ şeklinde tanımlamış, „Diriliş tamamlandı sıra kurtuluşta“ cümlesi ile bu gerçekliği formüle etmiş bir hareket olarak Kürt toplumunun bir tarihi geçmişi, dili, kültürü, inanç değerleri olduğunu, bunu coğrafik olarak Kürdistan ülkesine tekabül ettiğini savaşarak ortaya çıkarmıştır.
PKK, tarihsel ve toplumsal olarak ortaya çıkardığı Kürdistan toplumu ve ülke gerçeğini; siyasal bir organizasyon, bilinç ve eyleme çevirmiştir. Bunun anlamı şudur; tarihsel ve toplumsal olarak „kendi olmaktan çıkarılan, kendisine yabancılaştırılan, yok sayılan ve yok edilen“ bir halkın kendisi olmasını sağlamıştır. Yani tarihsel süreç içerisindeki toplumsal mühendislikler ya da farklı milliyetçilikler olarak „yapılandırılmamış“tır. Yani başkasından almamıştır, kendisi olanı kendinin kılmıştır. Sade biçimi ile başka bir topluma, ulusa, inanca ait kültür, tarih ve ekonomiyi alıp kendisinin yapmamış; aksine kendisinden alınanı yok sayılanı kendisinin kılmıştır.
Mitolojiler çağında da, dincilik, milliyetçilik ve bilimcilik ile yapılandırılmış yapay bir toplumsal ve tarihsel geçmişten çok; otantik ve ontolojik olarak varlığı olan bir toplumun kendisi olabilmesini sağlamış siyasi bir harekettir. Bu siyasi hareketin karakteri, en zor koşullarda kendi varlığını kendisi olarak sürdürebilme bilincini siyasetin temel merkezine koyabilmesidir. Bu da PKK’nin içinde olduğu, kurduğu, sürdürdüğü siyasetin direnişçi karakteri olarak kendisini dışa vurmaktadır. Direniş karakterli bir hareket olduğu için „iktidar ve bürokratik“ yönetim biçiminin tersi olarak toplumsallığı ve doğallığı eksen alan bir tarz-ı siyasete sahiptir. Bu nedenle de PKK’nin siyaseti sert mücadele koşullarında şekillenmiş, kişilik kazanmış ve kendisini her koşulda var edebilmeyi başarabilmiş bir harekettir.
PKK; kendisini her koşulda var edebilmek için kendisini yapılandırırken „öz kimlik, kendi olma bilinci, özsavunma“ denklemi ile varlığını özgürce sürdürebilmeyi esas almıştır. Bu nedenle PKK; tarihsel, toplumsal ve siyasal varlığını savunmayı esas alan bir askeri yapılanma ile vardır. Askeri yapılanma olarak kendisini tanımlaması da, „kendi varlığını sağlama ve özgürlüğünü sürdürme“ ilkesi üzerine kuruludur. Bu nedenle sahip olduğu tarih ve toplum bilinci nedeniyle „varlığını yok etmek, varlığını tehlikeye sokacak“ bir tehdide karşı kendisini çok radikal ve şiddetli biçimde savunmaya çalışır. Bu savunmayı yapınca ve tarihsel, toplumsal özellik kazanınca da diğer toplumların özgürleşme mücadelesine emsal teşkil edecek bir tarza sahiptir. 39. Yılındaki PKK mücadelesinin güncel özelliğinde öne çıkan durum budur. PKK, askeri olarak yenilmez bir tarza sahip olduğunu, „Bir halkın toplumsal ve tarihsel olarak kendi varlığını kendi öz değerleri ile sürdürmek istemesi“ ile gösterir. Askeri olarak PKK’nin en temel özelliği ve öne çıkan özelliği kazanmaya zorunlu olma halidir.
PKK, tarih, sınıf, ulus, cins bilincini devrimci değişim özelliklerine göre kendi toplumsallığını oluşturan bir kültüre sahiptir. Bu da toplumsallığın içindeki geleneği, inanç ve sosyal değerleri „muhafazakarlık ve dinsel etmenlerle“ değil, toplumun hakikati üzerinden kurması ile ilgilidir. Bu nedenle yerleşik, tutuculuk yerine doğal olanın kendi dinamikleri ile değişimi üzerine kurulu bir kültür, estetik değerlerleri kendisine ölçü alır.
Ve bütün bu özelliklerin toplamı olarak PKK, kuruluşunda yerelden evrensele doğru yönelirken; „Kürdistanî olan Evrenseldir“ ilkesi ile yerel-evrensel ilişkisini, tarihsel-siyasi-toplumsal bir düzleme oturmuş ve bugün küresel özellik kazanarak, sadece Kürtlerin değil, bölgesel ve küresel bazda halkların devrimci dinamiği haline gelmiştir.