Lütfen bekleyin.. Lütfen bekleyin..
Tayyip Erdoğan ve ekibinin Türkiye'de kendisini "muktedir" olarak görüyor ve kendi totaliter rejimininin taşlarını döşemek için çırpınıp duruyor. AKP ve havuz medyasına bakılırsa kendileri için her şey normal işliyor. Ama AKP'nin ve AKP medyasının içine biraz yakından baktığınızda durum hiç de Tayyip Erdoğan ve avenesinin düşündüğü gibi değil.
AKP içinde sular durulmuyor. AKP'nin içindeki durum özetle şöyle; Bir kategori Tayyip Erdoğan ve ekibinin suçlarına ortak olmak istemiyor. Yani dünyada iyice teşhir olan ve insanlığa karşı suçlardan yargılanacak olan Tayyip Erdoğan'ın suçlarının cefasını çekmemek için kendisi ayrı tutuyor. Bu grup sessiz duruyor, AKP'li gibi görünse de AKP'nin tek adam rejimine dönüştüğü için kendisini gündemden düşürme tutumunu sergiliyor. Bu kategoride AKP'nin kurucularından Abdullah Gül, Hüseyin Çelik, Bülent Arınç, Sadullah Ergin vb isimler var. Kendi aralarında bir araya gelip tartışıyorlar. Ve Tayyipçi gibi görünen ama bu gruba sempati ile bakan, bu grubun hareketi ile harekete geçecek birçok milletvekili ve parti yöneticisi de var.
AKP'nin içinde Tayyip Erdoğan'dan rahatsız olan diğer bir grup ise Ahmet Davutoğlu'nun tasfiyesine kadar Tayyip Erdoğan'ın yanında olup, Davutoğlu'na yapılanı görünce "bu adam delirmiş" deyip kendisini geriye çekenler var. Cemil Çiçek, Abdulkadir Aksu vb isimler var. Bu isimler "devlet geleneği"ni temsil ettikleri için kendilerini ağırdan alıp, Tayyip Erdoğan'a arada bir "uyarı" amaçlı bilgilendirmeler yapmakta ama kendi aralarında ise "memleketin gidişatının iyi olmadığını ve bu olumsuzluğun nedeninin ise Tayyip Erdoğan" olduğu konusunda hemfikirler.
AKP'nin içindeki bir başka "Tayyip’ten Rahatsızlar" grubu daha var. Bu grup ise yakın zamana kadar Tayyip Erdoğan'ı yönlendirdiğini, konuşmalarını yazdığını hatta Tayyip Erdoğan'a akıl verdiğini sanan gruptu. Yalçın Akdoğan, Efkan Ala vb’lerin başını çektiği bu grup aslında şu an Tayyip Erdoğan'dan en fazla nefret eden kesimi oluşturuyor. Bütün rahatsızları bir araya getirip çıkış yapma konusunda da oldukça istekliler. Çünkü bu grup, Tayyip Erdoğan tarafından siyasi hayatlarının bittiğini, bitirileceğini iyi biliyor. Bu grup içinde AKP'nin parlamentodaki grubunda olan vekillerle sıkı temas içinde.
AKP içinde ayrıca tabanda büyük bir korku ve panik havası var. Ekonominin gidişatı, doların artması yaşanabilecek kriz nedeni ile kendi geleceğini AKP'den göremeyen bir geniş kitle söz konusu. Ancak alternatif bir çıkış olmadığı için kendilerini AKP'nin zemininde göstermek durumunda kalıyorlar.
Tayyip Erdoğan ve ekibi bütün bu olanların farkında. Bu grupları özel takibe almış, kamuoyu önüne, medyaya çıkmasını sınırlandırmış durumda. Hergün bu grupta bulunanlar hakkında özel bilgiler alıyor. Onların yapabileceği hamlelere karşı da taktikler hazırlıyor. Yani AKP içinde kazan kaynıyor. Tayyip Erdoğan AKP içinde kendisine karşı rahatsızları gördüğü için MHP'nin Devlet Bahçeli kısmı ile işbirliği yapıyor. Ve bu açığı gidermeye çalışıyor. Ama bu da sorunu çözmüyor.
Dolayısıyla Erdoğan ve ekibi, muhalifler üzerindeki baskı politikalarını güncel olarak yenileyip süreklileştirerek sadece Kürtlere, Alevilere, demokratlara, liberallere yönelmiyor; bunu yaparak kendi içindeki rahatsızlıkları dengelediğini düşünüyor. Ama öyle görünüyor ki Tayyip Erdoğan, bu kışı istediği gibi geçiremeyecek.
Öyle "Şangay Beşlisi, Rusya vb" güçlerle işbirliği yaparak kendisini dışarıda sürdürmesi de kolay değil. Çünkü Türkiye'de ekonomik kriz büyüyerek geliyor, Kürtlerin direnişi sürüyor ve radikal sonuç alıcı bir savaşa dönüşüyor. Türkiye'deki demokratik çevreler AKP ve Tayyip Erdoğan'dan nefretini daha gür seslendirmeye başlıyor. Yani içteki dengesizlikler, dışarıdaki gerginlikler Tayyip Erdoğan ve ekibinin başını yemek için sadece doğru anı bekliyor. Erdoğan, bu gerçeği gördüğü için de sürekli büyük provokasyonlar ve savaş politikalarını harekete geçirmek için mesai harcıyor. Ama harcadığı bütün mesai Türk devletinin sonunu getirmeyi daha fazla yakınlaştırıyor.
