2. Dünya Savaşı mimarlarından olan Hitler’in vahşeti bugün hala konuşuluyor. 6 milyona yakın Yahudi’nin katledilmesine sebep olan, Almanların ‘Führer’ olarak adlandırdığı, "Yahudi Soykırımı" veya diğer adıyla "Holokost" sorumlusu olan Hitler, tarihte diktatör olarak hala nefretle anılıyor.
Aradan yetmiş küsür sene geçmesine rağmen Hitler’in yapmış oldukları hala unutulmadı, hiçbir toplumun kalbi bunca yıl geçmesine rağmen yumuşamadı, Almanlar da dahil buna.
Bugün Hitler rolünü üstlenen Erdoğan, Hitler’in bir zamanlar Yahudilere yaptığını Kürtlere yapıyor. Hatta Hitler’in izinde gittiğini de gururla ifade ediyor. Erdoğan, canhıraş istediği başkanlık sistemine gelen eleştirilere, "Hitler Almanya’sına baktığımızda da bunu görürsünüz" benzetmesinden de çekinmiyor. Yani, "ben de aynı yolun yolcusuyum, herkes ayağını denk alsın" diyor.
Evet, Erdoğan ve Hitler’in benzerlikleri çok ve bu da yeni bir durum değil. Bu benzerlik bir tesadüf olabilir mi? Kim kimi etkilemiş? Hitler, Erdoğan’dan daha önce yaşadığı için kimin kimden etkilendiğini, kimin kime kendini örnek aldığını merak etmeye bile gerek yok.
Erdoğan’ın içine, Hitler’in ruhu kaçmış.
17 Aralık operasyonu, bakanlar ve çocukları için rüşvet, yolsuzluk, kendinden olmayan herkesi ötekileştirmek, itiraz edenleri, yanlış bulanları öldürmek ya da tutuklamak hatta diktatörlükte sınır tanımayarak sivilleri katletmenin yanı sıra, yaralı insanları cayır cayır yakmak herhangi gelişmiş demokratik bir ülkede olsaydı kıyameti kopartırdı. İktidarları yıkardı, halkı sokaklara dökerdi, savaş mahkemelerinde yargılanırlardı. Peki, bizde niye böyle olmuyor?
Erdoğan, Hitler’in kullandığı propaganda yöntemlerini kullanıyor. Zamanında Propaganda Bakanlığı kuran Hitler’in en önemli politikalarından biri de korkuya başvurmak idi. Tıpkı Erdoğan’ın her sıkıştığında "din elden gitti gidiyor’ demesi gibi.
Hitler, "bakın herkes bunu yapıyor" diyerek kendi düşüncelerini kabul ettirme yöntemini kullanıyor ve uyguluyordu. Erdoğan bu yöntemi, "yüzde elliyi evde zor tutuyoruz" ya da "işinize gelmiyorsa sandıkta değiştirirsiniz" sözleriyle toplumun neredeyse hepsinin yanında olduğunu, olmayanların da başına iyi şeyler gelmeyeceğinin algısını yaratıyor.
Hitler ve Erdoğan’ın benzerliklerinden biri de, şaşaalı genellemeler yapmak, popülist yaklaşımlarda bulunmak, nefret söylemleriyle halkı kine sevk etmenin yanısıra başvurdukları en önemli sloganlardan biri de, dünya liderliği.
Hitler, "Yargı devlet hayatının efendisi olamaz, devlet politikasının hizmetkarı olmalıdır" derken, Erdoğan "yargı, milletin seçtiği hükümete, siyasete, milli iradeye istikamet çizemez" diyor.
Hitler, "Nazi partisinin ve Almanya’nın yabancı ve iç düşmanlara (Yahudilere) karşı yaptığı mücadeleyi anlatırdı" derken, Erdoğan, "Emperyalist güçler ülkeye komplo kuruyor. Halkın direnişini onlar kışkırtıyor. İçeride Haşhaşiler var, o direniyor" diyor.
Hitler'in Propaganda Bakanı Goebbels, "Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa, o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması o kadar kolaylaşır" derken, Erdoğan Goebels’in bu sözlerini harfiyen yerine getiriyor.
Velhasıl kelam Hitler ve Erdoğan’ın sadece bıyıkları birbirine benzemiyor.