Zalimler, egemenler, gerici, ırkçı ve totaliter-faşist rejimler yada güçler tarafından gerçekleştirilmiş bu soykırımlar ile Dersim Soykırımı’nı kıyaslama yaptığınızda bir çok konuda farklılık göze çarpacaktır.
Bunları daha önceki yazılarımda ele aldığımdan şimdilik tekrar etmeyeceğim..
Fakat kısaca belirtmek gerekirse;
Dünyanın herhangi bir coğrafyasında gerçekleştirilen soykırımlar bir anlamda adından da anlaşılacağı yada belirtildiği gibi ‚Soykırım‘ olarak tarihe geçmiştir.
Diğer bir deyimle bir bakıma soykırım(lar) tamamlanmıştır..
Günümüzde ise Dersim’e baktığımızda 20. Yüz yıldan 21. Yüz yıla sarkan ve bizzat devlet tarafından sistematik olarak devam ettirilen bir başka soykırım örneği daha yoktur.
Pir Seyit Rıza'nın ve yoldaşlarının idam edilişlerinin (Katledilişinin) Yıldönümün de Dersim Belediyesi ne baskın düzenleyip çalışanları ve parti üyeleri ile birlikte Belediye Eş Başkanlarını gözaltı almak işte tam da bu manada, yani Dersim’de soykırımın hala devam ettiğinin göstergesidir.
Bu aynı zamanda biir Yezit siyaseyidir ve ‚Dersim Soykırımı devam ediyor‘ dedirten cinstendir.
Yine Dersim'in ilk kadın millet vekili ve eski belediye bşkanı sevgili Edibe Şahin’in aynı gün ve tarihte evine yapılan ba(sanki kaçıyorlarmış gibi) gözaltına alınması da 15 Kasım 1937’de Elazığ buğday meydanı idamlarınnın 79. Yılına denk gelmesi manidardır.
Dersim’deki operasyonda ömrünün 17 yılını cezaevinde geçiren ve kanser hastası olan Barış Grubu üyesi Aysel Doğan da gözaltına alınmış ancak daha sonra serbest bırakılmıştır.
Bu siyasi soykırım operasyonları ne ilktir ve nede son olacaktır..
Dersimliler, 79 yıl önce idam edilen Pir Seyid Rıza ve yoldaşları için anmalar, yapmakta, çılalar uyandırmakta, lokmallar dağıtmakta, soykırım kurbanlarının mezar yerlerini sormakta ve zalimerden hesap sormakta iken Dersim Soykırıı’nın hala devam ettiirildiğini bir kez daha yaşadılar..
Şimdi Dersim'de yapılan operasyonları ve gözaltıları genel olarak süreçten bağımsız ele almak doğru bir tesbit değildir ancak Dersimin de kendine göre özgünlükleri göz önüne alındığında hiç bir şeyin tesadüf olmadığı görülmelidir..
Zalimlerin, Ankara’nın ırkçı-faşist ve gerici siyasetinin Kürt halkına, Alevilere ve elbette Dersim halkına, coğrafyasına uyguladığı soykırım ve katliamlar devam etmektedir..
Erdoğan öncüülünde AKP-MHP ve CHP’nin birbirinden çokta farklı olmayan tutum ve davranışları ile adeta bir kaosa doğru hızla yol alan Türkiyenin halklarımıza ve inançlarımıza verebileceği hiç bir şeyin kalmadığı artık ap açık ora yerdedir.
Diğer taraftan başta Alevi Kurumları olmak üzere sessizliklerini derhal bir tarafa bırakıp sokaklara çıkmalıdırlar. Dernekler ve Federasyonları, bütün güçlerini ortaya örgütlü bir şekilde koymalıdırlar.
Gün birlik günüdür..
Şurası iyi bilinmelidrki Siyasi soykırım yapanlar, halkların iradesine darbe yapanlar kaybedecek.
Diz çökmeyenler, direnenler ise kazanacaktır.
16.11.2016