Ergenekoncu blokla ittifak yapan Tayyip Erdoğan ve AKP güçleri 24-25 Temmuz 2015'te Kürtlere karşı topyekün savaş ilan etmişti. Kürt kentlerinden Özyönetim direnişleri, gerillanın eylemleri karşısında yenilen AKP ve Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz 2016'da askeri darbe girişimi ile kendisini farklı konumlandırarak bu yenilgiden çıkmak istiyor. AKP ve Tayyip Erdoğan bu kez de CHP ve MHP faşist bloku oluşturarak Kürt karşıtı politikalarla Rusya, ABD, İran ve Suriye'ye tavizler vererek bu kez Rojava'ya karşı topyekün savaş başlattı.
Önceki dönemlerde DAİŞ eliyle yürüttüğü vekalet savaşını bu kez bizzat kendi ordusu ile Cerablus'u işgal ederek yürütmeye çalışıyor. Rojava ve Kuzey Suriye'deki Kürt, Arap ve diğer halkların kazanımlarını hedefleyerek, DAİŞ çetelerini yaşatmak için Cerablus ve Minbic başta olmak üzere birçok bölgede sivil halka saldırılar yapıyor. Uluslararası güçler şimdilik sessiz, ama bu sessizlik fazla sürmeyecek. Çünkü Kürt öfkesi ve direnişi öylesine katmerli bir katı bir hal alıyor ki Tayyip Erdoğan, AKP, CHP ve MHP bloku bu öfkenin patlaması ile yerle bir olabilir.
Yani durum TC için çok tehlikeli. Kürtler ve birlikte yaşadığı halklar ise özgürlüğe çok yakın durumdadırlar. Gerilla eylemleri karşısında çaresiz kalan Türk ordusu ve polisi, sivilleri katlederek Kürtlerin direniş iradesini kırmaya çalışıyor. Ama bu nafile bir çabadır. Amed zindan direnişi, 15 Ağustos 1984 hamlesi, Şengal'in özgürleştirilmesi, Kobanê direnişi; Cizre, Sur, Nusaybin'deki tarihi direniş savaşan halk gerçekliğinin, örgütlü yapısı ile neleri başaracağını gösteriyor. Türk devleti ve ittifak yaptığı güçler güncel çıkar birliği ile Kürt özgürlük yürüyüşünü engelleyemez. Çünkü Kürtler Ortadoğu'da artık tarihin akışını değiştirebilecek temel dinamiklerden biri olduklarının farkındadır. Türk devletinin korkusu da bu nedenledir.
Türk devleti 20. yüzyılın başındaki statükoyu yaşamak ve yaşatmak istiyor. O nedenle Türk Başbakanı Binali Yıldırım "Ya istiklal ya ölüm" diye bağırıp çağırıyor. O nedenle CHP-MHP ve AKP ortaklaşıyorlar. Çünkü TC şu an yıkılmıştır. Aynı Suriye ve Afganistan ve yakın geçmişteki Irak gibidir. Ama uluslararası ulus-devlet sistemi Türk devletinin varlığına "şimdilik" ihtiyaç duyduğu için TC'yi ayakta tutmaya çalışıyor. Ama bu sistemin ihtiyacı da geçicidir. TC'yi istediği her an tarihin çöp sepetine yuvarlayabilir.
Bu nedenle aklı başında birileri TC'yi yönettiğini sananlara Cerablus'ta, Rojava'da katliamlarla bir yere varamayacağını anlatmalı. Cerablus'taki, Rojava'daki her katliam Türkiye'ye büyük bir yıkım olarak geri döner. Savaş bütün Türkiye'ye yayılır. TC zaten içinden çıkamadığı şiddet sarmalında büyük bir kayıp yaşar. Yani Tayyip Erdoğan ve şürekasının içine girdiği yol yol değildir. Bu şiddet sarmalından çıkmak isteyen TC; önce İmralı'nın kapılarını açmalı, sonra çözüm kendiliğinden gelir. Eğer İmralı'nın kapıları kapalı tutulursa, Türkiye kaosun içinde kaybolur. Durum bu kadar nettir.