15 Temmuz 2016 başarısız askeri darbe girişimi öncesi ve sonrasında AKP ve Tayyip Erdoğan'a destek veren Ergenekoncular, AKP Hükümeti ve Tayyip Erdoğan'ın OHAL'i fırsata çevirerek yaptığı uygulamalara karşı eleştirilerini artırmaya başladı.
Bu çelişkinin analizine geçmeden önce AKP ve Tayyip Erdoğan'ın siyaset tarzındaki bir iki özelliğe dikkat çekmekte fayda var.
Erdoğan sürekli olarak kendisini iktidara taşıyan ve iktidarda tutan güçlerle ittifak yapar. Kendisinden azıcık emin olunca da ittifak yaptığı kişi, grup, cemaat, kurum vb yapılara tekmeyi vurur ve tasfiye eder. Erdoğan'ın siyasi geçmişine bakın bunu çok rahat görürsünüz.
Daha büyük ölçekli ittifaklarda ise farklı durumlar yaşanır. Örneğin Fethullah Gülencilerle AKP-Erdoğan'ın ittifakı 2002'den 2011 yılına kadar kesintisiz ve büyük paylaşımlar üzerine kuruluydu. 17-25 Aralık ve Oslo, İmralı çözüm süreçlerinde bu iki güç arasındaki kavga iç savaşın farklı versiyonlarında sürdü. Bunun tepe noktası ise 15 Temmuz 2016'ydı.
Erdoğan ve ekibi Fethullahçılara karşı Ergenekoncularla ittifak yaptı. 2014 sonu ve 2015'te Ergenekoncuları cezaevlerinden çıkardı. Kendisine koltuk değneği yaptı. Bu ittifak şimdi aynı Fethullahçılarla yaşanan çelişkinin karakterinde kendisini dışa vuruyor. Bu çelişkiler şimdilik karşılıklı eleştiri şeklinde oluşuyor. Ama bu eleştirilerin fiili bir karşılığı da olacak gibi,
Şimdi gelin, Türk devletinin 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Ergenekoncuların temel sözcüsü gibi davranarak, 15 Temmuz Askeri girişimi sonrası ortaya çıkan duruma ilişkin söylediklerine bakalım. Başbuğ darbecilerin ağırlıklı olarak Fethullahçı olduğunu ancak başka kesimlerin de darbe girişimine katıldığını söyledi. AKP'nin TSK ile ilgili yaptıklarını benimsemediğini dile getiren Başbuğ, Türk ordusunun son yaşananlarla birlikte büyük bir çöküş ve kaos içinde olduğuna dikkat çekti.
(Başbuğ, Kürdistan’daki savaşı ve Türk ordusunun içine düştüğü durumu anlatırken, "Terörle baş edilmeyince, siyasi çözüm arayışına gidildi" diyerek, çözüm sürecinin kendi cephesinde nasıl başladığını da itiraf etmiş oldu.)
İlker Başbuğ, Kürdistan'da Kürt halkına karşı savaşı yürüten 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Hududi'nin FETÖ mensubu olduğu konusunda ise şüphesi olduğunu söyledi. "Kanun Hükmünde Kararnamelerle TSK'nin genel yapılanmasının AKP tarafından bozulduğunu söyleyen Başbuğ; TSK komuta kademesinin de iyi bir sınav veremediğini; bunun soruşturulması gerektiğini belirtti. Başbuğ, askeri okulların kapatılması, GATA'nın sağlık bakanlığına bağlanması, Yüksek Askeri Şura'ya bakanların dahil edilmesinin de doğru olmadığını söyledi.
Ama Ergenekoncu kesimin AKP ve Tayyip Erdoğan'ın son uygulamalarına tepkileri İlker Başbuğ'la sınırlı değil. Doğu Perinçek ve Aydınlık çevresi de AKP'nin son uygulamalarını sert bir şekilde eleştiriyor. Perinçek'in "Bunları ancak düşman yapar" sözlerini 2 Ağustos tarihli Aydınlık Gazetesi manşetine taşımış.
15 Temmuz'da AKP ve Erdoğan'a destek veren Ergenekoncuları savunan Oda tv çevresi de eleştirilerini sertleştirmiş durumda. Oda Tv'nin yazarı Soner Yalçın, "Siz bu kafayla giderseniz daha çok 15 Temmuzlar yaşamaya devam edersiniz. Sorun kurumlarda değil. Sorun kafadadır! Sorun zihniyettedir. Askeri okullarda darbe dersi yok!" sözleri ile AKP'ye yöneliyor.
Yani durum AKP ve Tayyip Erdoğan için daha karmaşık bir hal alıyor. Hele bir de Fethullah Gülencilerin, kendisini hızlı bir şekilde toparlayarak Tayyip Erdoğan'ın bazı sırlarını ve devletteki bazı ilişki biçimlerini dışavurmaya başlaması, gidişatı daha fazla karmaşıklaştıracaktır. Erdoğan, AKP, MHP ve CHP'nin geçici ittifakı ile darbeleri önleyemez, darbelerin sadece zamanlamasını değiştirebilir. Ve provası yapılan iç savaşın, daha uzun süreli bir hal alması ile Türkiye'deki kaos kendisini sürdürebilir.