Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Kontra İMAMLAR

Kontra İMAMLAR

15 Haziran 2016, 22:52

Türk diktatörü Erdoğan’ın “Çöktürme Planı” ile Kürdistan’da başlattığı imha seferi tüm hızıyla sürerken, on binlerce asker, polis, korucu ve JÖH/PÖH’ten oluşan gestapo ordusundan sonra Kürdistan’a yeni kontra imamlar gönderiliyor.

Türk Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın kontrolündeki AKP Hükümeti yakıp yıktığı, tehcir uyguladığı 20’nin üzerindeki Kürt merkezine sözleşmeli yeni imamlar atamanın hazırlığını yapıyor. AKP’nin yayın organlarından Akşam gazetesine yansıyan bir habere göre Diyanet, sözleşmeli 5 bin din görevlisi alacak. Bunların bir kısmı, Temmuz 2015’ten itibaren savaş açılan, büyük bir vahşet ve yıkımın gerçekleştirildiği Kürt kentlerinde görevlendirilecek. Gazeteye göre amaç “PKK’nin bölgede propaganda yapmasını engellemek.”

İlahiyat Fakültesi, İmam Hatip Lisesi mezunu ve Hafızları kapsayacak sınavlar,  Ankara, İstanbul, İzmir, Kayseri, Amed, Antalya’nın da aralarında olduğu 20 kent merkezinde gerçekleştirilecek. Ardından ise sözlü sınav yapılacak. Kürt kentlerinde hükümetin aylardır uygulamaya koyduğu Çöktürme Planı’nın bir parçası olarak Kürt kentlerine atanacak  yeni imamları, eski müftü HDP Amed Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş ve Demokratik İslam Kongresi (DİK) Eş Sözcüsü Fadıl Bedirhanoğlu’na sorduk. 

Erdoğmuş, Kürt kentlerindeki yıkıma işaret ederek, “Bölgede mevcut tahribatı örtbas edecek, kamuoyunun yaşananları artık sorgulama fırsatını elde ettiği bir dönemde, bunu bir çeşit erteleyecek bir çabanın olacağını biliyorduk” dedi. Erdoğmuş, MHP’den AKP’ye geçen Tuğrul Türkeş’in Kürt illerinde toplumsal ve sosyal rehabilitasyondan sorumlu Başbakan Yardımcısı olarak atandığını hatırlatarak, ekledi: “Bu sadece Diyanet İşleri Başkanlığı’nın personel ihtiyacını giderek bir çalışması olamaz. Kaldı ki ben müftülük yapan birisi olarak söyleyeyim, şu anda bölgede bırakınız personel açığını, personel fazlalığı var.”

 

80 binden 130 bine çıktı

Emekli müftü olan Erdoğmuş’un verdiği bilgiye 3-5 yıl öncesine kadar 80 bin olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın personel sayısı 130 bini aşmış durumda. Erdoğmuş, “Türkiye genelinde bir şişkinlik var, bu şişkinlik bölgeye de yansıyor. Din hizmetinin faydalı olduğunu söylemek için bunun ürününe, mahsulüne, meyvesine bakmanız lazım. Hasat döneminde bir mahsul yoksa, sayıyı artırmanın faydası yoktur” diye konuştu. 

 

Devletin şefkat gücü!

Kürt kentlerindeki son tahribattan, yıkımdan sonra devletin artık din, diyanet üzerinden kendi projesini uygulamaya koyduğunu belirten Erdoğmuş, “Bunu zaten gizlemiyor. Devletin şefkat gücü dediği de biraz budur. Kudret güçleri o yıkımdır, o ceberrut yüzleridir. Şefkat yüzleri de demek ki din ve diyanet üzerinden toplumun öfkesini, tepkilerini, direnişlerini, dirençlerini kırmaya yönelik bir projenin adıdır bu. Bunun tutmayacağını, tutamayacağını defalarca söyledik” dedi. 

 

Diyanet’in meşruiyeti yok

Bölgede ne siyasi, ne güvenlik açısından denenmemiş hiçbir yöntem kalmadığını vurgulayan Erdoğmu, iktidarın dine de defalarca kez başvurduğunu hatırlattı. Diyanet’in hiçbir meşruiyetinin kalmadığının da altını çizen Erdoğmuş, “Diyanet’in bu şekilde iktidara birebir yakın olmasından dolayı meşruiyeti çoktandır tartışılıyor hatta o sayfa kapandı bile. Artık bölgede kimse Diyanet hizmetlerini tarafsız bağımsız, sağlıklı olarak değerlendirmiyor. Kimse derken sadece bizim kendi tabanımızı kastetmiyorum. Genel anlamda bize oy vermeyen kesimler de bunu tartışıyor, kabul ediyor” diye kaydetti.

 

Masadan başka çare yok

Gelinen merhalede yaşanan sorunların çözümüne vesile olacak tek projenin sahici demokratik, adil bir barış olduğunu vurgulayan Erdoğmuş, şunları belirtti: “Şu anda bu insanların gönül  ortaya koydukları bedellerin bir tek telafisi var, sahici bir çözüm masasına yeniden dönmekle mümkündür. Halkımızın gönül kırıklıklarını kısmen tamir edebilecek, -çünkü tahribat oldukça fazla- tek bir merhem var, o da geçmişteki çözüm sürecinden de ders çıkararak sahici bir şekilde, bu işin muhatabını da gizlemeden gerçek muhatabıyla görüşerek yeniden bu masanın kurulmasıdır. Eğer programlar barışa hizmet edecekse ehlen ve sehlen, etmeyecekse akim kalır. Bu tecrübeyle sabittir.”

 

Görmez’in ziyaretleriyle başladı

Demokratik İslam Kongresi (DİK) Eş Sözcüsü Fadıl Bedirhanoğlu da AKP iktidarının her aşama, her hedefi için dini kullandığını anımsatarak, şunları söyledi: “Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin dinini temsil eden bir kurumdur. Bu kurum vasıtasıyla kendi dinini insanlara empoze eder, insanları kendi arzuladığı bir şekle sokmak için çaba sarfeder, misyonerlik görevini yaparlar. Devlet, Kürdistan’da meydana gelen vahşeti meşru göstermek için birçok proje hayata geçiriyor. Bu da o çabalardan birisidir. Bu semtler tahrip edilirken Başbakan’ın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’le gelip bu kentleri gezmesi bir başlangıçtı.” 

Görmez, Erdoğan’ın görevden aldığı Başbakan Davutoğlu ile birlikte, sokağa çıkma yasakları boyunca yakılıp yıkılan kentlerden Cizre ve Silopi’ye gitmişti. 

 

Yapılan Deccalizmdir 

“Kentlerdeki yıkımın yarattığı ileri bir noktaya çıkmış öfkeyi dindirme, biraz sempati kazanmak, yapılanlara bir kılıf uydurmak” için çeşitli yollara başvurulduğunu kaydeden Bedirhanoğlu, “Dini kullanarak yaptıkları vahşeti bir kılıfa sığdırmaya çalışırlar. Bunu hiçbir kılıfa sığdıramazlar, yapılanlar Firavuni zulümlerdir, Deccalizmdir. Onun için halkımızın karnı bu tür şeylere toktur, itibar etmeyecektir” dedi. 

 

İtibarsızlaştırma çabası tutmaz

“Onların bir hedefi de bölgedeki din alimlerini itibarsızlaştırma ve kendi din adamlarını onların yerine ikame ettirme çabasıdır” diyen Bedirhanoğlu, “Bu çaba içerisine girecekler ama başarıya ulaşamayacaklar. Halkımızın dini konularda karnı toktur, bu yaptıkları tuzaklara düşmeyecektir. Birilerinin birilerine din dersi vermesi gerekiyorsa Kürt halkı onlara din dersi verebilir. Hiç kimsenin Kürt halkına din dersi verme haddi yoktur. Fakat kafayı bulandırmak, kendilerine bir kısım taraftar bulabilmek için böylesi bir çaba içerisine girecekler” diye konuştu. 

 

Kim özde kim sözde

‘Sözde imamlara karşı’ bir proje olarak lanse edilen bu projeye karşı DİK Eş Sözcüsü Bedirhanoğlu, şu yanıtı verdi: “Halkımız içerisinde DİK ile birlikte hareket edenlerin dini seviyelerinin ne olduğunu herkes bilir. Bizimle birlikte çalışanların çoğu müftülükten, vaizlikten emekli olmuş, yıllarca dini konularda ders vermiş, medrese yönetmiş isimlerdir. Bizim arkadaşlarımız, bırakın onların imam hatipten mezun ettiği, ilahiyattan mezun ettikleri kişilere denk, Diyanet İşleri Başkanlığı’na denk, hatta daha ileri düzeyde ilim ve birikime sahiptir. Biz defalarca hodri meydan dedik ama onların tartışmaya girmeye ne cesaretleri de ne yüzleri de var.”

 

DİK’li meleler tutuklanıyor

AKP bir yandan kendine bağlı imamları Kürdistan’da örgütlemeye çalışırken, bir yandan da DİK içerisinde yer alan melelerin örgütlenmesini engelliyor, hatta yargıyla da tehdit ediyor. “Devletle birlikte çalışmayan herkes gibi din alimleri de tehdit altında” diyen Bedirhanoğlu şunları aktardı: “Her zaman devletin ürettiği suçlamalarla yakalanma tehdidi altındalar. Birçok arkadaşımız Van’da, Muş’ta, Botan’da soruşturmalardan geçti, bir kısmı tutuklandı.” 

Elinde istatistik olmadığı için rakam veremeyen Bedirhanoğlu, “Çok sayıda arkadaşımız tutuklandı, sorgudan geçirildi. Mele Kasım, Mele Sait gibi arkadaşlarımız hala tutuklular” diye konuştu.

 

Din iktidarın esiri 

Amed’de Kur’an-Kerim’i yukarıya kaldırarak, “Bu Kuran’ın hakkı için savaşa son verin, barış getirin” sözleri nedeniyle “örgüt propagandası” yapmaktan ilk duruşmada 2.5 yıl cezaya mahkum edilen emekli imam Muhittin Eryılmaz’ı hatırlatan  Bedirhanoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Oysa kendisi (Erdoğan) Kuran’ı mitinglerde sallayabiliyor. Kuran’ın mitinglerde sallanması dinin ne durumda olduğunun ipucunu veriyor. Din şu anda Türkiye’de esaret altındadır, devletin elinde esir durumdadır. İstedikleri şekilde, kendi çıkarları doğrultusunda maalesef kullanabiliyorlar, bunda da sınırları yok.” 

Bu haber 752 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Boksör İsmail Özen, Almanya’da spor, medya ve iş dünyasında tanınan bir isi..