Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / “…TC’nin sonu…“ / Ahmet Kahraman

“…TC’nin sonu…“ / Ahmet Kahraman

14 Haziran 2016, 19:12

'Allahın izniyle, kendisinin adil, hem de hırsızlığa, yolsuzluğa karşı düzenine kafa tutan Kürtler yok edilecek, kan, göz yaşı, yangının külleri, yıkıntıların molozları üstünde, “tek millet" kardeşliği tesis edilecektir.'

Ülke boyutunda tek ses ve görüntü olmak, bütün diktatörlüklerin temel güdüsü ve karekterlerinin ayrılmazıdır.

“Reis" denilen Recep Erdoğan da, onların soydandır. Ülke geliri, gideri, müteahhitlere verilen ihaleler, kapatılacak koylar, değeri yükselen araziler, saraylarıyla, Reisin avuçları içindedir.

İç ve dış düşmanın tesbiti onun takdirine bağlı, ölüm, kalım kararları da onun ağzında…

Misal: Kadınların kaç çocuk doğurması gerektiğinden, o kendine görev ile yetki çıkarıyor. Kimlerin, nasıl ve hangi yoldan cennete gideceğine karar veriyor.

Kendisi ülkenin Reisi eşsiz reisidir. Baş imam, dinin yeni kaşifidir. Tekmil düşmanın terbiyecisi…

Ülke, kendisi tarafından inşa edilen hala alanlarını, dağların altından geçen tünelleri, köprü ve limanlarla, şehirlerin metro sistemini kıskanan düşmanlarla çevrilidir. Ülke içi ise iç düşmanla doludur.

Kendisi tek başına ve “tek kişilik ordu" olaraktan, tekmil düşmanla cenk halinde, Kürtleri ilk tepelenecekler hedefindedir. Allahın izniyle, kendisinin adil, hem de hırsızlığa, yolsuzluğa karşı düzenine kafa tutan Kürtler yok edilecek, kan, göz yaşı, yangının külleri, yıkıntıların molozları üstünde, “tek millet" kardeşliği tesis edilecektir.

Nitekim, “tek millet" olmak için, bir sene önce Kürt şehirleri tanka, topa tutulmaya başlanmış, “hamd olsun" sivil halka karşı büyük bir zafer kazanılmıştır. Zaferin sonucu olarak şehirler toptan yok edilmiş, enkazı da taşınarak sokaklar, caddeler arazi haline getirilmiştir.  

Reis, Kürt şehirleri yerle bir edilirken, dur-durak bilmeden ortalıkta fink atıp mikrofondan mikrofona koşarak, kendisinin ki gibi kanı saf, aparı “Türk milletini" bir an önce ölüm ile cennet yoluna düşmeye davet ediyordu.

Reis ölüm de ölüm deyip sağa dola cennet vaddede dursun, onun Erbil eski Başkonsolosu ve oynak zeminli Ortadoğu uzmanlarından Aydın Selcan’ın demeci düşüyordu, medyaya. Selcan, “Türkiye Cumhuriyetinin sonunu getirecek sorunların olduğu bir dönemdeyiz" diyordu.

Kürt sorununun yakıcılığını en iyi bilenlerden olan eski konsolos böyle diyor, ama Reis’in, kafası kana takılmış, kalmıştı. Kim beynine üfledi, kimler onu kandırdı, orduya silah, araç gereç satan damadı mı, Reise, Mevlana’nın Şemse düşkünlüğü gibi tutkun olduğunu söyleyen ordu levazımatçısı gazete patronu mu girmişti kafasına bilinmez, o kanı Kürt davasının tek nihai çaresi olarak görüyordu.

Oysa, yalnızca son seçimlerde HDP için sandığa yansıyan 6 milyon oy, Kürt önce hareketinin gücünü belirliyordu. Altı milyona üç katı çocuk eklersek en az 18 milyon kişi ediyordu. 18 milyonu öldürerek bitirmek, çağımızın bir imkansızı demekti.

Nitekim, dünya yok edilen şehirlerin üstünden ses veriyordu. Birleşmiş Milletler insanlık suçunun bir dökümünü yapıyordu.

Reis, Amerikalı Boksör Muhammed Ali’nin cenazesi için gittiği Amerika’da, bir deli gibi haddini aşıp cenaze törenini programına karşısına itilip kakılıyor, öne sürdüğü bütün istekleri geri çevriliyor, törende konuşan Yahudi Cemaatinin Hahamı  Michael Lerner, dolaylı bir dille “katil" deyince de, gezinin törensellik programını yarıda kesip geri dönüyordu.

Haham Lerner şöyle diyordu:

“Seçimle iş başına gelenlere, işkenceye son vermelerini söyleyin. Türkiye liderlerine Kürtleri öldürmemelerini söyleyin…“

Bu büyük bir olaydır. Olay gösteriyor ki, bugün artık dün değildir. Düne kadar, Avrupa’ya, dünya forumlarına çıkan Türk yetkililere Kürtler katil diye haykırıyor, sesleri orada yankılandıktan sonra boğuluyordu.

Ama artık öyle değil. Reis, Latin Amerika gezisinde katil haykırışlarıyla karşılanmıştı.

Bu kez Haham Lerner’in sesi yankılandı bütün dünya medyasında…

Ve sesi duyan Kürtler, kendi kendilerine mırıldanır gibi tekrarlıyorlardı:

“Teşekkürler Haham Michael Lerner, bizi yalnız bırakmadığın için teşekkürler!.."

Yahudi din adamı zalime insanlığı hatırlatırken, milyonluk Mercedese binen din memuru Kürt Mehmet Görmez Reisinin goygoycusu olarak yerini sağlamlaştırma gülücükleri dağıtıyordu.

Din adamıyla, din memuru arasındaki fark işte…

Politika

Bu haber 614 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..