Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek'in yanı sıra onlarca belediye eşbaşkanı, Parti Meclisi ve MYK üyesi, belediye meclis üyesi, il, ilçe eşbaşkanı, üye ve yöneticisi tutuklanan, PM üyeleri ve yöneticileri katledilen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) 4'üncü Olağanüstü Kongresi'nin ardından yeni dönemi götürecek kadrolarını da oluşturmaya başladı. Son kongrede seçilen DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, partilerinin izleyeceği siyaseti, baskıları ve gündemdeki konuları Dicle Haber Ajansı'na (DİHA) değerlendirdi. Kürdistan'da yaşanan sürece cevap olabilmek ve halkın öz örgütlülüğünü sağlamak için DBP'ye ciddi sorumluluk düştüğünü söyleyen Tuncel, Demokratik Özerk Kürdistan çerçevesinde demokratik siyaseti geliştirmek, Kürt halkının geleceğini belirlemek ve özerk yönetimlerin inşası için mücadele edeceklerinin altını çizdi. Aynı zamanda HDP'nin bileşeni olan partilerinin yerelde halkın özyönetimini oluşturma, genel siyasette de HDP ile parlamento düzeyinde çalışma yürütüleceğini aktaran Tuncel, DBP'ye karşı yürütülen saldırı, siyasi soykırım saldırıları ve PM üyelerinin katledilmesine kadar gelen sürecin kendilerine geri adım attırmayacağının altını çizdi.
'Yerelde özyönetimi geliştireceğiz'
DBP'yi, başka bir Türkiye, yeni yaşam arayışı olarak değerlendiren Tuncel, tekçi, ulus devlet zihniyetine karşı, çok kimlikli, halkın kendisini yerelde örgütleyerek yönetime katılmasını geliştiren bir yerde duracağını söyledi. DBP şahsında geliştirilen özyönetim ve demokrasiyi yerelden geliştirme çabasına karşı, AKP iktidarının saldırılarına ve baskısına maruz kaldığını söyleyen Tuncel, Kürt halkının demokratik özerklik talebinin, merkezi hükümet tarafından kendisine engel olarak görüldüğünün altını çizdi. AKP'nin tekçi, otoriter Türk sistemi başkanlık diye nitelendirdiği sistemin, Osmanlı İmparatorluğu'na özenen ve onun güncellemeye çalışan hanedanlık rejimini kurma hayali olduğunu ifade eden Tuncel, buna karşı da demokrasiyi inşa etmek isteyen siyaset temsilcilerinin, hanedanlık sistemine karşı duranların mücadelesinin süreceğini söyledi.
'DBP hedef haline getiriliyor'
Türkiye'nin bir dönemeçte olduğuna dikkat çeken Tuncel, Ortadoğu ve Türkiye'deki gelişmeler iyi okunmadan, güvenlikçi politikalarla askeri ve polisi esas alan savaş politikalarıyla toplumun bastırılmak istendiğini, ancak bunun çözüm olacak bir yaklaşım olmadığının altını çizdi. Saldırılara karşı direnen ve 100'den fazla belediyesi olan, siyasi gücü giderek artan DBP'nin hedef haline getirildiğine işaret eden Tuncel, yine HDP'yi meclisten atıp, toplumla bağların kesilmek istendiğini ifade etti.
'Savaşa karşı gençler yönünü dağlara çeviriyor'
AKP'nin insanlık onurunu yıkarak, direnişin önüne geçmek istediğini, sivillere uygulanan işkence, cinsel saldırıların 90'ları aşan uygulamalar olduğuna dikkat çeken Tuncel, cinsel işkencelerin bu süreçte çok konuşulmadığını, ancak çok büyük bir sorun olarak durduğuna dikkat çekti. Tuncel, "İnsanların kafalarına torba geçiriliyor. Yaşamını yitirenlerin bedenlerine işkence yapılıyor. Toplum bu yaşananları unutmaz. Kürt halkının devletle olan bağı giderek zayıflıyor. Gençlerde ciddi bir kırılmaya ve öfkeye dönüşmüş durumda. Devletin özyönetim direniş alanlarında savaşa karşı gençler yönünü dağlara dönmüşse bunun sorumlusu devletin şiddet politikalarıdır" diye konuştu.
'Kadın eve bakar, çocuk doğurur yaklaşımı var'
AKP'nin tekçi, cinsiyetçi politikalarının saldırıları sonrasında kadınların her zaman hedef seçildiğini ve her gün kadınların sokak ortasında katledildiği ifade eden Tuncel, "Hanedanlık ideoloji" ile AKP'nin kadın ideolojisinin aynı olduğunun altını çizdi. "Kadın eve bakar, çocuk doğurur" anlayışıyla kadına yaklaşıldığını kaydeden Tuncel, böylesi bir yaklaşımın sakat bir yaklaşım olduğuna vurgu yaptı. Tuncel, "PKK Lideri Abdullah Öcalan, demokratik çözüm süreci sırasında ısrarla kadınların yer almasını istedi. Bu iki yaklaşımı iyi okumak gerek. Bir yaklaşım kadını özgürleştiren, kadınları yaşamın bir parçası görürken, diğer taraftan ise kadınları köle gibi gören ve eve bağlayan bir anlayıştır" kıyaslaması yaptı.
'Erdoğan kadın düşmanıdır'
Tuncel, "Ortadoğu'da yaşanan gelişmelerde de kadına bakış, örneğin Boko Haram, DAİŞ'in kadınlara yaklaşımı burada belki bire bir olmasa da kadını köleleştiren, mülk olarak gören bir yaklaşım var. Bugün eksik olan, yarım olan şey erkek egemen sistemin kendisidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan kadın düşmanıdır. Erdoğan ve AKP'li yöneticilerin kadın düşmanı politikalara kadınlar da ortak oluyor. Bu çok ciddi bir sorundur. Kadın bedeni üzerinde sürekli söz söyleyen bir erkek, bu bir iktidar sorunudur. Erkeğin yarım ve eksik duruşunu kadınlar tamamlayacak" diye ifade etti.
'Külter'den haber alınamıyor'
90'lı yıllarda Türkiye'de 17 bin faili meçhul cinayetten bahsedildiğini ve bunların hala akıbetinin bilinmediğini belirten Tuncel, Türkiye bilerek "Kayıplar Sözleşmesi"ni imzalamadığını söyledi. Tuncel, "Bu süreçte de işkenceler uygulanıyor. Hacı Lokman Birlik, katledilmesinin ardından panzerin arkasında sürüklendi. Birlik şahsında Kürt gençlerine, topluma mesaj verilmek isteniyor. Kadın bedenleri soyularak, sokak ortasında teşhir edildi. Şimdi de Hurşit Külter günlerdir haber alınamıyor. Gözaltına alındığına dair görgü tanıkları var. Ama durumu konusunda hiçbir bilgi yok. Hangi koşullarda da siyaset yaptığımızı da özetliyor. Yaşamından kaygılıyız. Biz Külter'in ölüsünü değil dirisini istiyoruz" dedi.
'Öcalan'ın özgürlüğü toplumun özgürlüğüdür'
DBP olarak Kürt sorununun çözümünün PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın özgür olmasıyla oluşacağını düşündüklerini ifade eden Tuncel, Öcalan'ın özgürlüğünün sadece bireysel değil aynı zamanda bir halkın özgürlüğü olduğunun bilinmesi gerektiğini dile getirdi. "Bu kadar kritik önemde olan bir halk önderinin ağır tecrit altında tutuluyor olması savaş politikalarının bir sonucudur" diyen Tuncel, Kürt sorununun çözümü konusunda Öcalan'ın misyonunun ne kadar önemli olduğunun herkesçe bilindiğini belirtti.
'Türkiye'nin yeni komşusu Kürdistan'
Rakka ve Minbic operasyonları, Ortadoğu ve Suriye'deki gelişmeler ile Türkiye'deki siyasi gelişmelerin önümüzdeki günlerde çok önemli sonuçları olacağını dile getiren Tuncel, Kürt halkının kendi statüsünü kazarak Demokratik Suriye içerisinde yer alması açısından kimi beklentilerin olduğunu da söyledi. Tuncel, "DAİŞ'in Rakka ve Kürt coğrafyasında silinmesi çok önemlidir. Türkiye'nin siyasetine de çok önemli yansımaları olacak. Kürtsüz bir Ortadoğu düşünülmez. Kürtlerin statü sahibi olmaması için AKP çok çabaladı. AKP'nin Kürt karşıtı politikaları boşa çıktı. Türkiye'deki Kürt siyasetini de AKP'nin Kürt karşıtlığı politikalarını da etkileyecek. Türkiye'nin komşusu Kürdistan olacak. Kürtlerle kuracağı ilişkiler Türkiye'nin demokrasi için de çok önemli. Savaş hukuku değil demokratik özgürlükçü bir düşünceyle Kürtlerle ilişki kurulmalı" diye konuştu.