AKP'nin darbe teklifi olan "dokunulmazlıkların kaldırılması" için getirilen Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanarak, dün yürürlüğe girdi. Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu, Meclis Başkanlığı, Başbakanlık ve Adalet Bakanlığı'nda bulunan fezleke dosyaları en geç 15 günlük bir süre içerisinde ilgili mercilere yani savcılıklara iade edilecek. Böylece dokunulmazlığı kaldırılan milletvekilleri hakkında savcılıklarca soruşturma yapılmaya başlanacak. Yine bu kapsamda yargılama yapılabileceği gibi tutuklanmaları yönünde de kararlar çıkarılabilecek.
Erken seçim durumu doğabilir
Yargılama sonrasında hakkında kesin karar verilen milletvekilleriyle ilgili bu kararın Genel Kurul'da okunmasıyla birlikte milletvekilliği düşecek. Bu da olası bir erken seçimi gündeme getirebilir. Öyleki Meclis'in yüzde 5'i (28) koltuğun boşalması durumunda 3 ay içerisinde erken seçim yapılacak.
Meclis'i terk etmek, sine-i millete dönmek yok
Anayasa değişikliği teklifinin yürürlüğe girmesiyle birlikte bir kez daha gözler bu değişikliğin hedefi haline getirilen HDP'ye çevrildi. İlk günden bu yana "dokunulmazlıkların kaldırılması" konusundaki tavrının ne olduğu merak edilen HDP'nin gelinen aşamada nasıl bir yol izleyeceğini, olası bir tutuklama ya da zorla götürme durumunda nasıl bir tavır takınacağı sorularını HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar yanıtladı. Tutuklama ya da zorla getirme kararı durumunda Meclis'i terk etme gibi bir gündemlerinin olmadığını belirten Sancar, değişikliğin iptali için hukuki mücadelelerinin süreceğini söyledi.
'Çağrılara uymayacağız'
Dün itibariyle yargılama sürecinin başladığı hatırlatan Sancar, her an milletvekillerinin ifadeye çağrılmalarının mümkün olacağını belirtti. Ancak HDP'li milletvekillerinin bu konudaki tavrının çok net olduğunu ve hiçbir şekilde ifadeye gitmeyeceklerinin altını çizen Sancar, "Hiçbir milletvekilimiz kendiliğinden bu ifadeye çağrılmaya uymayacak" dedi.
Tek bir kişi dahi kalınsa çalışmalar sürdürülecek
Zorla getirme durumunda Meclis'e kapanma gibi bir durumun olmayacağını dile getiren Sancar, bu süre içerisinde hiçbir milletvekilinin çalışmaları askıya almayacağını belirterek, "Normal yaşamımızı sürdüreceğiz, seçim bölgelerimizde başka bütün yerlerde ne programımız varsa bunu yürüteceğiz" dedi.
'Tutuklama olabilir'
Sancar, şöyle konuştu: "Tutuklamalar da olabilir. Tutuklanırsak mücadele yeri cezaevidir. Zorla mahkemelere götürülürsek, mücadele yeri burasıdır. Kalanlarımız da partinin programları çerçevesinde çalışmalarını sürdürecekler. Meclis'ten çekilme gibi bir seçeneği gündemimize koymadık. Böyle bir seçenek yok. Meclis'te topluca kalıp, burada direnmek anlamlı olmayan bir tutumdur. Onların istediği de bizi kilitlemektir, tasfiye etmektir. Biz de buna karşı direneceğiz. Özel bir tedbir almayacağız, onlar tedbirlerini alsınlar."
Hukuki mücadele yöntemleri
Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru ve AİHM'e gitme konusunda da gelinen son durumu aktaran Sancar, "Başvurular bu ay sonuna kadar tamamlanacak. AİHM'e iki tür başvuru yapılacak. Biri HDP olarak tüzel kişi olarak bir başvuru gerçekleşecek. İkinci olarak da her bir milletvekili başvuruda bulunacak. AYM'ye de bireysel başvurular hakkımız var bunu da kullanacağız. Şunu belirtelim; bizim hukuk yollarından çok büyük bir sonuç beklediğimiz yok. Bütün mücadelemizi de yargısal başvurular üzerine kurduğumuz kesinlikle yok. Hukuksal yolları demokratik direnişimizin bir parçası olarak görüyoruz" ifadesinde bulundu.
CHP'nin bu tavrının arkasında ne var
110 milletvekilinin imzasının gerekli olduğu iptal başvurusu için imza metni açacakları bilgisini veren Sancar, "Fakat sayımız 58 dolayısıyla tek başımıza başvuru şartlarını yerine getiremiyoruz. CHP yönetimi de kendi milletvekillerinin bize destek vermelerini açık bir şekilde yasakladı. CHP'nin kendi içinden böyle bir hareketin çıkması anlamlı olur. Kendi içlerinde böyle bir hareket başlatırlarsa bu darbe planına karşı bir anlamlı demokratik duruş göstermiş olurlar. Kendileri böyle bir imza talebinde bulunurlarsa, diğer partilerden bizim buna destek vermemiz gibi bir durum yok" dedi.
'Genelkurmay CHP'den engelleyici olmamasını talep etti'
Sancar, CHP'nin "dokunulmazlıkların kaldırılması" konusu ve sonraki sürece ilişkin tavrına dair Genelkurmay'dan talimat aldığın yönündeki tartışmalara da açıklık getirerek, "CHP'nin tutumunun belirlenmesinde Genelkurmay'ın etkisinin büyük yer tuttuğunu biz CHP içinden milletvekillerinin bize verdiği bilgiye dayanarak, açıkladık. Açıkça Genelkurmay CHP'nin dokunulmazlık sürecinde engelleyici olmamasını talep etti. Bunu bize CHP'li milletvekilleri söyledi. Hem parti grubunun kapalı toplantısında hem PM hem de MYK'da bu konular konuşulmuş. Her üç toplantıda da neredeyse milletvekillerinin tamamı destek vermeme yönünde tavır belirlemişler. Konuşanların tamamı bu tutumu eleştirmişler " diye konuştu.
Öğrencisi hocasını yargılamaya kalkarsa…
Sancar, kendisi hakkında da zorla getirilme kararı verilmesi durumunda kendisini yargılayacak kişinin bir öğrencisi olması ihtimaline ilişkin olarak ise şu değerlendirmelerde bulundu: "Ben böyle bir karşılaşmadan herhangi bir tedirginlik duymam asıl duyması gerekenler öğrencilerim olacaktır. Beni ifadeye çağıranın benim öğrencim olmamasını temenni ederim ama bir öğrencim böyle bir şey yapmaya karar vermişse kendisi hale düşeceğini düşünmelidir. O benimle nasıl yüz yüze gelebileceğini düşünmelidir. Hangi yüzle benimle konuşacağını kendisi düşünmelidir. Ben sınıfta söylediklerimi kamuoyu önünde de söyledim. Kamuoyu önünde söylediklerimi de sınıfta söyledim. Ola ki böyle bir durum ortaya çıkarsa mahkeme salonunda da bunu söylerim."
'Tutuklama olursa şiddet artarak devam eder'
Herhangi bir milletvekilinin HDP'li milletvekillinin tutuklanması gibi bir durumda ortaya nasıl bir tablo çıkacağı konusunda da kimi tespitlerde bulunan Sancar, bu konuda şiddetin daha da tırmanacağı uyarısında bulunarak, şöyle devam etti: "1994'te aynı süreci işlettiler, Kürt sorununda geldiğimiz nokta ortada. Savaşın nasıl derinleştiğini ve yayıldığına hepimiz tanıklık ettik. Siyasi çözüm umutları azaldıkça şiddet yükseliyor, çatışmalar derinleşiyor. Bunu sadece biz söylemiyoruz. Bunu 2.Dünya Savaşı sonrasındaki saha çalışmaları da ortaya koyuyor. Şiddet ile siyaset ters orantılıdır. Demokratik siyaset işler halde tutuldukça, sorunların şiddet tercihi düşüyor. Tersi olduğunda da eğer siyasi alan daraltılırsa şiddet yükseliyor."
Sancar, tutuklanmaları durumunda dahi barış taleplerini sürdüreceklerini kaydetti.
DIHA