HABER MERKEZİ - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu.
36 yıl önce yapılan Çorum Katliamı'nda yaşamını yitirenleri anarak konuşmasına başlayan Demirtaş, katliamın bugün de etkisini sürdürdüğünü ifade ederek "Dersim'de, Zilan'da, Maraş'ta, Sivas'ta yaşanılanlar o kadar benzer ki; bugünkü siyasi iktidarın uygulamalarıyla da benzer. Aslında katliamcı zihniyet iktidardan eksik olmadı. 'Alaaddin Camisi'ni bombalamışlar' diye haber geçmiş. Muhabir böyle bir haber geçmediğini söylemiş ama haberi geri çekmemişler. 'Alaaddin Camisi, bombalanmış' neye benziyor biliyor musunuz? 'Kurşunlu Cami'yi bombaladılar' yalanına benziyor" dedi.
Çorum cezalandırılsaydı, Roboski olmayacaktı...
Demirtaş, "Çorum'u o gün cezalandırsalar Sivas olmayacak, Sivas'ı cezalandırsaydılar, Gazi olmayacaktı. Gazi'yi cezalandırsaydılar Roboski olmayacaktı. Roboski'yi cezalandırsaydılar, Gezi; Gezi'yi cezalandırsaydılar bugün Sur'da Cizre'de katliam olmayacaktı" diyerek cezasızlık politikasına dikkat çekti. Demirtaş, Silopiya'da yaşanan patlamaya ilişkin de, "Kabul edilemez gördüğümüzü ifade etmek istiyorum" diyerek, yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı diledi. Roboskî'de sınır ticareti yapan yurttaşlara dönük saldırıya da tepki gösteren Demirtaş, "Roboskî katliamının bir benzeri yeniden yaşatılmak istendi" dedi.
İçişleri Bakanı çözmek zorunda
Şirnex'te 27 Mayıs Cuma günü devlet güçlerince gözaltına alınan ancak gözaltında olduğu kabul edilmeyen DBP İl Yöneticisi Hurşit Külter'in durumuna da dikkat çeken Demirtaş, "Kaybedildiğine, infaz edildiğine dair ciddi iddialar var. Valilik ve Jandarma yetkilileri bunu kabul etmiyor. Görgü tanıklarının bile sağ olarak gözaltına alındığına dair verdiği bilgilere rağmen ne olacağını bilemiyoruz. İçişleri Bakanlığı halen kendini bakan olarak görüyorsa bunu çözmek zorundadır" diye konuştu.
İktidarın ceberut saldırılarına karşı isyandır
Gezi direnişinin yıl dönümüne ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Demirtaş, şöyle devam etti: "Gezi direnişi onu doğru anlayanlar için başlamış ve bitmemiş bir süreçtir. Bir zamana sığdıracak bir direniş değil. Bir parkla başladı ama iktidarın ceberut yüzüyle genişleyen saldırı dalgasına karşı bir isyandır. Türkiye'deki bütün toplumsal kesimlerde var olan itirazın genel adıdır."
Her şeye müdahale ediyor
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarını da eleştiren Demirtaş, şöyle konuştu: "Her şeyimize karışan bir iktidar var. Saray'da kendi işi dışında her şeye karışan bir adam var. Karışmadığın hiçbir şey yok. Yargıya, hükümete müdahale ediyorsun. Nereye köprü yol yapılacak, yolun genişliği ne kadar olacak müdahale ediyor. Muhtarları çağırıyor her hafta mahalleye müdahale ediyor. Kadınlara müdahale ediyor. Buna karşı insanların itiraz hakkı vardır. Rejim değişmiştir diyen bir suçlu ile karşı karşıyayız. Anayasayı tanımamak suçtur. Cesur savcı çıksa; şu anda kanunlara karşı gelen ve yasaları tanımayan en etkili kişinin bu olduğu ortaya çıkacak. Gerçekten cumhurbaşkanı seçilme yeterliliğine sahip mi değil mi şaibeli. Diplomanın kaydı budur, numarası budur bir paragraflık açıklamayla açıklık getirebilir. Ortada bir sahte diploma tartışması var ama cumhurbaşkanlığından tek açıklama yok. Kendisinin sınıf arkadaşlarına sesleniyorum; bari siz çıkın beraber yemeğe gittik, amfiye gittik. Hadi arkadaşlarını geçtik hocaları yok mu? Bir taneniz mi bununla fotoğraf çekmediniz. Ben de cumhurbaşkanı adayıydım. Karşımdaki rakip hile mi yaptı merak ediyorum. Diploma çok zor bir şey değil, arşivlerden çıkarın bu konuda kamuoyunun tereddüdü kalmasın. Sahtekâr olmadığından emin olmak istiyoruz. Bunlar doğal hakkımız"
Biz yargıya nasıl güveneceğiz?
Yargı mensuplarının Erdoğan'ın ziyaretlerinde kendisine eşlik etmesine de sert tepki gösteren, Demirtaş, "Çay toplamanın nesi yargı ile cumhurbaşkanının ortak programıdır?" diye sordu. Cumhurbaşkanı ile ziyaretlere katılan yargıçlara seslenen Demirtaş, onları hafta sonu İstanbul'da gerçekleştirilecek HDP mitingine davet ederek, şunları dile getirdi: "Her hafta bir siyasi liderle geziye çıkın, bu normal ise. AKP'nin gizli örtülü genel başkanı HDP'li milletvekillerine dair ağır tehditlerde bulunuyor. 'Daha iyi günleri' diyor oradaki Yargıtay başkanı da alkışlıyor. Bu adamlar bizleri yargılayacak. Yargıda binlerce ahlaklı yargı mensubu var, biliyoruz. Sizin de mi onurunuz incinmedi? Bizden çok sizin itiraz etmeniz lazım. Biz nasıl buna normal yargısal bir faaliyet diyeceğiz. Biz yargıya nasıl güveneceğiz de gidip yargılanacağız"
'Yargıtay başkanı istifa etmelidir'
Demirtaş, Yargıtay Başkanı'nın istifa etmesi gerektiğini de sözlerine ekleyerek, "Senin alkışladığın cümleler bizim ceza alacağımız cümlelerdir. Sen alkışlarken tarafsızlığını bitirdin, oyunu açıkladın. Yargıtay Başkanı 'haklısın' diyerek kararını açıkladı. Böyle bir adli düzende nasıl gidip yargılanacağız. Savcıların hali zaten ortadır. Kayseri'de parti binamıza saldırı yapılmış, avukatlarımız da eş genel başkan hakkında suç duyurusunda bulunmuş, Kayseri Savcısı ise ben ve Figen hanım hakkında soruşturma açmış fezleke hazırlanmış. Kamu görevlisine iftira suçu işlemişiz güya. Bu savcı işte şuanda bize dava açacak" diye konuştu.
AYM'den HDP'yi değil hukuku korumasını istiyoruz
AYM'ye geçtiğimiz hafta "dokunulmazlıkların kaldırılmasına" dair Anayasa değişikliği teklifine ilişkin yaptıkları iptal başvuruyu hatırlatan Demirtaş, "AYM'nin burada HDP'yi korumasını falan istemiyoruz. AYM'nin hukuku korumasını istiyoruz. Demokratik düzen umudun korunması noktasında bir karar bekliyoruz. Bizim siyasi bir talebimizden çok AYM'nin rolünü oynaması için bir fırsattır. AYM doğru hukuka uygun kararlar verdi. Bu konularda da daha duyarlı bir kararlaşma yaşanacaktır. Eğer yargı kendi içinde ciddi bir reform yaşamazsa bizim siyasetçiler olarak verdiğimiz mücadele sekteye uğrayacaktır" dedi.
'Bu gidişatına izin vermeyeceğiz'
Demirtaş, AKP'nin önümüzdeki günlerde partili cumhurbaşkanlığına dair teklifi Meclis'e getirmeye hazırlandığının bilgisini vererek, şunları kaydetti: "Başkanlığa adım adım giden bir düzenleme Meclis'e getiriliyor. Üstünü örterek bir diktatörlüğü partili cumhurbaşkanlığı olarak bizi kandıramazsınız. Koca bir yalandır, bilen var mı? Başkan olunca tam olarak hangi yetkileri olacak, bugünden farklı ne olacak. Şu an da kullanmadığı hangi yetkisi var. Başbakanı görevden alabiliyorsun, bir partinin genel başkanının kim olacağına karar veriyorsun. Başkan olduğunda bundan başka nasıl bir yetkin olacak. Yargıtay başkanını mevsimlik işçi gibi çay toplamaya götürüyorsun. Büyük ihaleler senin imzandan geçiyor. Başkan olduğunda ne değişecek. Demek ki bunlar sana yetmiyor, anayasal güvence istiyorsun. Geçmiş tarihte ve yakın örneklerine baksınlar; başkan olursa da hesap vermekten kurtulamayacaksın. Bir gün muhakkak yargılanacaksın. Her şeyi ele geçirdi bir tek başkanlığını ilan etmesi kaldı. Başkanlığını ilan etmesiyle ülke karanlığa gömülecek. Ancak bir tek direnenler kalacak. Senin bu gidişatına zaten izin vermeyeceğiz"
(DİHA)