Gelinen aşamada AB, ‘böyle giderse vize meselessini askıya alırız’ deyince Erdoğan, ‘siz yolunuza biz yolumuza’ diyerek karşılık Verdi.
Aslında ne TC, Avrupa Birliğine (AB) girmek istiyor ve de böyle bir ciddi abası (hiç olmadı) yok ve need AB, Türkiye’yi AB’ye almak istiyor (Hiç istemedi)..
(benzer konuda daha önce bir kaç kez yazzmış, çeşitli platformlarada dile getirmiş idim.)
Zaman zaman yaratılan hava vveya algıların aslında havanda su dövmekten ve kamuoyunu (başta türkie halkını) yanıltmmaktan öteye gitmediğini vurgulamıştım..
Dolayısı ile karşılıklı yapılan müzakere, açıklama, anlaşma vs hepsi içi boş ve ‘laf olsun torba dolsun’ ciinsinden.
Örneğiin, geçenlerde AB bir ‘ilerleme’ raporu yayınladı yine..
Göçmen krizinde Erdoğan’ın desteğini almak için başta Cizre, Sur ve Şırnak vb Kürt yerleşim yerlerinde vahşi katliamları görmezden gelen Avrupa Parlamentosu (AP) en son raporunda Türkiye’yi sert bir dille eleştirdi.
Ancak AP’nin bu eleştirisi hemen akıllara "Erdoğan istiyor, Avrupa boyun eğiyor" yada ‘‘AP’nin Raporu süper ama pratiği sıfır‘‘ deyimini getiriyor.
Diğer bir deyimle AP bugüne kadarki 'en sert' ilerleme raporunu oy çokluğuyla kabul etti ama bunun pratikte hiç bir anlamı yok gibi.
Kürt sorunu, yargı bağımsızlığı, basın ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere pek çok kritik alana dair baştan sona eleştirilerle dolu olan raporda, PKK'yle yeniden müzakerelere başlanması, YPG'ye yönelik saldırıların son bulması ve tutuklu gazetecilerin bırakılması vs isteniyor..
Ancak diğer taraftan AP'nin bu kadar sert eleştiriler yönelttiği Türkiye ile siyasi, diplomatik ve ekonomik ilişkilerini en üst düzeyde yürütmeye ve işbirliğini sürdürmeye devam etmesi ise tepkilere neden oluyor.
Mültecilerin Avrupa'ya gelişini önlesin diye Erdoğan rejimine boyun eğen AP, raporunun gereğini yapmayarak aslında kendi değerleriyle çelişiyor.
Raporda, Türk Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın 'başkanlık hayali' uğruna devirdiği İmralı-Öcalan çözüm masasının yeniden kurulması dahi isteniyor ancak Öcalanın kurduğu ve hala yöyettiği PKK’yi ise ‚terör örgütü‘ olarak görüyor.
Neredeyse her satırı eleştiri içeren raporda bir çok konu var.
Kopenhag kriterlerinden uzaklaşıldığı belirtilen raporda sanki önceden bu kriterler türkiye’de varmış gibi yaklaşılıyor.
Yine bölgede yaşanan çatışmalara ilşkin AP; ‘Kürt sorununa şiddete dayalı çözüm yok. Türkiye’nin güneydoğunda yaşanan çatışmalar bir an önce son bulmalı. Türkiye’nin güneydoğusunda neredeyse 400 bin insanın evlerini terk etmesine neden olan şiddetin tırmanmasından da kaygılıyız. Kürt sorununa barışçıl çözüm için yeniden müzakerelere başlanmalı‘ diye belirtmiş..
PKK'ye de bir çağrı yapan AP, ‘PKK beklentilerini barışçıl ve yasal yollarla dile getirmeli‘ diye de not düşmüş..
AP'nin Türkiye raporunda geç de olsa bir özeleştiri yer aldı. Raporda, 2015 İlerleme Raporu'nun Erdoğan'ın şantajlarına boyun eğilerek 1 Kasım seçimleri sonrasına ertelenmesinin yanlış bir karar olduğu kabul edildi. Gerekçe ise şöyle açıklandı: "Raporun ertelenmesi, Türk hükümetinin mülteciler konusundaki işbirliği karşılığında AB'nin temel haklar konusunda sessiz kaldığı izlenimi verdiği için yanlıştı." denilmiş.
Her ne kadar Avrupa medyyası, Erdoğan ve AKP hakkında bazı somut, oobjektif değerlebdirmeler ve yayınlar yapsada siyasal alan biraz farklı..
Örneğin medyada Erdoğan aleyhinde şiir yarışmaları, klipler, karikatürler vb yayınlar artarak devam ediyor.
Avrupa(lı) aslında Erdoğanın Türkiyesini sevmiyor.
Her yıl hazırlanan ‚ilerleme raporu‘ ise ‚yetmez ama evet‘ biçimiinde kamuoyuna sunuluyor iken bu yıl çıtayı yükselten AB, ‘Raporu süper ama Pratiği sıfır‘ da yerinde saymaya devam ediyor..
Bir başka deyimle Türkiye’yi adım adım bir kaosa sürükeyen AKP hükümeti ve Erdoğan’a yine en büyük desteği aynı AB veriyor..
Şimdilerde yine AB, sözde 72 madde başlığından 65’ni yerine getiren TC’ye ‘anti-terör yasası’ yerine getirilmediği için ‘böyle giderse vize meselessini askıya alırız’ deyince Erdoğan, ‘siz yolunuza biz yolumuza’ diyerek karşılık Verdi.
Aslında ne TC, Avrupa Birliğine (AB) girmek istiyor ve de böyle bir ciddi abası (hiç olmadı) yok ve need AB, Türkiye’yi AB’ye almak istiyor (Hiç istemedi)..
Aslında başa dönüldü..
Ama sonuçta görüldüğü üzere her iki tarafta rolünü çok profesyonel ve eğlenceli oynamakta..
TC’nin performansı ve AB’nin raporu super ancak pratikleri koskoca bir SIFIR..!!
Can KASAPOĞLU