Hacı Bektaşi Veli bu gerçekliği anlatabilmek için şöyle demişdi “Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde, Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde, Bizim nazarımızda kadın - erkek farkı yok, noksanlık da eksiklik de, senin görüşlerinde”.
İşte bu hakikat ile göçdüğü Anadolu`ya her daim Bacıyan-ı Rum örgütünün en büyük destekcilerinden biri olmuşdu ve hatta Fatma Bacı`yı, Moğollar`ın esaretinden kurtuldukdan sonra, Konya`da kendi himayesine almışdır.
Bir toplumun var olabilmesi ve güçlenebilmesi ancak kadın ve erkeğin eşit, uyumlu ve dayanışma içinde çalışması ile mümkün olduğu yunan filozofu Platon`un (ölümü MÖ 347) kadın ile ilgili tespitlerindede yer alıyor. Bu nedenle Platon`a protofeminist (Ur-feminist) yada egalitaryan denmekteydi.
Platon, bir toplumda kadın ve erkeğin eşit yaşamasını ve her alanda uyumlu ve dayanışması içinde çalışmasını bir insanın vucuduna benzetir. Kadının ezildiği toplumu yarısını etkisizleştirilmiş zayıf ve hasta bir vucuda benzeter. Hasta ve zayıf bir vucut daha kolay yenilebilindiği gibi zayıf ve hasta bir toplumu ezip ve kendisine itaat ettirmekde o kadar kolaylaşabilir. Bu nedenle bir toplumun güçlü ve yıkılması zor olan bir kale olabilmesi için her alanda kadın ve erkek yaşamını paylaşmak mecburiyetindedir. Yani bu tespitden yola çıkarak vardığımız sonuç şu: Kadın özgürleşmedikce toplumun güçsüz kalması ve hegemon siteminde balık misali yutulmasi kaçinilmazdir.
Daha iyi anlaşılabilinmesi için şöylede bir örnek getirebiliriz:
Bir toplumun yok olmasında birçok etken (doğa, ekonomi, coğrafi) neden olmakda, lakin en büyük etkenlerden biride kültür asimilasyonudur. Kültürü asimile etme anadili yasaklamakla ile elde edilir, çünkü anadili olmayan bir halk ne kimliğini nede kültürünü benimseyemez. Bizlere dayatılan türkleşme siyaseti ile asimile edilmeye çalışılan dilimizi, kültürümüzü günümüze kadar analarımız muafaza etmişdir ve köklerinden koparılmasına müsade etmemişdir. Analarımız bu savaşdaki zaferiyle halkını yok edilmesinden kurtarmışdır.
Aleviler yaşadıkları yerde kurdukları komün sistemi ile yaşamının birçok alanında kadın-erkek eşitliğini sağlayabilmişlerdir. Özellikle İbadethanelerinde (Cem evleri) birlikde, yanyana pirlerinin karşısına çıkıp semahlarda birlikde dönerler. Bu uyumlu duruşlarından doğan gücü görmemek mümkün degildir.
İşte tam bu nedenden dolayıdır ki, erkek eğemen sistemi daima alevi toplumuna saldırmakda, çünkü kadin-erkek eşitliğini bir tehlike olarak gören devlet birçok katliyamın yanı sıra birde ibadetlerini karalamaya çalışmışdır. Alevilere yapılmış onca karalama propagandalarına rağmen bu yaşam tarzından vaz geçmediler. Sonuç itibarı ile onca alevi kırımları ve baskılardan sonra aleviliği ne bitirebildiler nede alevileri yaşam tarzından koparabildiler.
Bu uyumlu ve dengeli duruşları ile kadın-erkek özgürlük savaşlarında her daim ön saflarda yerini almış ve her biri direniş ve duruşu ile halkının kahramanları olmuşlardır.
Koçgiri`nin büyük isyancısı ve Dersimin akıl Hocası Alişerin eşi Zarife Xanım ezilen toplumlara, zalime karşı durup savaşmanın erkeklere mahsus olmadığını bizlere yeniden öğreten Koçgiri`li bir Alevi kadınıydı.
Zarife Xanım 1882 yılında Koçgiri`nin Azger köyünde dünyaya gelmişdir. İki büyük katliamın (Koçgiri isyanı; Dersim isyanı) direnişcisi olan Zarife Xanım üstün zekası ve bilek gücü ile isyanlara büyük katkılar sağlamıştır. Eğitimli bir kadın olan Zarife aşiretleri ve ordaki yerel halkları ikna etme konusunda herkesden üstündü. Kendisi çok iyi bir propagandacı ve birçok erkeğe göre daha keskin nişancıydı. Halk ile iç içe yaşayan Zarife Xanım aşiretler arasındakı sorunları çözebilmek için halk makemelerini kurup barışı sağlardı. Ayreten birçok kadına savaşmayı öğretip Koçgiri isyanında kendilerini savunmayı ve direnmeyi öğretmiştir.
Alişer ve Zarife bu uzun ve zorlu yolda hem sevinçlerini hem acılarını birbiriyle paylaşırlardı. Onlar birbirini tamamlayan iki yarım idi. Biri olmadan öbürü sağlıklı adım atamazdı.
Yaşamında var olabilmenin kavgasını veren Dersim`li Alevi Kadını Sakine Cansız hafızamızdaki en taze kahramanımız, komutanımızdır.
Sakine Cansız (Sara) PKK'nin ilk kurucularındandır. Sakine Cansız siyasi faaliyetinde birçok kadınlarımıza örnek olmuş ve 40 yıllık mücadele süresinde hayatını kadının ve tüm ezilen toplumların özgürlük savaşına adamışdı. Diyarbakır zindanlarında bile diz çöktüremedikleri gibi Cansız vahşetin diğer ismi Esat Oktay`ın suratına tükürerek zalime meydan okumuşdu. Diyarbakır zindanı neydi ki bu kararlı ve onurlu komutanımızın iradesi karşısında. O zaten hayatını yaşamını kavgalarına adamışdı birkere ve hiç bir zulüm ve güç onu o kutsal yoldan döndermemişdir ve son nefesine kadarda inandığı değerler için kavgasını sürdürü.
Kadınların efsaneleri erkek eğemen sisteminin, “kadınlar erkeği tamamlamak için yaratılmışdır” “tespitinin” ne kadarda yalnış olduğunun bir ıspatıdır. Kadının rolü bu dünyayı güzelleştirmekdir ve kadın tamda bunun için yaratılmıştır. Güzel bir yaşamı ne erkek, nede kadın tek başına oluşturabilir, daima birbirlerine ihtiyaçları vardır. Yani kadında erkekde güzel yaşamın eksikliklerini tamamlamak için yaratılmıştır. Bu gerçekliği Sakine Cansız, Alişer ile Zarife ve Ahi Evren ile Fatma Bacı iyi anlamışlardı ve bu yaşamın hayali ile çıkmışlardı bu uzun yola.
Yaşamlarının son nefesine kadar yürüdükleri bu yolu tamamlayacak olan yine onların yarattığı yeni nesillerdir.
bitti...
Av. Aysel Öztürk..