Önlü, “Dersim halkından özür dilenmesi, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması, toplu mezar yerlerinin tespit edilmesi, Dersim’in kayıp kız çocuklarının bulunması, katliamı planlayanların ve destek sunanların katliam suçlarıyla yargılanmaları adına gerekli çalışmalar yürütülmelidir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dersim Milletvekili Alican Önlü, Dersim Katliamı’yla ilgili Meclis’e araştırma ve soru önergesi verdi.
HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, 1937-38 yıllarında gerçekleştirilen Dersim soykırımıyla yüzleşerek, yaşanan acıların bir daha yaşanmaması adına gerekli önlemlerin alınması, Dersim halkından özür dilenmesi, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması, toplu mezar yerlerinin tespit edilmesi, Dersim’in kayıp kız çocuklarının bulunması, katliamı planlayanların ve destek sunanların katliam suçlarıyla yargılanmaları adına gerekli çalışmaların yürütülmesini istedi.
KÜRT ALEVİ HALK KATLEDİLMİŞTİR
HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü önergesinin gerekçesinde şunları belirtti:
“Dersim soykırımı Anadolu’nun Türkleştirilmesi ve Müslümanlaştırılması adımının son halkasını oluşturdu. Dersim coğrafyasının sınırları doğuda Varto’ya, kuzeyde İmranlı ve Zara’ya, batıda ise Malatya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır. 1800`lü yıllardan başlamak üzere yazılan çok sayıda gizli-açık raporlarda Dersim coğrafyası sınırları içerisinde yer alan sosyal yapının dağıtılması ve köylerin birbirleriyle olan bağları koparılması önerilmiştir. İlk olarak 1921 yılında Dersim coğrafyası içerisinde yer alan Koçgiri’ye harekat düzenlenerek Kürt Alevi halk katledilmiş, direnişin önderleri Alişer ve Zarife, Dersim coğrafyasına sığınmak zorunda kalmıştır.
Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte ırka dayalı ulus devlet anlayışı hakim kılınınca, tekçiliğin önündeki engel olan Kürt Alevi halkının ortadan kaldırılmasına yönelik çok sayıda rapor hazırlanır. Irkçı ve tekçiliğin temel siyaset belgesini 1925 yılında hazırlanan “Şark Islahat Planı” oluşturmaktadır. Bu planın özünü dönemin Başbakanı İsmet İnönü şöyle formüle etmiştir: Vazifemiz, Türk vatanı içinde bulunanları mutlaka Türk yapmaktır. Türklüğe ve Türkçülüğe muhalefet edecek unsurları kesip atacağız. Vatana hizmet edeceklerde arayacağımız nitelikler her şeyden evvel o adamın Türk ve Türkçü olmasıdır.’ Şark Islahat Planıyla başta Kürdistan olmak üzere Anadolu’da yaşayan Kürt, Zaza, Alevi, Ermeni, Süryani ve Rum haklarının kesilip atılması ve yok edilmesi amaçlanmıştır.
“DERSİM’DE HAREKET EDEN HER ŞEY, ÇOCUKLAR, KADINLAR KATLEDİLİYOR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan olduğu 23 Kasım 2011 tarihinde Dersim katliamıyla ilgili yaptığı bir konuşmada “…Dersim’de, adım adım çerçevesi çizilmiş, bahaneleri hazırlanmış bir operasyon var. Çeşitli tarihlerde Dersim raporları hazırlanıyor… 1937, 1938 ve 1939 yıllarında Dersim’de maalesef büyük bir dram yaşanıyor. Havadan, karadan, toplarla, hatta gaz bombalarıyla, Dersim’de hareket eden her şey, çocuklar, kadınlar katlediliyor…’’ diyerek devletin en üst makamından yaşanan bu katliamı kabul etmiş ve tanımıştır.
“SOYKIRIMI SAVUNAN BİR HALK YARATILMAYA ÇALIŞILMIŞTIR”
4 Mayıs 1937 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla başlatılan Dersim Tertelesi’nde resmi kaynaklarca 12 bin, Dersimli tarihçilerin araştırmalarına göre ise 70 bin ila 100 bin arasında insan öldürülmüş, on binlerce insan yurtlarından, tarihinden, kültüründen, inancından koparılarak ‘Zorunlu İskân’a tabi tutulmuş, Dersimli kız çocukları ise ailelerinden koparılarak kimsesizliğe mahkum edilmiştir. Birçok aşiret ve köylü sürgüne götürüldüğünü sandığı için yükte hafif pahada ağır bütün altın ve paralarını yanlarına almışlardır. Katliam sırasında aynı zamanda büyük bir talan da gerçekleştirilmiştir. Devlet 1921 yılında Koçgiri’de başlattığı fiziki soykırımı 38’de Dersim’de bitirmiş ve kültürel soykırıma başlamıştır. Dersim halkının soykırımı ‘Tertele’ yani büyük tufan ve yok oluş olarak adlandırmasının nedeni budur. Tedip ve Tenkil ile soykırım adım adım gerçekleşmiştir. BM’nin soykırım tanımında geçen maddelerin neredeyse tamamı Dersim soykırımında uygulanmıştır.
Dersim 38’de ‘vahşi, dağlı, medeniyetsiz, beyaz donlular’ denilerek Kürt Alevi halkı, sözde ‘medeniyet’ götürülerek terbiye edilmek istenmiştir. Bir halkı ancak dili ve kültürünü asimile ettiğin zaman terbiye edebilirsiniz. Bir halkın bilincini, tarihini, kültürünü yok ettiğin zaman onu kendi olmaktan çıkarırsın. Dersim’de yapılmak istenen kültürel soykırım tam da budur. Ancak soykırım bununla da sınırlı kalmamıştır. Çağdaşlık, modernlik kisvesi altında adeta kendi kimliğini reddeden, hatta soykırımı savunan bir halk yaratılmaya çalışılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir hukuk devleti olarak iç barışını tesis etmek istiyorsa, başta Dersim soykırımı olmak üzere Türkiye’de yaşayan halklara yönelik gerçekleştirilen katliamlar ve soykırımlar tarihiyle yüzleşmelidir.”
CUMHURBAŞKANLIĞI’NA SORDU
Önlü, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanması istemiyle Meclis Başkanlığı’na soru önergesi de verdi. Önergede sorular şu şekilde sıralandı: