Qumrîkê
Bir şarkı halkın dilinde ne zaman efsaneleşir, hangi sosyal, duygusal uğraklardan geçtikten sonra ‘halk şarkısı’ olur acaba? Şarkının (kılam) ezgisi ve sözleri toplumsal kabulün önemli yapı taşıdır mutlaka. Bu senkronizasyona bir de güçlü bir hikâye eklendi mi işte o zaman efsane olmanın kapıları aralanmış olur.
Çok beğendiğimiz, tüylerimizi diken diken eden bir şarkının hikâyesini öğrendiğimizde, yüreğimize büyük bir kasvet çöker. Her hikaye aynı etkiyi göstermez elbet.
Dünyada Kürtler kadar acıklı ağıtlar, kılamlar söyleyen başka halklar belki de vardır ama Zagros milletinden öyle kılamlar dinleriz ki, adeta bir girdabın içine düşeriz ve öylece bir süreliğine başımız döner, deli oluruz.
Qumrîkê bir aşk hikâyesidir ve kavuşamamayı anlatır. İlk kez Meryem Xan tarafından seslendirilmiş ve Bağdat’ta kayıt altına alınmıştır. Şarkıyı en iyi yorumlayan ve meşhur eden sanatçılar ise Gülistan Perwer ve Aynur Doğan’dır. Bununla beraber, sözlerinden bu şarkının kaynağının bir erkek olduğu net olarak anlaşılmaktadır.
Osmanlı zabiti Kürt kızına âşık olur ama muradına eremez. Şarkısını kendi ana dilinde değil de sevdalısının dilinde söyler, bir Türk için bu çok enteresan bir durumdur. Zira Kürtler ve Türkler arasındaki toplumsal ve siyasal etkileşim kronolojisinde genel eğilim tam tersine işlemiştir, Türk kültürü devlet egemenliğine paralel olarak Kürt kültürü ve yaşamı üzerinde daha baskın olmuş ve güçlü bir asimilasyonun aracı olmuştur. Heyhat, sevdanın gücü aşığa dil de öğretiyor.
Derler ki, “kumsor u efendi” Kürtçe öğrenmiş ve bu türküyü yakmış, sevdası o derece karaymış.
Qumrîkê’yi destanlaştıran gönül öyle bir hazinedir ki; Aslı’ya Kerem’in, Zin’e Mem’in, Elif’e Karacaoğlan’ın yaktığı ateşten daha az yakıcı değil.
Qumrîkê ez Romî me
Kumsor û efendî me
Xulam çavên reş belek
Eşqa keçka gundî me
De yar yar yar de yar yar
Bê te sebra min nayê
Aşığın kendi tarifine göre kırmızı fesli, beyaz yakalı, efendi. Belli ki, bu sözler platonik sevgilisi tarafından kendisine bu aşkın imkansız olduğunu belirtmek için söylenmiş.
Şarkının ilk bölümünde toplumsal-ulusal kimliğe vurgu yapılmaktadır. Bunun tam anlaşılabilmesi için Osmanlı-Kürt ve Bizans-Kürt etkileşiminden söz etmek gerekir. Kürtler tarafından Rom-Romi önce Bizanslılar için kullanılırken, Anadolu’da egemenliğin Türk devletlerinin (Selçuklu, Osmanlı) eline geçmesiyle terminolojide bir değişiklik olmamıştır. Elbette kelimenin esin kaynağı Roma’dır. Burada iki tespit yapılabilir: Birincisi Rom’un coğrafya esaslı bir sıfat olduğu diğeri de vergi ve asker başta olmak üzere toplum ile adaletsiz ilişkiler kuran egemen güçler olarak Bizans ve Osmanlıların Kürtler açısından aynı şeyi ifade ettiği şeklinde daha tarihsel, sosyal, dinamik bir değerlendirme yapılabilir.
Romi ile ilgili olarak bir Kürt deyimi vardır: “Bextê Romê Tune” Bu çok derin bir anlam taşımaktadır. Tarih boyunca karşılıklı ilişkide birçok defa hayal kırıklığı yaşayan, ihanetle karşı karşıya gelen Kürtler, “Türklere asla güvenilmez” anlamına gelen bu deyimi sık sık kullanmışlar, doğrusu Türk devletleri de bu sözü defalarca teyit etmişlerdir. Kawis Axa’nın seslendirdiği Çemê Çetelê-Xalo ağıdında da birkaç yerde Türk jandarması için kullanılan “es kerê romi” sözleri geçer.
Bunun yanı sıra şarkıda sosyal sınıf farkına da değinilmektedir. “Eşıqa keçka gundi me” dizesindeki köylü kızı vurgusundan anlaşılmaktadır. Köylü kızı, “aramızda statü farkı var, ben bir köylüyüm sen ise memursun” diyor. “Efendi” o dönemlerde devlet memurları ve daha yukarı statüdeki kişilerin kullandığı bir sıfattır.
Bu sözlere başka anlam da verilebilir. Kürt kızının bilinçli olarak, bir protest deyim olarak Romi kelimesini seçmesi de pek ala mümkündür.
Sonuçta “kumsor, Romî ve efendi” âşık Kürt kızına olan sevdasına karşılık bulamıyor. Öte yandan, uğruna dil öğrenilen, statüden feragat etmeye razı olunan “keçka gundi’nin“ kalbinde ne fırtınalar koptu bilemeyiz. Belki de ailenin ve toplumun olası karşı çıkışlarını ve reddiyeyi düşünerek bu sevdayı baştan itibaren kabul etmedi.
“Ketiye destê nêyara” Bu sözlerden kızın başkası ile evlendiği anlaşılıyor. Hikaye mutlu son ile bitseydi Qumrike şarkısı doğmayacaktı, acının ve kederin böyle bir ‘güzel’ tarafı var işte.
Qumrîkê sosyal ve siyasal mesajı da olan bir anonim sevda şarkısı. Binlerce yıl yaşayacak bir destandır artık.
Qumrîka li ser zinara
Delala ser zinara
Kulîlka nava dara
Heyfa çavên reş belek
Ketiye destê nêyara
De yar yar yar de yar yar
Be te xew kamın naye
Qumrîkê ser bi zer e
Delala ser bi zere
Sîng dergaha bajar e
Heyfa çavên reş belek
Qumrîkê didin mêr e
(Dersim Gazetesi)