Dersim doğasının, inancının yok edilmeye çalışıldığının vurgulandığı açıklamada, “Dersim’i yok etme politikasına karşı çıkmak her Dersimlinin görevidir. Dersimli işverenler doğayı, kutsalı, kültürü tahrip eden projelerde yer almamalıdır” denildi.
31 Mayıs-5 Haziran Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası dolayısıyla Dersim İnşa Kongresi(DİK), Dersim Soykırım Karşıtı Dernek(DSKD), Xınıs Derneği(Xınıs-Der), Kormeşliler Derneği(KD)
Koçkiri Kültür Merkezi(KKM), Kürecikliler İnisiyatifi(Kİ), Karakoçan İnisiyatifi ortak yazılı bir açıklama yaparak, “Dünyada ekolojik yıkımın en üst seviyeye çıktığı, bütün canlıların yaşam alanlarının daraldığı, doğanın talan edildiği ve küresel ısınmanın arttığı bir dönemi yaşıyoruz” hatırlatmasında bulundular.
'MEDYA VE KAMUOYUNA' diye başlayan ortak açıklamanın tamamı şöyle;
31 Mayıs-5 Haziran Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası’dır.
Dünyada ekolojik yıkımın en üst seviyeye çıktığı, bütün canlıların yaşam alanlarının daraldığı, doğanın talan edildiği ve küresel ısınmanın arttığı bir dönemi yaşıyoruz.
Türkiye’de de durum farklı değildir. EPI(Çevre Performans İndeksinde) 180 ülke sıralamasında Türkiye 108. sırada yer almaktadır.
Özellikle son yirmi yılda AKP Hükümetleri Marmara, Trakya, Ege ve Karadeniz bölgelerini rant alanı olarak parsellerken, Kürdistan’ı yalnızca rant alanına çevirmekle kalmamış; ekolojik yıkımı, Kürt kimliğinin bir parçası olan tarihi ve kültürel dokuyu tahrip etmenin, toplumu topraklarından göçertmenin ve Alevi Kürtlerin inanç alanlarını, hafıza meknlarını ortadan kaldırmanın bir yöntemi olarak kullanmaktadır.
Bu çok planlı sistematik saldırıya maruz kalan bölgelerden biri de Dersimdir.
Dersim coğrafyası ekolojik ve kültürel kırımla karşı karşıyadır. Özellikle son yirmi yıldır devlet ve devlet destekli yerel işletmeciler eliyle Dersim coğrafyasına ve kültürel dokusuna yönelik sistematik olarak, ‘yok et’ politikası yürütülmektedir.
Bu, cumhuriyetle birlikte değişmeyen devlet politikasıdır. Amaçlanan ise, Dersim’i Dersim yapan temel değerleri ortadan kaldırıp; kimliğini, inancını, doğasını, kutsal mekanlarını, kültürünü ve toplumsal belleğini yok etmektir. Dersim‘in tarihle, günümüzle ve gelecekle ilişkisi kesilmek; gelecek kuşaklar köksüz ve belleksiz bırakılarak toplumsal yapı başkalaştırılmak istenmektedir.
Dersim’de doğal yapı, itikadi yaşam, mitoloji, kültür, tarih ve dil iç içe geçerek döngüsel biçimde toplumsal yaşamı oluşturmaktadır. Bu döngüyü oluşturan halkalarda bir kırılma ve kopmanın yaşanması, kadim Dersim’in yok olmasına neden olacaktır.
Bugün sürdürülen yok etme politikasının üstünü örtmek için, ‘ekonomik kalkınma’, ‘turizm şehri’ yalanıyla gerçekler maniple edilmektedir. Böylelikle Dersim’e yönelik yıkım, talan ve asimilasyon politikalarına, toplum nezdinde meşruiyet kazandırılmak istenmektedir. Bunun içn de zaman zaman ‘Dersim‘‘ kimlikli insanlar kullanılmakta, toplumu içerden bölüp, parçalama yönetemlerine başvurulmaktdır.
Geçmişte olduğu gibi bugün de para, pul vaadiyle ihale vererek Dersim’in doğasına, kimliğine, inancına, diline yönelik saldırılar içeriden de örgütlendirilmektedir. Bu konuda pek çok çevre ve kişilere rol verildiği anlaşılmaktadır.
Bütün bunların sonucunda;
145 maden projesinin bulunduğu Dersim’de Munzur Dağları’nın tamamı maden sahası ilan edildi. Verilen ruhsatlardan bir kısmı Munzur Gözeleri, Munzur Suyu, Mercan Vadisi, Kırk Merdiven Şelaleleri, Tülin Tepe, Tepecik ve Pulur höyüklerini ve 43 bin hektarlık alanda ilan edilen Munzur Milli Parkı’nın bir bölümünü de içine alıyor. Munzur Gözelerinde devlet destekli “Munzur Gözeleri Koruma Öncelikli Rekreasyonel Peyzaj Projesi” adı altında yapılacak yapılarla yıkım tehdidi altındadır. Kutsal Muznur Gözeleri ihalesi yapılarak yağmalanıyor.
Pirimiz Seyit Rıza, Dersim temsilcilerinin bir araya geldiği ve ‘birlik sözü’ verdikleri, soykırımda binlerce inanımızın katledildiği, direnen ve teslim olmayan kadınların kendilerini uçurumdan attığı Halvori gözelerinde otel inşa edilmek istenmektedir.
Dervişler mekanı, Silo Qiz’ın ağıtlarının, kemanın tınılarının yükseldiği Milli Köyü ise taş ocağıyla talan ediliyor. 2006 yılında açılan taş ocağı köylülerin tüm itirazına rağmen işletilmeye devam ediyor.
Yine Pülümür vadisi maden, kum-taş ocaklarının istilası altındadır. Dersim halkına ait olan ve asırlardır ortaklaşa kullandıkları meralar, tarım arazileri ve akar sulara el konulup halka parayla geri satılmaktadır. Pulur (Ovacık) ovası bunlardan biridir.
Hınıs ve Varto Havzalarında Başköy Barajı ve Alpaslan1 ve Alpaslan 2 Barajları ile Köyler, Mezarlıklar, Binlerce Meyve Ağacı Kutsal Mekanlar hep Sular altında kalacak . Ermenilere ait yüzlerce Kilise , Manastır, Okul, Ev, Dükkan, Mezarlıklar Tahrip edilldi.
Dersim’i yok etme politikasına karşı çıkmak her Dersimlinin görevidir.
Dersimli işverenler doğayı, kutsalı, kültürü, tarihi hafızayı tahrip eden projelerde yer almamalıdır. Aksine doğayı, kutsalı, kültürü ve tarihsel hafızayı simgeleyen yerleri koruyarak ekonomiyi destekleyecek projeler yapmalıdırlar. Dersim İnşa Kongresi birlikte çalışma yürüttüğümüz kurumlar olarak; doğamızın korunması için başlatacağımız kampanyalara herkesi destek sunmaya davet ediyoruz.
DEMOKRATİK YEREL KURUMLAR PLATFORMU
Dersim İnşa Kongresi (DİK)
Dersim Soykırım Karşıtı Dernek (DSKD)
Xınıs Derneği (Xınıs Der)
Kormeçliler Derneği(KD)
Koçgiri Kültür Merkezi (KKM)
Kürecikliler insiyatifi (Kİ)
Karakoçan İnsiyatifi
Maraş Demokratik Dernekler Federasyonu (MARDEF)
Orta Anadolu Kürtleri Derneği (PEKAN)