Ferhat Tunç, Gökhan Yavuzel ve Pınar Aydınlar, ikinci ortak bir açıklama yaparak, kendilerine dönük tehditlerin arttığına dikkat çektiler. Açıklamada, “Bizim kaygımız can korkusu telaşından değil, bu tip saldırıların giderek artmasının toplumu kutuplaştırmaya, hakkımızda meydana gelebilecek yanlış algıların doğmasına ve en önemlisi ise benzer ölüm tehditlerinin diğer sanatçı, yazar ve aydın dostlarımıza karşı yapılmasına sebebiyet verebileceğidir, ” dedi.
Sosyal medya üzerinden bazı ırkçı hesaplardan tehdit edilen Ferhat Tunç, Gökhan Yavuzel ve Pınar Aydınlar, ikinci bir açıklama yaptılar.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Öncelikle şunu belirtmek isteriz: Gündeme malum sebeplerden dolayı gelmekten üzüntü duyuyoruz. Elbette ki, ülkemizin içinde bulunduğu sorunlar yumağında bunları dillendirmek ya da gündeme getirmekten de hoşnut değiliz, Ancak; kısa sürede gelinen gelişmelerden sonra, yeni bir ortak bildiri yazma gereği duyduk.
“ÖLÜM TEHDİTLERİ GÜN GEÇTİKÇE ARTMAKTADIR”
Sosyal Medya’da özellikle şahsımızı hedef alan ciddi ölüm tehditleri gün geçtikçe artmaktadır. Fiziki zarar verme ve öldürmeye yönelik çirkin paylaşımlar servis edilmekte ve isimlerimiz etiketlenerek dağıtımı yapılmaktadır. Bu durumdan sadece biz değil; dostlarımız, okurlarımız ve dinleyicilerimiz de yoğun bir kaygı yaşamaktadır. Ancak, bizim kaygımız can korkusu telaşından değil, bu tip saldırıların giderek artmasının toplumu kutuplaştırmaya, hakkımızda meydana gelebilecek yanlış algıların doğmasına ve en önemlisi ise benzer ölüm tehditlerinin diğer sanatçı, yazar ve aydın dostlarımıza karşı yapılmasına sebebiyet verebileceğidir, ki bir çok yazar ve sanatçı dostlarımız da benzer olaylara maruz kaldığını bildirmeye başlamıştır.
“HER MÜCADELE KAZANDIRMAZ ANCAK; KAZANANLAR SADECE MÜCADELE EDENLERDİR”
Amacımız; bu gibi bildirilerle herhangi bir kesimi temsil etme amacı gütmemektedir. Sadece, çeşitli grup ve kişilerle hakkımızda başlatılmış olan karalamaları boşa çıkarma, toplum nezdinde hiçbir yararı olmayan faşizan tehditleri bitirme ve bize karşı gelişebilecek olası saldırıları toplumun gözünde meşru hale getirmeye çalışanlara karşı tavrımızı ifade etmektir. Diyalektik tarih anlayışı bize göstermiştir ki, yılmayanların ve mücadele azmini devam ettirenlerin toplumları daha iyiye, daha güzele doğru dönüştürdüğüdür. Ve biz de çok iyi biliyoruz ki, ‘her mücadele kazandırmaz, ancak; kazananlar sadece mücadele edenlerdir.’
Tıpkı; Muaviye’ye karşı Hasan, Yezid’e karşı Hüseyin gibi, zalim Emevi saltanatını yıkan Ebu Müslim Horasani gibi, zalimlerin ve saltanat sahiplerinin korkulu rüyası olan Hassan Sabbah gibi, Zulme uğramış yoksul köylüleri ayaklandırıp Sultan Süleyman’ın tahtını sallayan Baba Zünnun gibi, ‘Yoksullar hakkını almalı’ diye haykıran ve Yavuz Sultan Selim’e başkaldıran Şeyh Celal gibi, ‘Tarih kavga verip yenilmiş bile olsa, insanlık için vuruşanları asla unutmaz’ diyen Şeyh Bedrettin gibi…
Düşümüz ve mücadelemiz; sanatla pekişmiş, kültürle donatılmış bir Dünya’nın, nefret dili yerine barışı ve sevgiyi esas alan bir toplum yaratabilmesi adınadır.”
Pirhaber