Erdal ER Yazdı;
Eşitlik sadece kâğıt üzerin de…
Aysel Tuğluk’un annesinin başına gelenleri, Cizre’de bodrumlarda diri diri yakılan gençleri, bombalanan kutsal mekânları ve mezarlıkları yazmayalım.
Uğur Kaymaz ve Ceylan Önkol’u da hatırlatmayalım.
Ama Barış Çakan’ı yazalım.
Barış Çakan, Ankara’da ailesiyle birlikte yaşayan 20 yaşında bir Kürt genciydi.
2020, 31 Mayıs Pazar akşamına kadar çoğumuz onu tanımıyor, hikâyesini bilmiyorduk.
Medyadan öğrendik bir cinayete kurban gittiğini.
Yakınlarının iddiasına göre Barış Çakan, Kürtçe müzik dinlediği için üç kişi tarafından öldürülmüştü.
Barış Çakan, cinayete kurban gittiğinde yanında bulunan ve kaçarak saldırganların elinden kurtulan arkadaşı da Kürt’tü.
Barış’ın babası ve ailesine Kürtçe müzik dinledikleri için saldırıya uğradıklarını söylemişti.
Haber sosyal medyada geniş yankı uyandırınca Ankara Valiliği açıklama yaptı. İddiaları yalanladı ve cinayetin nedeninin ‘’ezan tartışması’’ olduğunu açıkladı.
Bir süre sonra Barış Çakan’ın babası da, Ankara Valisi'nin açıklamasını doğruladı ve oğlunun ezan tartışmasında hayatını kaybettiğini ileri sürdü.
İşin ilginç yanı, olayın tek görgü tanığı ise gözaltında.
Avukatların iddiasına göre görgü tanığı iki defa ifade değiştirmiş. Tanık ve Çakan ailesi üzerinde ciddi baskı yapıldığı da söyleniyor.
Baba Çakan da olay yerinde değil ve üçüncü şahıslar üzerinde tartışmanın ezandan kaynaklandığını iddia ediyor.
Ankara için Barış Çakan’ın öldürülmesinin bir önemi yok. Önemli olan "Kürtçe şarkı söylediği için öldürüldü" lekesinin devletin gömleği üzerinde kalmaması.
Korkuları açık; Amerika’da bir siyahın polis tarafından öldürülmesinin yol açtığı protestolar, olur da Kürtlere ilham verir…
Bir an için kabul edelim ki Barış Çakan cinayeti Kürtçe müzik dinlediği için değil de ezan tartışmasından kaynaklansın.
Bu neyi ve hangi gerçeği değiştirir?
Ezan tartışmasından dolayı bir genç, Ankara’nın göbeğinde üç kişi tarafından bıçaklanıyorsa bunu normal mi kabul edeceğiz?
Öyle görünüyor ki Ankara valisi bunu sadece normal kabul etmiyor, aynı zamanda, "Aslında o bizdendi. Ezana sahip çıktığı için öldürüldü" demeye getiriyor. Böylece gerçeğin üstünü örttüğünü ve infialin önüne geçtiğini düşünüyor.
Açıklamanın bir diğer sorunlu tarafıysa, sanki Türkiye’de insanlar Kürtçe konuştukları, şarkı söyledikleri için tutuklanmıyor, sürgün edilmiyor ve öldürülmüyor.
Google arama motorunda küçük bir tarama yaptığınızda devletin gömleğindeki kanlı tabloyu görüyorsunuz.
Tarih, 6 Eylül 2015.
Sedat Akbaş İstanbul Kâğıthane’den Çağlayan’a gitmek için otobüs beklerken, cep telefonuyla Kürtçe konuştuğu için 6 kişi tarafından vahşice bıçaklanarak öldürüldü. Barış Çakan cinayetinde olduğu gibi devlet kurumları harekete geçmiş, el birliğiyle gerçeği ters yüz etmiş.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada şöyle denmiş:
‘’…Sedat Akbaş isimli şahsın bahse konu sokak üzerinde kaldırımda alkollü vaziyette oturduğu ve rahatsız edici davranışlar sergilemesinden dolayı şüpheli H.K.(22), A.K(45), M.K.(51), A.K.(29), O.A(20) ve C.K.(22) isimli erkek şahıslarca olay yerinden gitmesi için uyarıldığı, buna karşılık şahsın üzerinde bulunan bıçakla kendini uyaran şahıslara saldırdığı ve C.K. isimli şahsı kolundan yaraladığı, sonrasında çıkan arbede neticesinde S.A. isimli şahsın bıçaklanarak öldürüldüğü anlaşılmıştır…”
Savcılık iddianamesinde ise, ‘’maktul Sedat Akbaş'ın sokakta uyur vaziyetteyken 2'si tutuklu altı şüphelinin "Kalk git, binanın önünde ne oturuyorsun, diye çıkışmasının ardından çıkan tartışma sonucu öldürüldü’’ ifadelerine yer verilmiş.
Polis raporu ve savcılık, katileri değil, öldürülen kişiyi peşinen suçlu ilan etmiş. Böylece devlet aklanmış, katiller korunmuş.
Tarih, 23 Ekim 2015.
Yer İstanbul’un Avcılar ilçesi. Kürt sanatçı Selim Serhed, Avcılar’da sahne aldığı bir barda Kürtçe şarkı söylediği için bıçaklanarak öldürüldü.
Ö dönem Avcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce yapılan yazılı açıklama yine çok tanıdıktı:
“…Bahse konu olayla ilgili olarak Avcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince yapılan çalışmalarda, olayın maktul A.A. ile İ.Ü. (25) isimli erkek şahıs arasında kız meselesi yüzünden çıkan kavga neticesinde meydana geldiği anlaşılmış olup, bahse konu olayın içeriği ile ilgili haberler tamamen gerçek dışıdır…”
Tarih 16 Aralık 2018.
Yer Sakarya’nın Hendek ilçesi. Kadir Sakçı (43) oğluyla Kürtçe konuştukları için silahlı saldırıya uğradı. Kadir Sakçı saldırı yerinde hayatını kaybetti, 16 yaşındaki oğlu ise ağır yaralandı.
Devlet makamları bu cinayette de inkar yolunu seçmiş.
Savcılığın hazırladığı iddianameye göre olayın Kürtlükle alakası yok. Saldırı alkolün etkisiyle yapılmış.
Sakarya Valiliği ise şu açıklamayı yapmış:
“Kimi basın organlarında ve sosyal medya hesaplarında; İlimiz Hendek ilçesinde 16.12.2018 günü meydana gelen cinayet olayının sebebinin çarpıtılarak ‘etnik bir nedenden kaynaklanmış gibi algı yaratılmaya çalışılmasının’ gerçekle hiçbir alakası yoktur. Olayda her iki tarafın da önceden birbirlerini kesinlikle tanımadıkları, alkollü olan ve pek çok suçtan sabıkası bulunan zanlının yüksek sesle ve küfürlü konuşması üzerine ikaz edildiği için çıkan tartışmaya bağlı olarak bu müessif hadisenin yaşandığı tanık beyanlarından açıkça anlaşılmıştır. Sosyal medyada yer aldığı şekilde tahkikatın hiçbir aşamasında belirtilen türden bir ifade mevcut değildir. Toplumu ayrıştırmaya ve kutuplaştırmaya yönelik bu tür maksatlı ve asılsız haber ve beyanlara itibar edilmemesini kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
Tarih 27 Aralık 2009.
Emrah Gezer. 29 yaşında, Diyarbakırlıydı. Ankara’da bir barda Kürtçe şarkı söylediği için özel harekât polisi tarafından 15 kurşun sıkılarak öldürüldü.
Mahkeme, polise ‘tahrik indirimi’ uyguladı.
Tarih, Eylül 2019.
Şirin Tosun, 19 yaşındaydı. Mevsimlik işçiydi. Adapazarı’nda Kürtçe konuştuğu için başından silahla vurularak öldürüldü.
İçişleri Bakanı, HDP Muş Milletvekili Gülistan Koçyiğit’in soru önergesine şu yanıtı verdi:
“…Etnik bir nedenden kaynaklanmış gibi algı yaratılmaya çalışılmasının’ gerçekle hiçbir alakası yoktur…’’
Tarih 31 Ağustos, 2016.
İstanbul’da 3. havalimanı inşaatında çalışan 36 yaşındaki evli ve iki çocuk babası Mehmet Aytaç, Kürt olduğu için yakılarak öldürüldü.
Jandarma Olay Yeri İnceleme Timleri şöyle bir rapor düzenledi:
"…Toplanan deliller ışığında gözaltına alınan M.A.’ nın sorgusuna geçilmiş olup “şahıs olaydan bir gün önce Mehmet Aytaç ile kız arkadaşı meselesinden tartıştıklarını ve kavga ettiklerini, bu yüzden yatakhanede uyurken kendisini yakmak suretiyle öldürdüğünü” itiraf etmiştir…’’
Tarih 7 Eylül 2017.
Perihan Akın (36), Urfa’nın Viranşehir ilçesinden Samsun’un Terme ilçesi Bafracalı mahallesinde tarım işçisi olarak ailesiyle birlikte fındık toplamaya gitti. Ailesiyle kaldığı çadıra düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Yeğeni 27 yaşındaki Nurcan Patak ise yaralandı.
Cinayetle ilgili başlatılan soruşturma sonucunda gözaltına alınan 15 kişiden biri tutuklandı. İfadelerinde “Sarhoştum nereye sıktığımı hatırlamıyorum” dedi.
Saldırganlardan 14’ü ceza almadan serbest bırakıldı.
Liste uzun.
Barış Çakan cinayetinde yapılan resmi açıklamalar, muhtemelen aile üzerinde kurulan baskı ile yukarıda sıraladığım örneklerin benzerliği tesadüf olmasa gerek.
Türkiye Kürtler için böyle bir ülke..