İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 23 Nisan Çocuk Bayramı(!) dolayısıyla yardım kolilerini geçtiğimiz günlerde vatandaşlara ulaştırmış.
Koli İçinde üst yaş grubu çocuklar için okuma kitabı, çocuk dergisi, boya kalemleri ve zekâ oyunları vb materyaller de varmış.
Ayrıca 23 Nisan temasını içerdiği söylenen kitapçıkta bazı sayfalardaki çizimler ve içeriklerde dikkat çekti.
Kitapçığın diğer bir sayfasında ellerinde "Başkan şaşırma, sabrımızı taşırma" yazan pankartı taşıyan gençlerin resmedilmesi de sosyal medyada kullanıcıların tepkisine yol açarak ‘‘İBB'den 23 Nisan adı altında çocuklara skandal propaganda‘‘ vb ifadeleri yer aldı.
Örneğin çocuklara verilen kitapçıktaki bir sayfada "Demokrasi için sandık 'şarttır' ama yeterli değildir' gibi ifadelerin yanı sıra;
Üzerinde din adamlarının çizimlerinin yer aldığı bir sayfada ise din adamlarının üstlerine İslamiyet, Hıristiyanlık, Alevilik ve Yahudilik yazıldı.
Ancak bu kolinin içerisinde yer alan "Cumhuriyet ve Demokrasi" isimli kitapçık tartışma konusu oldu.
Kitapçığa ve özelliklede içeriğine ilşkin farklı kesimlerden olumlu-olumsuz tepkiler geldi.
Bunların içinde en ilginç olanı ise Vatan Partisi Başkanı Doğu Perinçek’ten geldi.
Perinçek, ‚"Alevi vatandaşlarımız Müslümandır, Aleviliğin İslam dışı başka bir din olarak görülmesini kesinlikle kabul etmezler. Alevi de biziz, Sünni de biziz, hepimiz Türk milletiyiz. Bu bir Amerikan projesidir" ifadesini kullanarak her konuda olduğu üzere Alevilik konusunda da uzman(!) olduğunu söylemiş oldu.
Diğer yandan ise İBB‘nin kıvrak bir yöntemle bir taşla iki kuş vurma hamlesi ile Aleviliği dğer dinler ile yan-yana göstermesi gözlerden kaçırılmaya çalışıldı.
İlk bakışta, ’Bunda ne var, İBB (veya Başkanı) daha ne yapsın?’ da denilebilir veya ‘İBB Aleviliği diğer (Tek Tanrılı) dinler gibi neden aynı kare içinde değerlendiriyor?‘ sorsu da sorulabilir..
Ben hem İBB’ye ve hemde Doğu Perinçek’e soruyorum;
Her şeyden önce İBB, (yada İBB Başkanlığı) sanki, Aleviliğ salt bir dinmiş gibi kitapçıkta göstermeye çalışmıştır.
Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları bögelerde belediye başkanları özellikle seçim dönemlerinde Cemevlerini ziyaret ederler. Hatta bu ziyaretler bazen daha üst(!) düzeyde bakan, başbakan, diyanet vs ile yapılmıştır.
Oysa bu Alevi severlerin bir çoğunun elinde Alevi kanı vardır veya Alevilere karşı yapılan nefret suçlarına sessiz kalmışlardır yada bir şekilde yapanları koruya gelmişlerdir.
Alparslan Türkeş, bir zamanlar ‘‘Nerde bir Alevi dedesi görürseniz elini öpün‘‘ diyecek kadar ileri(!) gitmiştir..
Yine AKP-MHP’nin ‘‘Anahtar teslimi Cemevi Projeleri‘ ve elektrik su parası, Alevi açılımı(!) vs gibi bazı konularda şirince yaklaşımları zaman zaman görülmektedir ..
İBB Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu’nun da seçim öncesi Garip Dede Dergahı’na mihman olduğunu biliyoruz. Kaldıki İstanbul’da yaşayan Aleviler de (Her şeyin güzel olması adına) İmamoğlu’na ‘‘tam destek‘ vermişlerdir.
Yazımızın konusuna dönersek;
İBB’nin yardım kolisi kitapçığındaki dinlerle ilgili bölümünde Aleviliği, ‘‘İslamiyet, Hıristiyanlık, Alevilik ve Yahudilik‘‘ ile yan-yana, iç-içe ve omuz-omuza gösterir yaklaşımı bilinçli yada kötü niyetli değilse bilgisizlik, cahilliktir.
Çünkü; Alevilik ve Aleviler, resimlediğiniz gibi yan-yana, omuz-omuza ve iç-içe gösterdiğiniz dinler ile bir sorun yaşamadı ancak resimlediğiniz tek tanrılı ve kitaplı dinler Alevilere çok acılar yaşattı.
Anadolu ve Mezopotaya’da Osmanlıdan günümüze Alevi katliamları’nı yapanlar hangi dine mensuplardı veya hangi din adına yaptılar dersiniz?
Keşke resimlediğiniz gibi güler yüzlü, sevecen ve bütün inançlara saygılı, hoş görülü olabilselerdi..
Ancak öyle olmadı çünkü Alevilerin tanrısı, bahsettiğiniz, resimlediğiniz inançların tanrısı ile aynı değildi sayın İBB.!
İşte bundan ötürü de ‘‘Katlimiz Vacip‘ ola geldi.. Yoksa salt saz çaldığıız için değildi sebebimiz..
Şimdi elbette insanın, İBB, ne zamandan bu yana ve hangi ‘‘liyakat‘‘ ile Alevi(lik) uzmanlığı yapmaktadır? diye sorası geliyor.
Evet, kendilerinin (CHP) sıkça kullandığı Liyakat’ıktan söz ediyorum.
İBB’nin Antropoloji, mitoloji, dinler yada inançlarla ilgili olmakla birlikte özellikle de Alevilikle ilgili ne türden bilimsel çalışmaları olmuştur, var ise bunu kamuoyu ile paylaşırlarmı?
İBB (Başkanlığı) Aleviliği yeni mi, yoksa yeniden mi keşfediyor bilemeyiz ancak Aleviliğin ne olup-olmadığına veya neye nasıl inananacağına ise bırakında Aleviliğin ve Alevilerin kendisi karar versin.
Bir başka deyimle ‘‘Karıştır-Barıştır‘‘ ile her şey güzel olmaz sayın İBB.!
Yoksa İBB’nin resimlediği, devlet beslemesi gri dedeler‘midir bilmiyoruz ?
Kaş yaparken göz çıkarmayalım, bu iş öyle resim paylaşarak oldu-bitti hoş görüsü ile çözülemeyecek kadar derindir.
Daha doğrusu yaralarımız derindir ve hala kanamaktadır.
İstanbul gibi bir metropolde Armutlu’da, Sultangazi vd yerlerde Alevilerin Cemevlerine yönelik saldırılar hem malum çevre yada kişiler tarafından ve hemde güvenlik(!) gerekçesi ile güvenlik güçlerince sadırıya uğruyor ve buna karşın İBB’den çıt çıkmaz iken böyle sevecen bakışla karşımıza çıkması bize başka şeyleri hatırlatıyor.
Hatırlanırsa yakın dönemde yapılan Alevilere dönük katliamlar sonrası devlet büyükleri, ‚‘‘Aleviler incisede incitmezler‘‘ vurgusunu bir çok kez yaptılar.
Diğer önemli bir konu ise Vatan Partisi genel başkanı ve her konunun uzmanı(!) Doğu Perinçek’in, İBB’nin vatandaşa yardım kolisi içindeki kitapçığa ve özellikle de yukarıda bahsettiğimiz Aleviliği diğer dinler ile resimleyip paylaşmasına yönelik verdiği tepkisidir.
Perinçek, ‚"Alevi vatandaşlarımız Müslümandır, Aleviliğin İslam dışı başka bir din olarak görülmesini kesinlikle kabul etmezler. Alevi de biziz, Sünni de biziz, hepimiz Türk milletiyiz. Bu bir Amerikan projesidir" ifadesini kullanarak her konuda olduğu üzere Alevilik konusunda da uzman(!) olduğunu söylemiş oldu.
Kısaca Doğu Perinçek, Alevi vatandaşların Muhammedi ve Müslüman olduğunu söyledi.
Aynı Perinçek kısa süre önce Dersimlilerin onuru Pir Seyid Rıza için de, ‘‘Eşkiya, terörist, heykeli yıkılmalı, kaldırımalı‘‘ türünden abuk-sabık şeyler söylemişti.. Perinçek, Alevilerin hiç bir zaman kendisi olmasını istemediği gibi temsil ettiği akımın, devletinin ve onun dininin de tehlikeli, derin ve bulanık sularda kalmamsı için kendince Alevilere yol(!) gösteriyor.
Perinçek’in yaşamı, duruşu vb bellidir ve burada onu tartışıp gündem yapma niyetinde değiliz.
Kaldıki Perinçek’in bu yaklaşımına ilşkin bazı Alevi ‘‘Öz-be öz müslüman, öz-be öz türk vb‘‘ kesimlerden ‘‘doğru söylüyor‘‘ diyerek destek verenler vardır, olacaktır..
Bu durum (öz-be öz meselesi) Aleviliğin ve Alevilerin esas inancını, tarihi köklerini, coğrafyasını, kimliklerini ve tanrı’yı agılayış biçimini değiştirmeyecektir.
Örneğin, İmam Rıza Ocağı Pirlerinden Celal Fırat; İstanbul Büyükşehir Belediyesince hazırlanan din ve inanç özgürlüğü mesajında kullanılan Alevi Dedesi görseline karşı yapılan gerici yorumlar ile ilgili bir açıklama yaptı. Fırat “Alevilerin hak ve özgürlüklerini gündeme getirme şekli olarak gördüğümüz bu resim Alevilerin net bir tavrıdır” dedi.
Fakat başta Perinçek olmak üzere bu kitapçıktaki (Alevi Dedesi şahsında görsele ilşkin) yapılan gerici yorumlar eleştirilir ve bu vesile esas olarak Aleviliğin özü itibarı ile ne olup-olmadığıda bir parça anlatılır ise anlam kazanacaktır.
Aksi halde her şeye rağmen ‘‘Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’da buna vurgu yaparak noktayı koymuştur” diyerek destekleyen sayın Fırat’ın ‘‘iyi niyetli yaklaşımı‘‘ yine Alevilerdeki hoş görünün derinliklerine iyi bir örnekten öteye geçmeyecektir.
Bu noktada İBB’yi de gerekiyor ise eleştirmek yada aydınlatmak kesinlikle gerekmektedir..
Yani esas ‘‘Nokta atışı‘ görmezden gelinmemelidir.
‘‘Savaş açalım‘‘ vs ifade etmiyoruz ancak çoğu zaman fazlası ile iyi niyetli olmak zorunda değiliz..
Böyle durumlarda biraz olsun kendimizi anlatabilme adına daha derli-toplu yaklaşımlar göstermekten çekinmemeli, aksine bunu çok daha kapsamlı değerlendirme yoluna gitmeliyiz..
Anadolu ve Mezopotamya’da Alevileri temsilen Onlarca Federasyon, Yüzlerce kurum-kuruluş vardır.
Avrupa’da yinne Alevi Federasyonları vardır.
Bilim insanları, araştırmacıla, Ozanlar ve en önelisi Alevi Pirleri vardır..
Alevilerin Milletvekilleri vardır..
Alevilerin Federasyon, kurum ve kuruluşarı dahil, Alevi Milletvekilleri vb çevrelerden bu satırların yazıldığı şu ana değin henüz kapsamlı bir açıklama, tepki gelmedi..
Örneğin adı geçen dinler tarafından ‘‘Katli vacip‘ olmak nedir ne değildir, kimler ne zaman, nerede söylemiş ve uygulamaya koymuşlardır, bu açıklanmalıdır..
Bu arada elbette Aleviliğin tek tanrılı ve kitaplı dinler ile tek temel farkı nedir?
Anlatılmalıdır.
Meselâ, Cemlerde özümüzü dar-a çekerek, Dar-ı Mansur, Dar-ı Fazlı, Dar-ı Nesimi ‚leri bu durumda nereye koymalıyız?
Pir, yola bağlanmak isteyen talibi çoğunlukla sözlü olarak da uyarır. “elme gelme, gelirsen dönme, gelenin malı dönenin canı‚ Bu yol ateşten gömlek, demirden leblebidir, kılıçtan keskindir, bu yola girmeye karar vermeden önce bir daha düşün” derler.
Diğer bir deyiimle adı geçen dinler Aleviliği nasıl yorumlamış yaklaşmış ve Pratik tutumları nasıldır?
Yani Aleviliğe göre temel farklılıklar orta yerde duruyor ve bu farklılık bir ‘‘realite‘‘ ise neden hala işin adı konulmuyor da İBB, Perinçek vd gibi yaklaşımlar karşısında kötünün iyisini tercih ediyoruz?
Bizim olmayanı, (bilgi açlığımızdan olacak) neden bizimmiş gibi sahiplenmek isteriz?
Görüldüğü üzere yukarıdaki bir konu ile ilgili bin yılların cevapsız kalmış bir yığın sorusu akla geliyor.
Sonuç olarak Aleviliği tarif etmek herhangi bir hükümete, Belediye’ye hele hele Perinçek’e hiçmi hiç düşmez..!
Bir başka önemli nokta ise bu gibi durumlarda Alevi(lik) uzmanları(!) hemen devreye topa girer ve olur olmadık tezler ile Alevilerin kafasını bir de onlar (uzmanlar!) karıştırırlar..
Vay lemine vay..
Xızır yardmcımız ola..
Kul Nesimi’nin şu deyişi ile şimdilik bir virgül bırakalım..
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem
Arabî, Farisî bilmem dile minnet eylemem
Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim'i
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem...
Can KASAPOĞLU / 26.04.2020