Cumartesi ve Pazar günleri Berlin’de ‘’Demokratik Türkiye İçin Toplumsal Sözleşme Arayış Konferansı’’ düzenlendi. Avrupa’nın dört bir yanından gelen siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler, STK yöneticileri iki gün boyunca Türkiye’yi, Erdoğan rejimini, Erdoğan sonrası Türkiye ve birikmiş sorunlarını tartıştı. Son derece olumlu ve verimli bir toplantı oldu. Çünkü Türkiye tarihinin bir ilki. Neden ilk? Çünkü ilk defa toplumun farklı kesimlerinden, farklı ideolojik ve siyasi yapıya sahip partiler, STK’lar ve şahsiyetler Demokrasi mücadelesi paydasında bir araya geldi.
Bir nevi farklılıklar harmanı olan konferans, sosyal demokratlardan liberallere, komünistlerden demokrat müslümanlara kadar çok farklı siyasi yapılardan gelen kurum ve şahsiyetleri, hukuk, adalet, barış, özgürlük ortak istemi ekseninde bir araya getirdi.
Akit, Aydınlık, Yeni Şafak, gibi satlık medyanın Konferansa kann ve kin kusan saldırıları göteriyorki, saray ve denetimindeki AKP-MHP faşist iktidarı yaman bir korkuya kapılmış. Onların korkulu rüyası olan şey, bu konferansta çok renkli, çok farklı, hatta bütün tarih boyu bir birini ‚Düşman’ gören yapıların bir araya gelmiş olması. Bu sebeple bu biraradalığı karalamak için elinden geleni her rezilliği yayıyorlar, yaymaya da devam edecekler.
Saray o kadar panik içinde ki, satılık basına Konferansı ‘’Darbe planladılar’’ diye topluma sunmalarını emretmiş.
Konferansın bütün oturumlarının görsel(Televziyon), Basın(Gazeteler) ve İnterne vasıtasıyla geniş toplumsal alana ulaşması, saray için korkunun dojajını artıran durum.
Konferansı düzenleyen ve katılanlar, doğal olarak bugün Türkiye’yi cenderesine alan faşist iktidar karşıtı olanlar. Satılık medya bu durumu sanki çok aykırı bir gelişmeymiş gibi göstermek için katılımcıları, ‘’Terörist’’, ‘’FETÖ’cü’’, ‘’Miadı dolmuş liboş’’ gibi aşağılayıcı sıfatlarla sundu.
İlginç olan satılık medya, konferansın, içeriğine, konuşmalara, katılımcıların siyasi-ideolojik farklılıklarına ve her türlü eleştirinin serbestçe yapılmasına, yayınlarında yer vermedi.
Faşist iktidarın 23 Haziran’da Istanbul seçimlerinde uğradığı ağır yenilginin ardıl depremlerinden biri bu konferans. Solcusu, Komunisti, Dindarı, Sosyal demokratı ve Liberaliyle Muhalefet artık etrafında birleşebileceği ortak paydanın etrafında birleşiyor.
Yargılanma, gözaltı, hapis gibi tehditlerle oluşturulan korku duvarı yıkıldı, yıkılıyor. Kürsüye çıkan her kesimden konuşmacılar, belki 23 Haziran öncesi söylenemeyecek fikirlerini, önerilerini açıkça ortaya koydular.
Bu konferansın çok önemli iki etkisi olacak: Bir, Erdoğan’ın en büyük korkusu olan muhalefet bloğunun oluşması, yani Kürtlerin ve solcuların sosyal demokratlarla liberallerle, demokratlarla ve diğer kesimlerle bir araya gelmesi, Bu Saray’ın sonunun yaklaştığını gösterdiği gibi, bir sonraki dönemin iktidar ufkunun genişliğini de gösteriyor.
İki, bu konferansla atılan adım, farklılıklar arasında hoş görü ve tolersnsın adı olacak. Bundan böyle tayin edici siyasi, toplumsal, kültürel konuların ele alınıp, bu tür konuların biriken sorunlarını diyalog ve karşılıklı empati ile çözülebilineceği kültürünün gelişmesine yol açacaktır.
Konferansta, Türkiye’nin rehabilitasyonu, inanç, kadın, lgbti, medya, çevre, yoksulluk, emek, ittifak, medya gibi toplumsal birimlerin sorunlarını saptamak için oluşturulan çalışma gruplarının rapor haline getirdiği önemli ve değerli çalışmalar, önümüzdeki süreçte yürütülecek demokrasi mücadelesinin yol belgeleri olacak.
Berlin konferansı gerekli idi ve başarılı idi. Diasporada yaşayan Türkiyeli, Kürdistanlı kurum ve şahsiyetlerin, ülkede giden kötü gidişata sessiz kalması beklenemez ve bu çevrenin Türkiye’deki gidişata bir müdahalesi. Fakat unutmamak gerekir ki, bu müdahalenin başarısı, Berlin konferansını oluşturan toplumsal çevrelerin Türkiye partnerleri olan çevrelerin Berlin konferansını Türkiyede gerçekleştirebilmelerine bağlı.
Berlin konferansı ne zaman ki İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır ve ülkenin diğer kentlerinde gerçekleşirse, Berlin konferans bileşenlerinin Diasporadaki mücadelesi o kadar etkili, başarılı ve sonuç alıcı olacaktır.
Berlin konferansı, Türkiye demokrasi muhalefetinin ortak cephede buluşmasının ilk adımı. Başarısı ancak Diaspora ve ülke demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle mümkün olacaktır.
Ali ÇATAKÇIN
23.09 .2019