Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Cumartesi Anneleri 752. haftada adalet istedi

Cumartesi Anneleri 752. haftada adalet istedi

25 Ağustos 2019, 08:50

Cumartesi Anneleri eylemlerinin 752. haftasında Hizbullah tarafından kaçırılıp 38 gün işkence gördükten sonra vahşice katledilen Konca Kuriş için adalet istedi.

Cumartesi Annelerinin sembolü olan Galatasaray Meydanı’nın yasaklanması üzerinden tam bir yıl geçti. Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemini de İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta gerçekleştirdi. Açıklamada geçtiğimiz gün hayatını kaybeden 39 yıldır oğlu Hayrettin Eren için mücadele veren Cumartesi Annesi Elmas Eren de anıldı.

Bu haftaki basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın kız kardeşi Maside Ocak okudu. Ocak Hizbullah tarafından öldürülen Konca Kuriş ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

“AĞIR TEHDİTLERİN HEDEFİYDİ”

“37 yaşındaki 5 çocuk annesi Konca Kuriş Mersin’de yaşıyordu. Mütedeyyin bir kadındı. 90’lı yıllarda din adına kadın haklarının ihlal edilmesine itiraz ediyor, cinsiyetle ilgili baskı ve sömürüyü sorguluyordu. Cesur söylemi onu ana akım medyada popüler hale getirirken ağır tehditlerin de hedefi yapmıştı. Konca Kuriş, 1998 yılının 16 Temmuz’u 17 Temmuz’a bağlayan gece, evinin önünde eşini silahla etkisiz hale getiren 3 kişi tarafından kaçırıldı. Kuriş’i kaçıranlardan biri görgü tanıkları tarafından belirlenmesine rağmen bu kişinin yalnızca ifadesi alınıp serbest bırakıldı. Tüm arama çalışmalarına rağmen kendisinden haber alınamadı.

“CANSIZ BEDENİNE 555 GÜN SONRA ULAŞILDI”

Bir dönem devletin açıkça desteklediği, işlediği vahşi suçları cezasız bıraktığı Hizbullaha, 2000 yılında bir polis operasyonu gerçekleştirildi. Kanlı örgüt devlet açısından işlevini tamamlamıştı. Bu operasyonda Konca Kuriş’in izine rastlandı. Yakalananlardan biri Kuriş’in kaçırılması talimatını veren Hizbullah yöneticisiydi. Bu kişi polis sorgusunda Konca Kuriş’in Konya Meram’daki bir Hizbullah evinde aylarca tutulduğunu, 38 gün işkence gördüğünü, vahşice öldürüldükten sonra evin bodrumuna gömüldüğünü itiraf etti. Ailesi 555 gün sonra Konca Kuriş’in cansız bedenine ulaştı. Diş protezinden kendisini teşhis etti. Onu katledip bedenini kaybedenlerin de içinde olduğu Hizbullah sanıklarına verilen hapis cezasında ‘iyi hal’ indirimi yapıldı. 2011 yılında Yargıtay kararıyla yüzlerce vahşi cinayetin sanığı olan bu kişiler, uzun tutukluluk gerekçesiyle uluslararası hukuk göz ardı edilerek salıverildi. Tahliye sonrasında adli kontrol takibi yapılmayan Hizbullah’ın beyin takımını oluşturan sanıklar, kayıplara karıştı. Konca Kuriş için adalet sağlanmadı. Onu kaçırarak, işkence ile öldürenler, bedenini 555 gün boyunca kaybedenler hak ettikleri biçimde cezalandırılmadı.”

“GALATASARAY’I GASP EDENLER BUGÜN HALKIN İRADESİNİ DE GASP ETTİLER”

Ocak, son olarak şunları söyledi:

“Galatasaray’ı bizden gasp edenler bugün de Mardin, Diyarbakır ve Van’da demokrasinin ilk şartı olan halkın iradesini gasp ettiler. Bu hukuksuzluğu eleştirmek için toplantı ve gösteri hakkını kullanmak isteyen yurttaşlara, güvenlik güçleri bize yaşatıldığı gibi doğrudan işkence niteliğinde müdahalede bulundu. İktidar; sistematik bir politika haline getirdiği ağır insan hakları ihlallerine ilişkin eleştirileri ve açıklamaları susturmak için, ülkeyi adeta bir işkence mekanına dönüştürdü. Türkiye iktidarın denetimsiz ve adaletsiz güç kullanımının felaketini yaşıyor. Susarak, itiraz etmeyerek bu felaketin suç ortağı olmayacağız.”

“KURİŞ KATLEDİLEN İLK VE TEK MÜSLÜMAN BAŞÖRTÜLÜ FEMİNİSTTİ”

Kuriş’in arkadaşlarından HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, şunları belirtti:

“Kuriş, Müslüman başörtülü bir feministti. Kuriş’in sesi hala kulağımızda. Kadınca duruşunu gördüğümüz ilklerden biriydi. Erkekçi, dinci yapıların hazmedemediği bu kadın kimliğiydi. Bugüne geldiğimizde Konca Kuriş’in muhalefet ettiği egemenci erkekçi bu zihniyeti nerelere getirdiğini hepimiz görüyoruz. İşte bu zihniyetle kayyımın işgal ettiği yerlerde hedef alınan ilk yer kadın emeği ve kadın mücadelesiydi.

Kayyımlarla atanan kadın emekleri ve temsiliyeti başta olmak üzere kadın cinayetlerinden Emine Bulut hadisesi yüreğimizi yakmıştır. Konca Kuriş bugün yaşasaydı dini istismar eden bu zihniyete karşı bugün de mücadelesini vermeye devam edecekti. Katillerin aklanmasına itirazımız var. Bugün Konca Kuriş’i katleden katillerden hiçbiri cezaevinde değil. Konca Kuriş’in ve bütün kadın katillerinin de hesap vermesinin peşinde olacağız. Yıllardır Konca Kuriş’i unutmayan tekbir kurum oldu: Cumartesi Anneleri. Bütün kadın düşmanlarının hesap vermesi için birlikte mücadele edeceğiz.”

“ANNEM 47 YAŞINDAN SONRA BU ÜLKEYİ TANIDI”

Geçtiğimiz günlerde son yolculuğuna uğurlanan Cumartesi Annesi Elmas Eren’in kızı İkbal Eren, annesi için şunları söyledi:

“Annemin beş evladı vardı. Annem devletine çok güveniyordu ama 1980’de annemin bir evladını devlet çaldı. Annemin 80’den sonra hayatında başka bir dönüm vardı. O gün 47 yaşındaydı annem… O çok güvendiği devlet kapıları birer birer yüzüne kapandı. Annem 47 yaşından sonra bu ülkeyi tanıdı. Bize mücadeleyi öğretti. 1995’ten sonra Cumartesi Annesi oldu. Annem umudunu hiç yitirmedi. Mücadelesinden hiç vazgeçmedi. Biz buradan annelerimizi, babalarımızı bu şekilde uğurluyoruz. Berfo Anne, Kiraz Şahin… Devletten alacaklı olarak gittiler. Artık biz onların mücadelesinin devamıyız. Asla vazgeçmeyeceğiz.”

“GÖZÜN ARKADA KALMASIN ELMAS’IM, ÇOCUKLARIN BANA EMANET”

Daha sonra gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak‘ın, yaşamını yitiren Elmas Eren için gönderdiği mesaj okundu. Ocak mesajında, “Çocuklarım, kardeşlerim, arkadaşlarım. 24 yıldır acımızla birlikte baş etmeye çalıştığımız, birlikte ağladığımız, adaletin sağlanması için yan yana diz çürüttüğümüz yoldaşım Elmas’ın ardından, bugün yanınızda olup birlikte ona uğurlar olsun demeyi isterdim. Sağlık sorunlarımdan dolayı aranızda değilim. Arkadaşım Elmas’ı kaybettiğimiz günden beri hiçbir yere sığamıyorum. Devleti yönetenler hesap vermemek için hepimizin ölmesini bekliyor ama bir gün mutlaka hesap verecekler. Çünkü biz anneler ölsek bile, çocuklarımız, torunlarımız ve mücadele arkadaşlarımız kayıplar bulunup, adalete ulaşıncaya kadar susmayacaklar. Gözün arkada kalmasın Elmas’ım, çocukların bana emanet. Rahat uyu Elmas’ım, Hayrettin’i son nefesim kadar unutturmayacağım. Elmas’ım, Bir yıldır bizim olan, kayıplarımızın olan meydana gidemiyoruz diye yüreğin parçalanıyordu ya. Sana söz o meydanda fotoğraflarımızı taşıyana kadar vazgeçmeyeceğim, vazgeçmeyeceğiz” dedi.

ELMAS ANNENİN BIRAKTIĞI MİRAS: UMUT

Son olarak tekrar söz alan Maside Ocak, şunları ifade etti: “Elmas anne bundan birkaç yıl önce Galatasaray Meydanı’nda olan biz evlatlarına birer tane şal örmüştü. ‘Bana bir şey olursa. Benden size hatıra kalsın’ demişti.  Bu ülkede cezasızlığın önünde bir kalkan varsa, bizlerin önünde bir kalkan varsa, bizim Galatasaray’a gidişimizi engelleyenler varsa, bizimde Elmas annenin ardından bize bıraktığı miras olan umut var. Bizimde Elmas annenin bıraktığı inancımız var. Bizim ne ellerimiz, ne gözlerimiz Elmas annenin ardından yalnız kalmayacak. Ve sizden, kaybedenlerden hesap sormaya devam edeceğiz.”

PİRHA/İSTANBUL

Bu haber 444 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Boksör İsmail Özen, Almanya’da spor, medya ve iş dünyasında tanınan bir isi..