Alevi çocukları için ‘imam hatip lisesi’ tartışılıyor. Açılması düşünülen okulun bu biçimde adlandırılması yerinde bir tespittir. Fakat bu tanımlamadan daha değerli, anlamlı ve etkili olacak cevap Alevilerin bu saldırıya karşı ortak hareket etmesi olacaktır. Bugüne kadar birçok temel konuda hep parçalı durmuş Alevilerin okul meselesinde ortak hareket ederek tutum alacakları görülüyor. Ocak Pîrleri, dernek ve federasyon yöneticilerinin açıklamalarında tepkilerini ortak eleştirilerle dile getirmesi oldukça olumludur.
Bir kez daha Pir Hacı Bektaş Veli’nin adının kullanılarak Alevilere saldırılması üzerinde düşünmek gerekir. Bilindiği gibi 15. yüzyılda da Balım Sultan yönetiminde Hacı Bektaş dergahına müdahale edilerek, Bektaşi tarikatı Osmanlı devletiyle daha farklı bir ilişki içine çekilmiştir. O müdahaleyi ll. Beyazıt yapmıştı. Dönem Şah Kulu isyan dönemidir. Bugün de Alevilerin inanç ve yaşam kültürünü değiştirecek bir müdahaleyi yine Osmanlı çizgisindeki bir ‘sultan’ yapmaktadır. Balım Sultan ile Bektaşilik, ‘imam hatip okulu’ ile de Alevilik biçimlendirilip devlete daha doğrusu ‘Alevi İslam’ kimliği ile diyanete bağlanmak istenmektedir. CHP’nin laiklik adı altında yaptıklarının daha tehlikelisidir bu. AKP saldırısı birlik içinde püskürtülmezse Alevilik ve Alevi toplumu telafisi zor sorunlarla karşılaşacaktır.
Alevileri böyle bir müdahaleye maruz bırakan nedenler üzerinde de durmak gerekir. Mesela neden geçmişte de değil de dinci, tekçi ve faşist, Alevilere düşman bir iktidar döneminde böyle bir girişim başlatılmıştır? Çok iyi bilmek gerekir ki ister Alevilere dönük olsun ister başka inanç ve halklara dönük olsun, art niyetli her girişim hedeflediği kesimde bir takım zaaflar, sorunlar yaşandığı için başlatılmıştır. Örneğin bu okul inşaatının temel atma töreninde kendilerine dede denilen bir takım adamlar, Alevileri temsil ediyoruz diyen bir takım şahıslar oradaydı. Yeniçeri törenlerinden uyarlanmış dualar ettiler. Demek ki İktidar İslamını, mezhepçiliği ve yobaz tarikatlardaki istismarcılığı din diye satan faşist sultan ve iktidarının yanında olmalarına rağmen kendisine Alevi diyen bir takım çevreler peydahlanmıştır. Alevilerdeki temel zaaf, devlet ve iktidara yanaşmayı Alevilik belleyenlerin Alevilerin içinde rahat dolaşabilmeleridir.
Aleviler içinde böyle tipler nasıl oluş(tu)ruldu? Devlet ve iktidar dışı, halkçı, doğa sever, kadın haklarında en azından devletleşmiş din ve inançlardan olumlu anlamada farklı, eşitlik ve adaleti gündelik yaşamında ibadet kabul etmiş inanç mensuplarından bazıları nasıl oldu da devlet ve hükümetlerin en baskıcısı, çirkini, en kan dökücüsü, farklı inanç ve halk kimliklerine düşman olanıyla yan yana gelebildi?
İktidar İslamının sünni mezhebi dışında inanç kabul etmeyen devlet, diyanet yoluyla Alevileri asimile edip yok etmek ister. Hedefine varmak için her türlü saldırıyı planlayarak devreye koymuştur. Böyle bir devlete neden saldırıyorsun denilmez. Önemli olan saldırıya maruz kalan Alevilerin saldırılara verdiği cevaptır.
Bu okulun neden ve niçin yapıldığını halka kavratmak önemlidir. Alevilerin bu okula çocuklarını göndermemesi sağlanmalıdır. Ancak bu okulu açtıran iç zaaflar üzerinde de durmak gerekir. Yani bir iç sorgu-sual de yapılabilinmelidir.
Aleviler, AKP iktidarıyla birlikte kapsamlı bir ideolojik saldırı altındadır. Okul bu saldırının yeni bir aşamaya vardırılması anlamına geliyor. Gülen cemaatinin Cem Vakfıyla birlikte yapmak istediği Cami-Cemevi projesinin AKP versiyonu oluyor. Demek ki Alevi çocukları ‘Alevi-İslam’ zihniyetiyle yetiştirilip, Alevilik yeniden tanımlanmak isteniyor. Bu zihniyetin temelini de Cem ve Ehlibeyt Vakfı eliyle Aleviler içinde kısmen hazırladıkları biliniyor. Bu tür girişimlere daha açık ve cesaret ile karşı çıkmak gerekiyor.
Mücadele için Alevilerin tarih ve inanç konularındaki tartışmalarını daha derin ve objektif yapmaları yararlı olacaktır.
Bu konuda şu hususları önerebiliriz; Alevilik tarihi hakkında Baha Sait çizgisini ve değişik versiyonlarını terk etmek gerekir. Kürt Reya Heq Aleviliğin ve Yaresaniliğin, Aleviliğin oluşumundaki ana sürek olduğu görülüp hiç bir komplekse girmeden kabul etmek bir çok sorunu çözebilir. Aleviliğin kendine has kavramlarını Kürtçedeki orijinal halleriyle kullanmanın birçok ideolojik saldırıyı boşa çıkaracağını bilmek gerekir. Kendisi de Türkmen Alevi süreğinin ulu bir Pîri olduğu halde, “Tüm Aleviler Hacı Bektaş Dergahına bağlıdır” iddiasındaki düşüncesinin doğru olmadığının görülmesi de fayda sağlayacaktır. Aleviliğe ‘yol bir sürek bin bir’ ilkesiyle inanmanın yine süreklerin kendi içinde ocak-Pir-Pîr-i Pîran desturuna uygun bir yaklaşım içinde olmalarının, yolun ilkesi olduğunu unutmamak gerekir. Alevilerin şehre göçmesiyle başlayan sorunların da doğru ele alınmadığı görülmektedir. Şehirdeki sorunların asıl nedeninin şehir yaşam ve ilişkilerinden çok Alevilerin inancına ve kültür değerlerine yabancılaşmış olmalarında kaynaklandığı kabul edilmelidir. Kısacası, son yıllardaki tartışmaların bir çoğunun yanılgılı, yanlış olduğu görülmek durumundadır. Bu tartışmaların kafaları karıştırdığı, devletin de bunu kullanmak için adım attığı okul meselesi ile netleşmiştir.
Êrkan tartışmalarını sonlandırmak daha iyi olacaktır. Sanki Alevilerde doksanlardan sonra cenaze kaldırma, evlenmeye, Cem olma başlamış gibi tartışmalar yapılıyor. Alevi erkanlarını bu biçimde tartışmak ayıptır. Günahtır. Erkan tartışmalarına verilecek cevap basittir; eli altmış yıl önce nasıl yapılıyorduysa öyle yapılır, denilmelidir. Erkan tartışmaları ile Cem Vakfı Yeniçeri törenlerini Alevilere Erkan diye sunmuş böylece Aleviliği Sünni ve Şii İslama yaklaştırmaya çalışmıştır.
Aleviliğe göre yaşamak gerekir. Bugün Aleviler kendilerine dönük saldırılara bile gerekli tepkiyi veremiyorsa bunun asıl nedenin inancına tam manasıyla inanmamaktan kaynaklandığına inanmak gerekir. Aleviler inançlarının gerektirdiği gibi siyasi bir tutum almakta sorunlar yaşıyorsa bunun da nedeni inançlarıyla aralarındaki manevi bağın zayıflığı olduğu bilinmelidir. Özcesi Alevilik tam yaşanmıyor ve Aleviliğe göre siyasi duruş ve mücadele yeterince verilemiyorsa Aleviler dönüp kendilerine bakarak sorunlarına daha rahat çözebilirler.
Sonuç olarak, tabi ki tartışmalar olur, değişip dönüşmesi gerekenler değiştirilir. Ancak bu iş doğru yapılmadığında sonun nere gittiği de bilinmek durumundadır.
Cihan Eren / Politika