Erdoğan’ın ağzından dökülenlerle ortalık, kan kızılıydı. Bir halkı insan kanıyla sevindirik olmaya çağırıyordu, ecdadı kırık insanlık…
Çünkü, onun insan hayatını iyileştirecek sözü yoktu. 17 yıldır çiğneye çiğneye, bütün insani vaadleri, iflas ile malül olarak bitirmiş, yerde çürütmüştü.
Dolandırıcı zor durumdaydı, şimdi. İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi göstergedir ki, desteksiz, dayanıksızdı artık. Çünkü halka gitmesi gereken paralar, hırsızlar, talancı ve rüşvetçiler tarafından kapışılmış, açlara, işsizlere kırıntı kalmamıştı.
Ayrıca, talan ekonomisinin savurmaları ve Kürtlerle savaşın izdüşümü olarak ekonomi dizleri üstüne çökmüş, bu sonuçla irili, ufaklı yüzbinlerce iş yeri kapanmış, kapılara vurulan her kilit işsizliğe yeni katmanlar eklemişti. Varılan günde, resmi rakamlara göre işsiz sayısı 8,5 milyon kişidir.
Sokaklarda, açım mırıltıları, kendini pazarlayan ev kadınları. Erdoğan ahlak polisi, şehirlerin ara sokaklarına sürüklenmiş kadınlar avında. Erdoğan namus bekçisi yani…
Öte yandan, polis ve Adliye baskısı, sosyal yıkımın öteki yüzüdür. Muhbirlik Türk adaletinin temeli haline geldi. Devlet eliyle tutulmuş, kiralanmış muhbirler, kazançtan kazanca koşuyorlar, Kürdistan’da. Komşusu, köylüsü, akrabasıyla anlaşmazlığı olan, bir muhbire koşuyor. İhbar için malzeme yığıyor, önüne.
İhbara uğrayan kişi, ertesi gün Kürt veya Fetullahçı terörist olarak hapishanede buluyor, kendini. Polis ve savcıların biri işi de, muhbirler ağı kurbanlarını, hapishanede tutacak suç unsuru uydurmaktır.
Hapishaneler yalancı tanıkların iftirası, iktidar adamlarının şerine uğramış mazlumlarla dolu. Bazı cezaevlerinde, bir yatak iki, hatta üç kişi tarafından paylaşılıyor.
Kısacası Erdoğan’ın, Türk-İslam düzeni, toplumu kandırıp dolandırma ile uzun zaman peşinden sürüklemeyi planı tutmadı. Sıfırı tüketi. İslamo Faşizm, sosyal ve ekonomik yıkımın altında kaldı. Şimdi Kürt kanı ile ırkçı yandaş toplama çabasında.
Oysa plan ve projeler uzun vadeliydi. Yapımı süren yazlık sarayın keyfini sürmek bir yana, henüz natamam halde. Basra Körfezi’nden getirilip plaja serilmiş altuni kumlara bile ayak basmamışken, kandırılıp dolandırılanların dirseği ile karşılaştı, yerel seçimlerde.
Ve bütün faşistler böyledir: Halka verilecek bir şeyleri olmayınca, şiddet tapıcılarıyla, ırkçıların ruhuna girmeye çalışırlar. Düşman yaratıp üstüne giderek…
Birinci Dünya savaşından sonra zuhur eden bütün Faşist akım ve rejimler, farklı insan gruplarını ve solcuları düşmanlaştırarak, bununla alt kesimdeki cahil-cühela kalabalıkları yanlarına aldılar. Onları, silah niyetine öne sürerek, kötülükler saçtılar. Türk Faşistleri de bu yoldan gittiler. Solcularla mücadele adı altında, cinayetler işleyip kan dökerek, idam sehpaları kurarak, onlara düşman edilmiş kesimleri sevindirip yanlarında tuttular.
AKP rumuzlu İslamo-Faşizm için, zorluk çıkaracak bir solcu kitle yoktu. Ama 200 yıllık Kürt sorunu ile yüz yüze kalınca, kendi toplumunu Kürt düşmanlığı çemberinde tutmaya hız verdi.
Gelinen noktada, AKP’nin başı Recep Erdoğan için, teslim olup Türk-İslam faşizmine biat etmemiş, yer yüzünün bütün Kürtleri teröristtir.
Ülkenin bütün gücünü, çalıntıdan arta kalan parayı da bu amaçla harcıyor. Geçenlerde, işsizlik, yoksulluk ve açlıktan yakınanlara cevap verirken, “harcadığımız her mermi kaça biliyor musunuz?” diye gürleyerek, “nan (ekmek) körlüğü etmeyin, Kürt öldürüyoruz, şunun şurasında“ demeye getiriyordu.
Dünkü konuşmasında ise Irak Kürdistanı işgaline devam edileceğini söylüyor, Suriye soykırımını haber veriyordu:
“Kuzey Irak’la, Fırat’ın doğusundaki teröristlerin irtibatını keseceğiz. Fırat’ın doğusundaki terör koridorunu pramparça etmeye kararlıyız.“
Fırat’ın doğusu dediği Kürt yurduydu. Ve Recep, Fırat’ın doğusu adıyla Türk halkına, Kürt kanını vaddediyordu. Herkes kendince insan ve şerefli, ama gerçekten insan kanı ile “sevindirik“ olup bu coşkuyla Recep Erdoğan’ın ömür boyu sürecek saltanatına payanda olacak insaniyeti düşük insan var mıydı?
Bilmiyorum. Ama, halk desteği için, Kürt soykırımına hazırlık gerçekti. Halbuki bu insanlar, bırakın ürkütmeyi, bir Türkün tavuğuna bile yakın gitmemiş masumlardı. Bir kusur ve kabahatleri varsa eğer, bu Kürt olmaktı. Erdoğan sırf Kürt oldukları için, onlara terörist diyor ve can almaya hazırlanıyordu.
Kürtler de, el boş, bağrı açık değil. Onlar da katili hak ettiği şekilde karşılamaya hazırlanıyorlar…
(Ö.Politika)