Cumartesi Anneleri bugün 745’inci hafta eylemlerini gerçekleştirdi. 700’üncü haftadan beri Galatasaray Meydanı’na çıkmalarına izin verilmeyen kayıp yakınları bu haftaki eylemlerini de İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu Beyoğlu Çukurlu Çeşme Sokak’ta gerçekleştirdi. Polis ablukası altında gerçekleşen eyleme CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu destek verdi.
Eylemde kayıpların fotoğraflarının yanı sıra kırmızı karanfiller taşındı.
“GİZLİ GÖZALTI İŞKENCENİN YATAĞIDIR”
Eylemde basın metnini İHD İstanbul Şube üyesi Sebla Arcan okudu. “Gizli gözaltı, gözaltında kaybetmenin ve işkencenin yatağıdır. Asla kabul edilemez. Zorla kaçırma ve kaçırılan kişinin akıbetini gizleme gözaltında kaybetmenin ilk adımıdır. Asla kabul edilemez. Bu iddialar karşısında susmak, hukukun gereğini yapmamak suçtur” dedi.
15 Temmuz ile alakalı olarak 7-21 Şubat 2019 tarihleri arasında kaçırılan Gökhan Türkmen, Yasin Ugan, Özgür Kaya, Erkan Irmak, Mustafa Yılmaz ve Salim Zeybek’ten ailelerinin tüm çabalarına rağmen haber alınamadığını kaydeden Arcan, “Bu kişiler, aynı tip transporter araçlarla ve tanık beyanlarına göre kendilerini kamu görevlisi olarak tanıtan kişiler tarafından zorla kaçırılmışlardır” diye aktardı.
YETKİLİLERE ETKİN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMESİ ÇAĞRISI
Gökhan Türkmen, Yasin Ugan, Özgür Kaya, Erkan Irmak, Mustafa Yılmaz ve Salim Zeybek’in ailelerinin tüm mercilere başvurmalarına rağmen hiçbir bilgiye ulaşamadıklarını belirten Arcan, şunları söyledi:
“Adalet Bakanı Gül’e; Şubat ayından bu yana nerede oldukları bilinmeyen Gökhan Türkmen, Yasin Ugan, Özgür Kaya, Erkan Irmak, Mustafa Yılmaz ve Salim Zeybek’in kaçırılma vakalarının etkin bir biçimde ve maddi gerçeği açığa çıkartacak şekilde soruşturulmasını sağlama çağrısında bulunuyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a; Söz konusu kaçırılma vakaları hakkında, acil ve etkin soruşturma yürütülerek, kayıp kişilerin nerede bulunduğunun tespit edilmesini ve eğer bu kişiler kayıt dışı gözaltında tutuluyorlarsa, ailelerinin bilgilendirilmelerini ve derhal adli makamların karşısına çıkarılmalarını sağlama çağrısında bulunuyoruz.”
“BİZİ BİZDEN GÖTÜRDÜLER”
Kayıp yakınları tek tek söz aldı.
İlk söz alan Özgür Kaya’nın kayınvalidesi Nigar Kaya şunları söyledi: “Tanıdığım insanlardan en iyisi. Bu yaşananları hiç hak etmediğini düşünüyorum. Torunlarımın yanındayım, ‘Anneanne babamız artık gelsin, bu hafta gelsin, bu yaz gelsin’ diyorlar. Özgür Kaya’yı götürdüler ama bizi de bizden götürdüler, yani yaşamıyoruz.”
“19 ŞUBAT’TAN BU YANA EVİMİZE GÜNEŞ DOĞMUYOR”
Mustafa Yılmaz’ın annesi, “19 Şubat’tan bu yana evimize güneş doğmuyor, devamlı ağlıyoruz, gülemiyoruz. Çok değerliydi. 2 yaşında çocuğuna, gencecik eşine kıyamıyorum, onları gördüğüm zaman ciğerlerim parçalanıyor” dedi.
“KENDİLERİNİ POLİS OLARAK TANITAN İNSANLAR EŞİMİ NEREYE GÖTÜRDÜ?”
Yasin Ugan’ın eşi Selda Ugan, “Gecemiz gündüzümüz birbirine karıştı. Küçük çocuğum anlamıyor ama büyük çocuklarım babaların akıbetini öğrenmek istiyorlar. Her telefon çalışında, her kapı çalışında başıma üşüşüyorlar. Çocuklarıma hiç bir cevap veremiyorum. Gözaltı gibi başlayan bir işlem için devlet yetkililerinden yardım istiyorum. Kendilerini polis olarak tanıtan bu insanlar eşimi nereye götürdü bilmek istiyorum. Son zamanlarda da işkence iddialarını ve işkence haberlerini okuduğumda her gözümü kapattığımda eşimle ilgili kötü şeyler geliyor aklıma. Eşlerimiz ortaya çıkarılsın” diye konuştu.
“BABAMIZ ANKARA’DA İŞKENCE Mİ GÖRÜYOR?”
16 Şubat gecesi eşinin evden ayrıldığını ve bir daha haber alamadığını söyleyen Erkan Irmak’ın eşi Nilüfer Irmak ise şunları söyledi: “140 gün oldu, 3 oğlum var. Babamıza en çok ihtiyacımız olduğu zamanda babamız yanımızda değil. Çocuklar artık psikolojik olarak yıkılmış durumda, büyük oldukları için her türlü bilgiye sahipler. İşkence haberlerini ayrıntılı okumuşlar, ‘Babamızda Ankara’da işkence mi görüyor?’ diye soruyorlar. Artık ne cevap vereceğimi bilemiyorum. Ne olur artık ortaya çıkarılsınlar. Suçluysa kanun önüne suçsuzsa bu kaybeden kişiler gerekli cezayı alsınlar. Bize bir cevap verilsin, belirsizlik çok zor. Empati kursunlar, eşimi kaybettiğimden beri camdayım. Arkadan gelen iki kişi sürekli gözümün önüne geliyor, geceleri uyuyamıyorum, artık haber bekliyoruz özellikle yetkililerden.”
“DÜNYADA CEHENNEMİ YAŞIYORUZ”
Özgür Kaya’nın eşi Selda Kaya, eşinin 13 Şubat’tan Ankara’daki kaçırıldığını söyleyerek,”144 gündür eşimden haber alamıyorum. Bulunması için herhangi bir adım attıramıyorum. Başvurmadığım hiçbir yer kalmadı 144 gündür hayatımız durmuş durumda. Çocuklarım da ben de ailem de dünyada cehennemi yaşıyoruz. Hukuk devleti ise burası suçluysa yargılansın suçsuzsa da bize bunları yaşatanlar yargılansın.”
“2 YAŞINDAKİ KIZIM GÖZYAŞLARIMI SİLİYOR”
Mustafa Yılmaz’ın eşi Sümeyye Yılmaz, eşinin 13 Şubat’ta evlerinin önünden siyah bir transportıra bindirilerek kaçırıldığını belirterek “Kendi imkanlarımla dedektiflik yaptım, MOBESE kayıtları buldum emniyet hiçbir şey yapmadı. Benim endişem daha da artıyor. Hiç kimsenin ama kimsenin bize bunları yaşatmaya hakkı yok. 2 yaşında kızım var, babasını arıyor. Ben ağlayınca ‘babadan dolayı ağlıyorsun’ diyor gözyaşımı siliyor. 2 yaşındaki çocuktan olgunluk bekliyorum. Hiçbir aileye bunlar yaşatılmamalı” dedi.
“BU ELİ DEVLETİMDEN BEKLERDİM AMA BANA BU ELİ İHD UZATTI”
Salim Zeybek’in eşi Fatma Betül Zeybek, 21 Şubat 2019’da eşinin kendini sivil polis olarak tanıtan kişilerce alındığı söyledi. Zeybek’in elini gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kız kardeşi İkbal Eren tuttu. Zeybek, “Ben bu eli devletimden de beklerdim. Ama bu eli bana İnsan Hakları Derneği uzattı. Çocuklarımız kaybolunca aman yavrum önce ‘polis amcana git’ deriz. Yani çocuklarımın ve benim güvenim sarsıldı. Bana polisim diyen insanlara nasıl güveneceğim. ‘Anne sen her gün ağlıyorsun niye ağlıyorsun? Babam emniyette polislere güvenemeyecek miyiz?’ diyorlar cevap veremiyorum. Tüm resmi adımları attık, delillerle konuştuk. Ondan sonra sosyal medyada duyurduk, yanlış adım atmayalım diye ama devletine bu kadar hukuka bağlı kalmaya çalışan insanlara bu yapılanlar yanlış. Eşimi tanırım hiçbir zaman adaletten ayrılmayan bir insan, hiçbiri bunları hak etmedi. Yüreğimiz her zaman kayıp aileleriyle. ‘Anlatmak için yaşamak lazım’ derler kimse yaşamasın. Anlatmak çok zor düşman bile yaşamasın gereğinin yapılmasını istiyorum” dedi.
“BU VAKALAR 2016 YILININ BAŞINDAN BERİ DEVAM EDİYOR”
Arkasından CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu söz aldı. Cumartesi Anneleri’nin mücadelesine 25 yıldan fazla olduğunu hatırlatan Tanrıkulu, Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasına değinerek “Şimdi o yasaklamayla bugün dinlediğimiz kayıp yakınlarıyla o meydanın arasında bir bağ kurmak gerekiyor. Hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz. Bunu Şemdinli vakasından sonra komisyona dönemin istihbarat başkanı söylemişti. Kimin emriyle Galatasaray Meydanı kayıp annelerine 25 yıl sonra yasaklandıysa kayıpların failleri de odur. Şubat ayında gerçekleşen vakalar yeni değil. 2016 yılının başından itibaren bu vakalar devam ediyor” dedi.
“BEYAZ TOROSLAR GELENEĞİ SİYAH TRAMSPORTERLAR ELİYLE DEVAM EDİYOR”
Son olarak durumu raporlaştıran HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’un gönderdiği mektup okundu. Gergerlioğlu’nun mektubunda “BM zorla kaçırmalar komitesi ve AİHM’in konu hakkındaki sorularına cevap veremeyen bir Adalet Bakanlığı var karşımızda. Cevap veremiyorlar, çünkü savcılar takipsizlik vermiş ve araştırma yapmak isteyen kamu kurumu yok. Bu skandallar bize hep aynı şeyi düşündürüyor. Türkiye’de beyaz Toroslar geleneği siyah Transporterlar eliyle devam ettiriliyor. TBMM’de konuyu 5 aydır her türlü yolla dile getirmiş bir milletvekili olarak tek bir cevap alamadım. TBMM insan haklarını inceleme komisyonu başkanlığı tüm baskılarımıza rağmen konuyu araştırmak istemiyor. O