Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Genel Merkez Binasında İstanbul seçimlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Temelli, 31 Mart seçimlerinden sonra seçim sürecinin bir türlü tamamlanamadığını belirterek, “YSK marifeti ve çeşitli şaibelerle gidilen bir seçim oldu. Bunun da en büyük mağduru HDP idi. Türkiye’nin birçok yerinde kazandığımız belediye başkanlıklarının, meclis üyeliklerinin yok sayılması 23 Haziran seçimlerini bir demokrasi referandumu olarak ele almamıza sebep oldu” dedi.
‘İMAMOĞLU’NU KUTLUYORUM’
Temelli, 23 Haziran seçimlerinde demokratik bir zeminin hazırlanabildiğine vurgu yaparak, seçmenlere teşekkürlerini iletti. Temelli, “Ben buradan Kürt halkına bir kez daha teşekkür ediyorum. Önemli bir tavrı ve inisiyatifi bir kez daha kullanmıştır. Seçim sonuçları henüz kesin olmamakla beraber fark çok ciddi. Seçimin kazananı Sayın Ekrem İmamoğlu’nu da kutluyorum” ifadelerini kullandı.
Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Demokratik bir ortamda gerçekleşti ve önemli bir fark ortaya çıkmış durumda. Umuyorum halkımızın, halklarımızın, kadınların, emekçilerin sandığa yansıttığı bu irade önümüzdeki dönemde kentin yönetimine de demokratik bir anlayışı katkı olarak sunacaktır.
TÜRKİYE’NİN İHTİYACI OLAN DEMOKRASİ İTTİFAKIDIR
Türkiye’nin demokrasiye ihtiyacı var, yerel demokrasiye ihtiyacı var. Yerellerde demokrasi anlayışının halkın katılımının güçlenmesi halkla emekçilerle kadınlarla kent yönetiminin hayata geçmesi en büyük arzumuz. İnanıyoruz ki bu anlayış önümüzdeki dönemde hayata geçer. Türkiye siyaseti açısından da önemi bir eşiği geride bıraktık. Artık önümüze bakma zamanıdır bugüne kadar gelen çatışmacı siyaseti, bugüne kadar gelen çatışmacı dilin hakim olduğu siyaseti hep reddettik. Türkiye’nin ihtiyacı duyduğu şey uzlaşmacı, müzakereci bir anlayış. Türkiye’nin ihtiyacı olan şeyin demokrasi ittifakı olduğunu defalarca söyledik.
HEPİMİZ ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMALIYIZ
Şimdi tüm siyasetin üzerine düşen sorumluluk budur. HDP olarak İstanbul seçimlerine giderken de daha öncesinde de Türkiye demokrasi ittifakını önerdik. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu gergin siyasetin bu kutuplaştırıcı siyasetin geride bırakmaya ihtiyacı var. Türkiye olağanüstü hal anlayışından bir türlü çıkamamaktadır. Türkiye’nin olağanlaşması için de hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu yapmalıyız.
TÜRKİYE ANAYASASINI ARTIK YAPMALI
Başta da parlamento taşımak zorundadır. Bakın seçimlere 3 gün kala önemli tartışmalar yaşandı Sayın Öcalan’ın mektubu üzerinden önemli tartışmaların yaşandığı bir süreci yaşadık. Ve o mektubu baştan sona daha önceki açıklamalarıyla birlikte okuduğumuzda Türkiye’nin çok önemli bir sorununa parmak bastığını gördük. Tıpkı 2013te olduğu gibi işaret ediyordu. Demokratik anayasa konusunda uzlaşma gerekliliğini. Türkiye anayasasını artık yapmalıdır. Bir demokratik anayasayı var etmelidir. Bu akşamdan parlamentoya sesleniyorum Anayasamızı yapalım. Gelin bütün partiler hiç bir farklılığı ayrımcı bir anlayışı ele almadan bir anayasa sürecini başlatalım.
TÜRKİYE’NİN ÜÇÜNCÜ YOLA İHTİYACI VAR
Toplumsal barış fazlasıyla tahrip edilmiştir. Türkiye toplumsal barışını bir an önce var etmelidir. Tabi ki sadece parlamentoya sıkışmış bir çağrı ile sınırlı tutmuyoruz. Tüm topluma çağrı yapıyoruz. Demokratik anayasa konusunda uzlaşma konusunda çağrımızı yineliyoruz. Buna 3’üncü yol diyoruz. Üçüncü yolda buluşmaya ihtiyacımız var. Türkiye uzun süredir kamplaştı millet ve cumhur ittifakı diye kamplaştı. Bu kamplaşma Türkiye’de ciddi bir gergin siyaset ortamı yarattı. Bunun büyük mağduriyetleri söz konusu oldu. O yüzden Türkiye’nin üçüncü yola ihtiyacı var.
TÜM KESİMLERE SESLENİYORUZ
Evet iddiamız budur. Bu iddia ile hareket ediyoruz. Toplumsal barışın inşası ve demokratik anayasa yapımı. Türkiye’nin ne zaman seçime gideceği belli değil. Türkiye belki 4 yıl sonra seçime gidebilir, daha önce de gidebilir. Ama önemli olan seçime nasıl gideceğimizdir. Bir daha seçime gideceksek demokratik siyasetin hakim olduğu bir ortamda gitmek istiyoruz. O yüzden de üçüncü yolda demokratik siyasetin tıkanmışlığı aşacak yöntemler için tüm kesimlere çağrımızı yapıyoruz.
İSTANBUL’UN BELİRLEYENİ HDP OLMUŞTUR
İstanbul seçim sonuçları bizahiti bunu açığa çıkarmıştır. İstanbul seçim sonuçlarının belirleyeni HDP’nin bu yaklaşımı olmuştur. Herhangi bir kutuplaşmış siyasete kendisini payanda etmeden bu mücadelesini demokrasi ve barış mücadelesine çevirerek tüm toplumun umudu haline gelmiştir. Bu umudu söndürmemek lazım, özgür siyasete olanak sağlamak lazım, herkesin siyaset yapacağı zeminleri yaratmak lazım. Eğer demokratik bir anayasa yapma hayalimiz varsa o yüzden herkesi siyasete davet etmeliyiz. Bu baskıcı anlayıştan bir an önce kurtulmalıyız. Parlamentoya çağrı yaptık. Cumhurbaşkanına da buradan çağrı yapıyoruz. Parlamento üzerindeki vesayetçi anlayışını terk etmeli.
KABİNE GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
Bu ülkede partili cumhurbaşkanı anlayışı ile yol kat etmemizin mümkün olmadığını şu bir yıllık süreçte gördük. Cumhurbaşkanı parlamento üzerindeki gölgesini kaldırmalıdır. Parlamento işlevli hale gelmelidir. Yürütme kendi sınırları içinde Türkiye’nin acil sorunlarına çözüm arayacak bir yerden kabinesini de gözden geçirerek bu süreçteki rolünü oynamalıdır. Ama Türkiye’nin öncelikli meselesi biraz önce belirttiğim gibi demokratik ikimi var edecek bir anayasa ve toplumsal barış sürecidir. Toplumsal uzlaşmayı yaratma zamanıdır. Özelikle yargının bağımsızlığını bu denli yitirdiği ortamda bir an önce yargı reformu ad altında dillendirilen meselenin gündeme alınması toplumun beklentilerinin karşılanması gerekmektedir.
BARIŞ, DEMOKARSİ, UMUT KAZANMIŞTIR
Bu evrensel hukuk anlayışımızla hayata geçirilmelidir. İnsan haklarından taviz vermez bir anlayışla hayata geçirilmelidir. HDP olarak umudumuzu koruyoruz. Bu süreç boyunca HDP üzerinden Türkiye’yi geren tüm anlayışlara karşı HDP’liler halkımız, emekçiler, kadınlar önemli bir mücadeleyi sahneye koymuşlardır. Bu akşam itibariyle çok net söyleyebiliriz ki barış demokrasi ve umut kazanmıştır. Bu sonuçların bütün haklarımı için hayırlı sonuçlar doğuracağına inanıyorum.
Sadece Türkiye’de değil. Ortadoğu’da da önemli gelişmelere vesile olacağına inanıyorum. Yeter ki ortak sorunlarımıza ortak çözümler üretme irademizi yitirmeyelim. Ortak iyiyi var etmek için yan yana gelebilelim, konuşabilelim hep birlikte iyi olanı üretebilelim.
Temelli ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye’nin erken seçime gidip gitmeyeceği yönündeki soruya ilişkin Temelli, “Erken seçim olabilir de olmayabilir de ama nasıl seçime gideceğimiz önemli” dedi.
‘KABİNE BEKLENTİSİ HERKESTE VAR’
Kabine değişikliği talebinin olup olmadığı yönündeki soruyu Temelli, şöyle yanıtladı: “Kabine meselesine gelince kabine revizyonu beklentisi herkeste var. Çünkü Türkiye bir yönetim krizi yaşamaktadır. İşaret edeceğim şu bakan bu bakan değil Türkiye’nin ihtiyaçlarına uygun liyakati esas alan bir kabineye ihtiyaç olduğu talebimizdir.”
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mektup sonrası Kürt seçmenin iradesinin seçime nasıl yansıdığı yönündeki soruya Temelli, “ Sayın Öcalan’ın mektubunu en iyi anlayan Kürt halkı ve HDP’lilerdir. Mektubu ve daha önceki açıklamalara bütünlüklü baktığınızda aslında bugün ortaya çıkan tablonun bu anlayışla ne kadar barışık olduğunu, ne kadar içselleştirilmiş olduğunu görmeniz mümkün. Orada özel olarak vurgu yapılan en önemli mesele demokratik anayasa ve toplumsal barış meselesidir. Sayın Öcalan’ın açıklamalarını seçim hesaplarına sıkıştırmak Sayın Öcalan’ı anlamamak demektir. Sayın Öcalan seçim meselelerinin çok ötesinde Türkiye demokrasisi ve barışı için tüm Türkiye halklarına ve Ortadoğu haklarına her zaman olduğu gibi bir çağrı yapıyor. Demokratik anayasa bu açıdan önemi bir çağrıydı. Demokratik anayasa sürecinin önünün açılması için de Kürt halkının oynayacağı rol büyük önem taşıyordu. Dolayısıyla sandığa gitmek sadece kazanan tarafı belirlemek değil, Türkiye’nin demokrasisi açısından da büyük önem taşıyordu. 31 Martta yaptığımız gibi 23 haziranda da bunu gerçekleştirdik” dedi.
(MA)