‘Dersim bir çıbandır, hemen ameliyat edilmesi lazımdır’ gündemiyle 25 Aralık 1935’te içinde atamalı 57 ordinaryus profesörle toplanan TBMM Tunceli(!) kanununu/katliamını planlarken görüşlerini almak üzere Dersim’den sorumlu Garnizon komutanı Abdullah Alpdoğan’ı davet eder. “Meseleyi nasıl çözeceğiz?” şeklinde tek soru yöneltilir. Zira 1871’den beri o topraklara yapılan 11 askeri harekat o güne dek Dersim’de zafere ulaşmanın mümkün olmadığını ortaya koymuştur.
Paşa hemen söze başlar: “Siz merak etmeyin. Ben planımı yaptım. Yetkiyi bana verin. Aşiretlerden çok adam satın aldım/alacağım. Dersimlileri böleceğim. Sonra haklarından geleceğiz. Önce güzellikle (hileyle), olmazsa zorla!“ der. Alpdoğan’a istediği olağan üstü yetki ile birlikte acımasız para harcama yetkisi de verilir.
Alpdoğan Ankara’dan Dersim’e ayak basar basmaz her ağaya özel bir elçi gönderir. Görüşme yapacağını bildirir. Aşiret ağaları ve reisler belirtilen tarih ve saatte toplantıya gelirler. Alpdoğan “Sizin için özel askerlik kanunu çıkaracağım. Hiç askere alınmadınız. Bu yüzden askerlik yapmak size zor gelir belki. Dolasıyla Dersimliler sadece altı ay askerlik yapacak. Başka yerlerde bu 24-36-48 aydır. Ayrıca köprü ve yol yapacağız. Siz de silahlarınızı vereceksiniz.“ der. Aşiret reisleri önerilerin çoğunu kabul eder. Ancak silah teslimi konusunda endişelidirler. Kimi “çok az silahımız var”, kimi de “hiç yok ki” der. Bunun üzerine Alpdoğan: “Canım hepsinin tüfek/mavzer olması şart değil. Eski tabanca ve kamalarınız da olsa, teslim edin. Önemli olan silah verdi diye raporlara geçip tutanak tutmamızdır!” Sağlanan anlaşma gereği Aşiretler silahlarını, hançer ve kamalarını, Ruslar’dan kalma eski tabanca ve tüfeklerini teslim ederler. Bu arada aşiret liderleri kendi aşiretlerinin nüfusunu da kaydettirirler.
Aşiretler anlaşmaya bağlı kalarak bölgeye giren hükümet kuvvetlerine dokunmadılar. Böylece Alpdoğan sinsi katliam planının adımlarını atar. Önce Mameki merkezde, arkasından Munzur üzerine bir köprü yaptırır. Pah Nahiyesi karşısına da bir köprü yapılıyor. Buradan (askeri nakliyat sağlayacak) Erzincan-Diyarbakır yolu bağlantısı sağlanıyor. Sonradan katliama destek veren Bingöl’deki askeri birlikler bu köprüden geçerek Dersim’i çembere alıyor.
Ardından Dersim’in dört bir yanı karakol, lojman, kışla ve mahkemelerle kuşatıldı. Askeri yığınak için kullanılan kışlalar Mameki merkezden başlayarak Dersim’in dört bir yanına yaydırıldı. Bu askeri hazırlıklardan sonra katliam planı devreye sokuldu. Jandarma ve asker halka zulüm yapmaya başladı. Bununla yetinmeyerek kadınlara tecavüze yöneldi. Ormanlarda genç kızlar tecavüz amaçlı izlenerek kovalandı. Pirlere ve dedelere hakaret edilmeye, çırılçıplak soyularak halkın gözleri önünde aşağılandılar.
Dersim aşiretlerinde büyük bir huzursuzluk başlar. Aşiret reisleri müşterek savaş için Halburi-Vank arasındaki gözelerin kutsal sayılan bir yerinde bir araya gelerek “Kutsal İttifak-Kavl-u Karar” yemini yaparlar. Yeminin esası “Her aşiret kendi bölgesindeki düşman güçlerini tek tek vurarak geri püskürtecek”ti. Ancak Kutsal ittifak işlemedi. Alpdoğan’ın sinsi planı işlemeğe başladı. Bir kısım aşiretlerin mermi patlatmadan işbirliğine gitti. Devlete milis veren aşiretler de oldu. Reyber gibi hain ve işbirlikçiler adeta sıraya dizildi. Bunların da ihanetiyle toplu katliamlar başladı. Sonuç: Aralarında çocuk, kadın/erkek ve yaşlı olmak üzere 70-80 bin cinayet/karavagonlar ve kayıp kızlarla insansızlaştırılmaya çalışılan Dersim!
Şanlı Dersim direnişinin unutturulmaya çalışıldığı bir noktada Kürt Özgürlük Hareketi, karanlıkları parçalayan bir Güneş yarattı. Dersim gençliğinin de yer aldığı Kürt Özgürlük savaşçıları özgürlüğe koşarak Dersim’in sahipsiz olmadığını bir kez daha gösterdi. 1871’de başlayan ve 80 yıl önce Alpdoğan Paşa planı ile devam eden Dersim Soykırımı muhteva ve nitelik olarak, Nazi katliamları da dahil olmak üzere, dünyada eşine az rastlanan jenosit (soykırım) olaylarından biridir.
Katliamın özellikle çocukları hedef alması bu jenosidin korkutucu yüzüdür. Genç kızları/kadınları mağaralara doldurulup zehirli gazlarla boğdurmaları, beyaz katliamı başlatmaları Dersim’i imha ederek tarihe gömmek planıdır. Alpdoğan türemesi günün sömürge valisi DERSİM tabelasını uyduruk mahkeme kararıyla kaldırıyor. Ankara’da tüyleri dökülmüş ve o topraklara sokulmamış bir çakal ‘O tabelayı ayaklarımın altına alırım’ yırtınıyor. Yırtınacak! Yırtınıp geberecek! Zira katliam parolası olan ‘tunç-eli’ Dersim’de toprağa gömülmüştür. Ve Dersim binlerce özgürlük savaşçısı/sevdalısı yürekte filizlenmiştir. Bu filizlenme barış/demokrasi/özgürlük düşmanı saldırgan/yalancı/talancı ve kan dökücü faşist/ırkçı beyinlerde sarsıntı yaratmaktadır. Bu sarsıntı yarım asırdır ‘bitirdik/ bitireceğiz!’ yalanına sarılan silsilenin/ soysuzun/soylunun da sonu olacaktır.
Ali Erdogan / Politika