Bunlar, onursuzluğun şahikasında, kuyruğunu kısmış, aç yaratık gibi yalanıp yaltaklanarak Kürtlerden oy dileniyorlardı.
Dilenirken, atalarından miras yüz yıllık inkar balgamını yerden toparlayıp yalayarak toz, toprak, çirkef ile birlikte yutuyor, “Kürdistan“ diyorlardı.
Kürtlere yaranmak ve onları dolandırmak için, Kürdistan’a ağıttı, bu…
Oysa, Kürt ve Kürdistan kavramları, eteklerinde ölümler taşıyan belalı olgulardı. Soykırımlar geçidinin gerekçesiydi, Kürdistan. Türkler, bu kavramı beyinlerden silme adına, yeni doğmuş bebekleri süngüleyerek kurda, kuşa yem ediyordu. Murat suyu, Dicle ve Fırat kolları ile Munzur masumların ruhunu taşıyor, kızıl akıyorlardı.
Yüz yıldır, Kürtlük ve Kürdistan ruhunun köküne kibrit suyu dökmek için, cinayetler işliyor, katliamlar yapıyorlar.
Bunlar katiller sülbünün en vahşi halkası olarak önümüze dikiliyorlar.
Kürtlerin ülkesini, Kürt ve Kürdistan sevdalılarının mezarlığına çevirmek için, dur-durak bilmeden kan döküyor, ruh alıyorlar. Türk hapishaneleri, Kürdistan diyen ve onun şarkısını söyleyen insanlarla doludur.
Kürtçe melodi mırıldanan veya yanındakiyle Kürtçe konuşan oracıkta kurşunlanıyor.
Irkçılığın kanlı salgınını, bunlar azgınlaştırdılar. Ama Türk ırkçılığı yapanların hiç bir Türk değildir. Kimi daha dün Gürcistan’dan kopup gelmiş, Rumların ülkesi Pontus’a yerleşmiş, Türk ırkçılığı baskın yapınca korkudan din ve ırkını inkar etmiş Gürcü‘dür. Kimi Ermeni, kimi Kürt, Sırp, Boşnak, Çerkez, Yunanlı, kimileri de Bulgar’dır…
Bunlar, hala evlerinde fısıldayarak, dillerini konuşuyor, gizliden gizliye dinlerinin yolunu takip ediyor, geleneklerini yaşatıyorlar. Pontus dilinin adı, Lazca’dır mesala…
Böyle bir yerde, insanın kendini inkar etmemesi suçtur. Doğru, dürüst ve kendisi olarak yolunda giden suçludur. Kürtler, bu yüzden ezeli ve edebi düşmandır.
Benim yanılgıyla, Kayserli bir Ermeni dönmesinin oğlu sandığım, en hızlı Türk ırkçısı General Hulusi Akar bir Çerkez’dir. Çerkez ama Türk ırkçısı. Peşine Türk ordusunu takmış, Ortadoğu çöllerinde katledilecek Kürt arıyor.
Kürt katli, çakma Türklerin kendilerini kanıtlama sınavından pek iyi notu alma olgusudur, çünkü…
Ve şovenizmle sulanan topraklarda, ırkçılık tam gaz ilerliyordu. Osman Baydemir 2017 yılında, Türk parlamento kürsüsünde, “ben Kürt halkının bir evladı olarak, Kürdistan’dan gelen bir temsilci olarak…“ diyerek, söze başladığı için, parlamentonun oturumuna katılmaktan men ve 12 bin lira para cezasına çarptırılıyordu.
Cumhurbaşkanı sıfatını da taşıyan AKP’nin başı Recep Erdoğan, Türk değildi. Gürcüydü. Ailesinin İslamiyete geçişi de dün kadar yakın gündeydi. Ama Türk ırkçısıydı. En son Müslüman ama, bizlere İslamı öğretmeye kalkışıyordu, üstelik…
31 Mart seçim kampanyasını Kürt düşmanlığı üzerine inşa etmişti. Erdoğan, seçim sürecinde Kürdistan diyen HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli’ye ülkeyi terk için, dış kapıyı gösteriyor ve ona şöyle sesleniyordu:
“Türkiyede Kürdistan diye bir bölge var mı? Sen Türkiyeyi terket, defol git! Bizim Kürdistan diye bir bölgemiz yok. Güneyde Kürdistan bölgesine git.“
Ve, aradan iki ay geçmeden, Recep Erdoğan’ın tükürdüğü bile kurumadan, Amed’de Kürtlere seslenen Binali Yıldırım, Kürtçe nasılsınız deyemi kağıttan okuma taklası attıktan sonra, kendince Kürdistan’ı inkar edenlerin yüzüne tükürüyor ve 1920 parlamentosunda Kürdistan temsilcilerinin yer aldığını söylüyordu.
Bunu söylerken, Bitlis ve Tatvan’da Kürtçe tabelalar indiriliyor, Urfa’da işkence alaniyette dökülüyordu.
Ama o, kendi oyununu oynuyordu, küçük aklıydı. Kendini akıllı, Kürtleri aptal yerine koyarak, kullandığı iki kelimeyle onları kandırıp, haysiyetleri olan oylarını alacağını sanıyordu.
Kürtlere hakaret, onları, hafızası olmayan yaratık yerine koyan aşağılamaydı, bu. Kürtleri, hoşlandıkları iki kelimeyi konuşan, can düşmanı, ellerinden kan damlayan katillerin peşine takılan, hafızası silik onursuz ve aptal yerine kokuyordu.
O, “çevayı“ deyip Kürdistan derken, Hulusi Akar da, yaptığı iş ile övünen mankafa cellat gibi “o gün öldürdükleri Kürt“lere ilişkin rakamları sıralıyordu.
Yer yüzünde, eşi görülmemiş bir aşağılama yöntemi, “Kürt oğullarınız, kızlarınızın katili olarak oylarınızı istiyoruz!“ demekti bu…
Anladın mı, Kürt? “Oy verin ki daha çok yakıp yıkalım, can alıp işkence edelim“ demek…
kaynak:: Y.Özgür Politika