Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Dersimli Sanatçılar: Dersim Dersim’dir !

Dersimli Sanatçılar: Dersim Dersim’dir !

05 Haziran 2019, 12:18

“Tunceli Belediyesi” yerine “Dersim Belediyesi” yazılmasına bir destek de Dersimli sanatçılardan geldi. Kenttin isminin resmiyette de Dersim olarak değiştirilmesini isteyen sanatçılar, “Dersim Dersim’dir. Hakikattir. Yok saymalarına izin vermeyeceğiz” diyor.

Dersim Belediyesi meclis üyelerinin “Tunceli” isminin “Dersim” olarak değiştirilmesi kararının yankıları sürüyor. Daha önce Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) yönetimi tarafından “Dersim Belediyesi” olarak asılan ve daha sonra iktidarın atadığı kayyum tarafından indirilerek, yerine “Tunceli Belediyesi” yazılan tabelanın tekrardan “Dersim” olmasını isteyen belediyeye bir destek de sanatçılardan geldi.

Yeni Yaşam Gazetesi’ne konuşan Dersimli sanatçılar, halkın kararına saygı duyulmasını istedi.

ÇAYAN DEMİREL: HAFIZAYI TABELAYLA SİLEMEZSİNİZ Kİ

Çayan Demirel (Yönetmen): “Bir coğrafyada yaşayanların kendilerini bildikleri, tarihin onları kaydettiği zamandan beri yaşadıkları yere verdikleri adla kimin nasıl bir problemi olur, anlamakta zorlanıyorum. Biz kendimize Dersimli diyoruz, bu anadil gibi bir şey… 38 katliamını yapanlar için bile Dersim Dersim idi. Yaptıkları harekatın adı Dersim idi. Sonra ortaya çıkan kıyımı örtmek unutturmak için kanuna, tabelaya ‘Tunceli’ yazdılar. Ne değişti? Biz ‘Tuncelili’ olmadık ki… Hatta onlar tabelaya Tunceli yazdı, biz çocuklarımıza bile Dersim adını verdik, kitaplara, türkülere derneklere verdik. Tarihi, hafızayı tabelayla kanunla silemezsiniz ki…

 

 

Dünya Ana ne diyordu ‘Biz de halkız biz de kardeşiz, halk halka ağlasın’. Bu bir kardeşlik, barış çağrısıydı aslında. Dünya Ana omuzlarında taşıdığı onca acıya rağmen kardeşlik derken, adına bile tahammül edemediğiniz, acılarını anlamadığınız bir toplumla nasıl bir arada yaşayacaksınız? Yaşadığı yerin adını kullanan torunlarının kapısına ‘Neden buraya Dersim diyorsunuz?’ diye dayanırsanız barış içinde bir gelecek inşa edemeyiz…”

ÖZLEM GERÇEK: DERSİM’E DERSİM DİYORUM

Özlem Gerçek (Müzisyen): “Dersim’e Dersim diyorum. Şimdiye kadar Tunceli ismini kullanmadık. Nenelerimiz Dedelerimiz, annelerimiz ve babalarımız hiç bir zaman Dersim’e Tunceli demedi. Mameki diyorlardı. Dersim isminin tarihsel politik bir karşılığı var. Esasında bu bir isim tartışması değil. Sadece isim üzerinden de tartışılmasını rahatsızlık olarak görüyorum kişisel olarak. Dersim’i Dersim yapan değerler var. Aynı zamanda bir var olma biçimi olarak bakıyoruz Dersim’e. Özellikle halen orada yaşamaya devam eden, oradaki kültürü devam ettiren, o kültürle yatıp kalkan insanların karar vereceği bir durum. Onun için bir yerden icazet alma yoluna gidilmemelidir.”

TAHİR BOZKURT: DAĞ KEÇİSİNİN ADIDIR DERSİM!

Tahir Bozkurt ( Fotoğrafçı): “‘Her zirvesinde bir ulu ardıç ağacı ve yılların gözü kulağı… Pepuk kuşun ötüşüyle kendi dillerinde hikayeler dinleyerek büyüyen çocukların… Saz çalınır akşamları cem olur…’ diyen şairin izinde… Karların eriyen yerinde ters laleleri ile ilkbaharı tutanların… Kimi mevsim çimen akan, kimi mevsim gökyüzü akan, kimi mevsim toprak akan Munzur’un… Hep yakıldığında tekrardan tekrardan göğe umutla yükselmeye kalkışan meşe ormanın… Rüzgarın börtü böceğin… Dağ keçisinin adıdır Dersim.”

 

 

KAZIM ÖZ: HALKA KARŞI SAYGISIZLIKTIR

Kazım Öz (Yönetmen): “Dersim isminin iade edilmesi için çok geç kalınmış ve yerinde bir karardır. Orada yaşayanların dışında, ne bir partinin ne bir siyasi hareketin, o isimi oraya, Dersim halkının iradesi dışında zorla asmalarına hakları yok. Bunun tartılması orada yaşayan halka karşı bir saygısızlık. İnsan hakları açısından, demokratikleşme açısından bir saldırı olarak görüyorum bu tartışmaların yapılmasını. Herkese düşen, halkların kendi yaşadığı şehir ile ilgili aldıkları bu karara saygı duymaktır. Buna saygı duymamakta şu anlama geliyor, Dersim’de 1938’de yaşanan soykırım dolaylı bir şekilde sahiplenilmiş oluyor. Dersim halkı 38 döneminin yöntemleri ile tehdit ediliyor bu tartışmalarla. Biz sanatçılar zaten az çok bu meseleyle ilgili iş üreten kişiler olarak ta belediye meclisinin aldığı bu kararın arkasında durması gerektiğini düşünüyoruz.”

DOĞAN ÇELİK: DERSİM HALKININ KARARIDIR

Doğan Çelik (Müzisyen): “Dersim demek; onur, hakikat, şeref demek. Dersim demek; haksızlığa karşı durmak, vicdan, gerçek eşitlik demektir. Dersim Pir Rıza, Ali Şêr, Zarife Ana demek. Dersim bu manalarda kimlik sahibidir. Dolayısıyla Dersim Belediyesi Meclisi’nin aldığı bu karar son derece doğrudur. Tereddütsüz Dersim tabelası belediyeye asılmalıdır. Bu değerlerimizi ilgilendiren bir durum. Dersim halkının kararıdır.”

ROZERİN KAHRAMAN: TUNÇ ELİ DERSİM ÜZERİNDEN KALDIRILMALI

Rozerin Kahraman (Müzisyen): “Duzgun babayıre şere kelexo bıbırnere bere/ Ra xo ra Xızıri dere/ Dersim ema wo wayır bere (wayır veciye), söz ve müziği bana ait olan bir eserimle başlamak istedim. Dersim 1937-38 katliamı halen içimizde kanayan yaraydı tekrar yaramızı deştiler! Türkiye’de insanlar geriye gidiyor. Kardeşlikten, demokrasiden bahsediliyorlar, fakat konu Dersim olunca dur diyorlar. Yeri değilmiş, sen mi karar vereceksin, sen kimsin! Dersim Halkı karar vermiştir bu kadar açık ve nettir. Dersim ismini sadece tabelada değil tümüyle resmiyete geri iade edilmesini istiyoruz. Devletin tunç elini Dersimin üzerinden kaldırmasını istiyoruz!”

NURAY BALIK: ÜLKEMİZİ SİYAHA BOYAMAKTAN KURTARALIM

Nuray Balık (Müzisyen): “Dersim hatta daha eski adları ile Mameki ve Kalan isimleri 1935’de Tunceli yasası ile bilinçli bir şekilde değiştirilmek istenmiştir çünkü değiştirilmek istenen sadece isim değildir o isim şahsında orada bir arada yaşayan kadim hakların, Ermenilerin, kızılbaşların, Zazaların ortak bir şekilde yarattığı karşılıklı hoşgörü ve paylaşım esasına dayanan toplumsal yaşayıştır. Hemen hemen her taşına, deresine ve dağına kutsaliyet atfedilen ibadet yeri sayılan bu yerlerde insanlar doğa ile canlı ve güçlü bir bağ kurarlar ve bu bağ onları canlı bir doğa inanışından kaynaklanmaktadır, bu anlayış doğal olarak beslediği hayvandan tutunda yaktıkları ateşe kadar saygı duyan bir insan topluluğu yaratmıştır ve bu da doğal olarak Dersim’de üretilen sanata da yansımıştır.

Karlı ve çetin kışların, yüksek ve kutsal dağları anlatılan her direnişe ve aşka eşlik etmiştir. Türkiye deki mevcut şartlarda artık iktidar lehine en ufacık bir eleştirinin bırakın protesto vs. ağır suçlarla cezalandırıldığı bir atmosferde zihinler bu kadar zapturapt altına alınmaya çalışırken bizler sanatçılar olarak her dönem ve her zaman ezilenlerin haksızlığa uğrayanların yanında kendi enstrümanlarımızla olmayı nasıl başarırız sorusuna her cevap aradığımda ben de bir Dersimli olarak zihnimde atalarımdan ve geçmişimizden bize gelenek kalan mücadeleyi sürekli kendime hatırlatıyor hatta şuan o süreçten daha tehlikelisini yaşıyoruz.

Mevcutta yaşanılan durum sadece Dersim’de bir tabela değiştirmekten daha ötede bir durumdur. Tüm Türkiye coğrafyası bir diktatörlük sistemi ile yönetilmek istenmekte ve fark edilmesi gereken bu sadece Kürtlere, kızılbaşlara karşı yapılmıyor planlı ve sistemli bir şekilde egemen ideoloji hiç bir rengi kabul etmiyor ve ülkeyi baştanbaşa siyaha boyamak istiyor işte asıl korkutucu olan budur. Bu süreçte bizler geçmişte yaşananlardan iyi dersler çıkarmalıyız özellikle tüm özgür ruhumuz ile tüm ötekileştirici dillerden ve anlayışlardan kendimizi kurtarıp sanatın birleştirici ve barıştırıcı gücü ile ülkemizi siyaha boyanmaktan kurtaralım.”

EMİRALİ YAĞAN: MUARIZ KAFA DEĞİŞMEDİKÇE…

Emirali Yağan (Şair): “Etrafta eğri çizen dağlar ve bu şekilsiz dağları dıştan saran taşkın ırmakların sınırladığı De(r)sim üzerinde hayat bulanlar, ortaçağ kalebentleri ve temerküz kamplarına sürülmeyi bekleyen Varşova Gettosunun Yahudileri ve Romanları kadar özgürdüler. Hapsoldukları sınırlar içinde sevişmeye, çoğalmaya ve doğurduklarıyla olacakları beklemeye tahammüllüydüler.

Vaktiyle ‘dâhili koloni’ addediliyordu burası. Şimdiyse dünyanın hiçbir koloni düzeninde görülmeyen çoklukta garnizon, her tepeye kurulu kalekol, gözetleme kuleleri, tepegözler, metrisler, beton tabyalar ve güvenlik kapılarıyla örülü bir cendere içinde hayat sürmekte burada varlık gösterenler. Arada kolektif hafızamızdaki De(r)sim sayıklasa da makus gerçeğimiz bu. Son Büyük Tertele denen 1938 genel kırımıyla olanca varlığı darmaduman edilmiş, bir daha kendisi olamayacağı bir parçalanmaya uğramıştı De(r)sim. O tarihten beridir kendisinin yeniden var etmeye, yerini yurdunu bildiğince adlandırmaya çabalasa da, tekben, başeski, eskikafa egemen silsilenin sillesiyle yüz yüze yaşamakta. Azları azınlıklarıyla sorunlu bu muarız kafa değişmedikçe tabela değiştirmenin hükmü yok diye düşünüyorum.”

MİKAİL ASLAN: DERSİM ADI DEĞİŞMEZ

Bu haber 415 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Etnik, dini, sosyo-politik kimliği ve doğasıyla tarihsel özgünlüğü olan Der..