Royem Müzik'ten çıkan albüm, 1978-1985 yıllarında teyp kasetlerine kaydedilmiş 16 eserden oluşuyor.
Sanatçının kendi müzik şirketi Royem Müzik etiketiyle çıkan “Marşlar ve Ağıtlar” albümünün dağıtımını ise Kom Müzik üstlendi. Albüm, bugün itibarıyla dağıtılmaya başlandı.
HALKLARA GÖK MAVİSİNİ UZATAN BİR PARILTI: FERHAT TUNÇ
Royem Müzik'in tanıtım yazısı şöyle:
"Sevginin, hoşgörünün, emeğin ve insanca yaşamanın esenliğini kitlelere taşıyan defnelerdir sanatçılar. Tarih boyunca karanlığa düşen zamanı, güneşin nefesine çeken parıltıdır onlar. Gözyaşı yorgunu olan halklara, gök mavisini uzatan bu parıltılardan biri de Ferhat Tunç'tur. Sesinin tınısı doğduğu kentin kemâli ahengini taşıyan Ferhat Tunç’un, henüz on dört yaşında başlayarak Dersim, Yunanistan ve Almanya’da yorumladığı ezgilerin kayıtlarından oluşan 'Marşlar ve Ağıtlar' adlı albüm oluştu.
Albüm, sanatçının ilk gençlik dönemlerinin heyecanını ve kararlı bir yaşamın izlerinin temellendiği gençlik yıllarının farklı dönemlerindeki devrimci gecelerde, zamanın imkanlarıyla kayıt altına alınmış on altı eserin bulunduğu ağıtlardan ve marşlardan oluşmaktadır. Albümde, sözleri Sabahattin Ali ve Muzaffer Oruçoğlu gibi edebiyatçılara ait olan şarkıların yanı sıra söz ve besteleri Zülfü Livaneli, Sadık Gürbüz, Ruhi Su ve Garip Şahin’e ait olan şarkılar da bulunmaktadır. Umudun, inancın ve direnmenin asil derinliğiyle söylenmiş bu ağıtlar ve marşlar, etkileyici bir ses ve yorumun yanı sıra gelecekte kitlelerin sesi olacak bir sanatçının nasıl filizlendiğinin bir göstergesi adeta.
Kırk yıldır toplumun acısını, hüznünü, coşkusunu, umudunu sanatıyla ve duruşuyla yansıtan, bunun bedelini de bitmeyen soruşturmalar ve yargılamalarla ödemekte olan sanatçı, bu albümüyle adeta yine ve yeniden,
'şarkılardan öğreneceği çok şey olmalı insanın…' diyor."
TUNÇ: KURAKLIKLAR YEŞERSİN DİYE...
Ferhat Tunç ise albüme ilişkin duygularını şu ifadelerle anlattı:
"On dört yaşında başlayan ve oldukça sancılı devam eden müzikal yolculuğumun ilk dönemini oluşturan Dersim, Yunanistan, Almanya konser ve etkinlik kayıtlarından “temize çekilen” arşiv niteliğindeki bu çalışmam 25. albümüm oldu.
Umudun, inancın ve direnişin derinliğine sığınıp, usulca kök saldığım yıllardı. İçine doğduğum yaranın bir yanı marş, bir yanı ağıt oldu hep.
Arada kalan derin vadide kırk yıldır o kayadan bu uçuruma, o yok sayılmadan bu yalnızlığa çarpa çarpa yankılanan sesim, şimdi sürgün koşullarında...
.
Belki işte de tam da bu yüzden nefes alabilmek ve ses verebilmek için o ilk gençlik ideal ve iddiasına tutunmam gerekiyor.
Sesimin dalları, çöl sessizliğinin ortasında yapayalnız kalmışa, soluklandığı gölge olabilsin istedim ve hâlâ aynı tutkuyla istiyorum bunu.
Ömrüm boyunca köklerimin emdiği yeraltı sularından gelen ferahlığı serptim durdum, dinleyicimin güneşi bekleyen ufkuna.
Sesimi kısmak isteyen bulutlar kararabildiği kadar kararsın.
Kararımdır... Kuraklıklar yeşersin diye serpmeye devam edeceğim, sözümü ve sesimi.
Kaynak: www.krttv.com.tr/