Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / 31 Mart stratejisine 23 Haziran’da devam

31 Mart stratejisine 23 Haziran’da devam

10 Mayıs 2019, 11:57

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Öcalan’ın mesajının demokratik güçlere de olduğunu kaydeden Hozat, tutsakların direnişe devam, HDP’nin stratejisinin değişmediğine dair açıklamalarına işaret etti.

Hozat, “Bu iktidardan bir demokrasi adımı, çözüm, uzlaşma beklemek söz konusu olamaz. Faşizmin olduğu yerde uzlaşma olmaz. Kürt halkı nettir; direnişini, mücadelesini büyütecektir” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Öcalan’ın mesajının demokratik güçlere de olduğunu kaydeden Hozat, tutsakların direnişe devam, HDP’nin stratejisinin değişmediğine dair açıklamalarına işaret etti.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, açlık grevleri, ölüm orucu ve 2 Mayıs’taki görüşmeye ilişkin ANF’ye konuştu. Dün ANF’de yayınlanan konuşmanın bazı bölümlerini paylaşıyoruz.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da korkunç bir faşizmin söz konusu olduğunu; toplum nefes alamadığını; şu anda işkence sistemi olan tecridin tüm Türkiye’ye yayıldığını, tüm Kürdistan’ı kuşatıp kıskaca aldığını belirten Hozat, buna karşı devam eden açlık grevi ve ölüm orucuna dikkat çekti. Bunun büyük bir irade, inanç, fedakarlık ve fedailik olduğunu kaydeden Hozat, bu büyük direniş sonucu 2 Mayıs’ta Öcalan ile avukatlarının görüştürüldüğünü söyledi.

Tecrit kırılmadı, talep karşılanmadı

Bu görüşmenin, tecridin kırıldığı anlamına gelmediğini, taleplerin karşılanmadığını, zaten tutsakların da bunu teyit ettiğini ifade eden Hozat, “Bundan sonra düzenli bir biçimde, avukat, vasi ve aile görüşmelerinin olacağı, Öcalan’ın tüm yasal ve hukuki haklarından yararlanabileceği, iletişim haklarının sağlanacağı, dışarı ile her türlü iletişimi sağlayacağı, mektuptan tutalım, her türlü iletişim aracına kadar, bilgilenmeye kadar, bu haklarına kavuşacağı temelinde bir açıklamanın Adalet Bakanı başta olmak üzere, iktidar yetkilileri tarafından kamuoyuna resmi biçimde deklare edilmesidir” dedi.

2 Mayıs görüşmesi oyundu

Tutsakların, taleplerinin karşılanmadığını, bu görüşmenin bir oyun, direnişi kırma amaçlı bir oyun, AKP-MHP faşist iktidar tarafından bir senaryo olarak kurgulandığını söylediğini hatırlatan Hozat, şöyle devam etti: “Bu değerlendirmelere katılıyoruz. Bizce de bu bir oyundur. Direnişi kırma amaçlıdır. Direniş bu faşist iktidarda çok ciddi bir zorlanma ve sıkışmaya yol açtı. Türkiye toplumunun yarıdan fazlası, bu faşizme karşıdır. Bunu yerel seçimlerde de önceki genel seçimlerde de gördük. Kürdistan toplumu da 8 Mart’ta, Newroz’da, 24 Haziran genel seçimlerinde, 31 Mart yerel seçimlerinde bu faşist, ırkçı, soykırımcı iktidara karşı çok güçlü bir irade ortaya koydu. Bu soykırımcı siyaseti reddetti. Bunun yarattığı çok ciddi bir sistem krizi, ekonomik kriz ve toplumsal bunalım söz konusu.

Direnişi kırmak için

Biraz rahatlatmak, nefes almak, mevcut direnişi kırmak, kamuoyunu manipüle etmek, göz boyamak için şekli bir oyun olarak, 2 Mayıs’ta avukatları Önderliğimizin yanına götürdüler. Bir görüşme yaptırdılar. Direnişçiler ilk günden bunu gördü ve açıklamalarını yaptı. Bu faşist iktidar, her zorlandığında, sıkıştığında mutlaka biçimsel, taktiksel bazı adımlar atıyor. Bazı adımlar attığı algısını yaratmaya çalışıyor. İçinden de bir şey çıkmıyor zaten; yanıltma ve kandırma olduğu ortaya çıkıyor. Halkımız da gördü. Bundan kaynaklı içeride ve dışarıda direniş de devam ediyor. Kesinlikle öyledir, bu bir oyundur. Direnişi kırma amaçlıdır.”

Faşizmin olduğu yerde

Türkiye’nin faşist diktatörlükle yönetildiğini; faşist ve soykırımcı bir iktidarın Türkiye’nin başında olduğunu ve Türkiye halklarına yıllardır kan kusturduğunu dile getiren Hozat, şunları vurguladı: “Bu iktidardan bir demokrasi adımı beklemek, çözüm beklemek, uzlaşma beklemek söz konusu olamaz. Faşizmin olduğu yerde uzlaşma olmaz. Faşizmin olduğu yerde demokratik müzakere olmaz. Faşizmin olduğu yerde, hak, hukuk, demokrasi olmaz. Böyle bir faşist iktidardan hukuk beklemek, kendini kandırmak ve gaflettir. Gerçekten tarihin en büyük yanlışı olur. Faşizmin karakterinde demokrasi, adalet, eşitlik, özgürlük yoktur; düşmanıdır zaten. Türkiye ve Kürdistan üzerine korkunç bir işkence, tecrit sistemi kurmuş.”

Bilinçi bir algı operasyonu var

Bu görüşmeden sonra çeşitli manipülasyonlar ve AKP’nin bilinçli yaratmaya çalıştığı algı operasyonuna işaret eden Hozat,  Öcalan’ın avukatlarının açıklaması ile YSK kararının ilanının aynı güne denk gelmesi üzerinden devam eden tartışmaları hatırlattı. Bu anlamda yapılan değerlendirme ve tartışmaların gerçeklikle hiçbir alakası ve bağı olmadığı gibi faşist iktidar hizmetin ötesine de geçmeyeceğinin altını çizen Hozat, konuşmasını şu net ifadelerle sürdürdü:

Diyalog ve çözüm süreci yok

“Ortada bir diyalog süreci yoktur. Ortada bir çözüm yoktur. Geçmişte de bir çözüm süreci yoktu. AKP’nin bir özel savaş, özel operasyon, algı operasyonu süreci vardı. 2013 sonrasından 5 Nisan 2015’e kadar süren diyalog süreci de tamamen Önderliğimizin son derece samimi, gerçekten onurlu barışa, demokratik çözüme, demokratik müzakereye inanarak ortaya koyduğu, iyi niyetli bir yaklaşımdı.

Şimdi de zorlanmış, sıkışmış, çöküş sürecine girmiş, içte ve dışta siyaseti iflas etmiş, ciddi bir çıkmazı yaşıyor. Nefes almak için bir taktik yaklaşım geliştiriyor. Bir oyun oynamaya çalışıyor. Buna aldanmamak lazım. AKP’nin şu anda toplumu aldatma oyunları söz konusudur. Bunları boşa çıkarak bir tutum ve yaklaşım içerisinde olmak gerekiyor. Bunun yolu da mücadelededir. Mevcut direnişi büyütmek ve geliştirmektir.”

Öcalan demokratik güçlere seslendi

Öcalan’ın çağrısında, demokratik kesimlere dönük çok güçlü mesajlar olduğunu kaydeden Hozan, şunları söyledi: “Yine onurlu barış, demokratik müzakere, çözüm yaklaşımını, bunun iradesini ortaya koydu. Koyduğu bu irade, Türkiye’nin demokratik güçlerine dönüktür. İşte, faşizme karşı pozisyon alan, belli bir süredir de resmi olmasa da fiili olarak, ortak bir mücadele anlayışıyla faşizme karşı bir duruş ortaya koyan bu kesimlere yöneliktir. AKP-MHP faşist iktidarına dönük değildir. Faşizm zaten çözüme gelmez. Uzlaşmaya gelmez. Bunu herkesten çok daha fazla Önderliğimiz biliyor. Önderliğimizin bu demokratik, siyasi uzlaşı, müzakere, çözüm ve onurlu barış mesajını, demokratik güçler, anti faşist güçler kendilerine dönük olarak anlamalı, algılamalı. Şu şekilde anlamalıdır. Faşizme karşı mücadeleyi, direnişi büyüterek, bu faşizmi gerileterek, ortadan kaldırarak, demokrasi zeminini açabilirler. Önderliğimiz de her türlü katkıyı, en iyi düzeyde, oluşan bu demokrasi atmosferi ve zeminine sunacaktır. Türkiye’de Kürt sorununun demokratik çözümüne dönük ciddi bir demokratikleşme süreci başlayacaktır. Önderliğimiz bunun mesajını tüm anti faşist güçlere mevcut durumda vermiş oluyor.

Kürtlerin tutumu nettir

Bu son derece önemlidir. Kürt halkının da tutumu nettir. Kürt halkı da direnişini, mücadelesini büyütecektir faşizme karşı. Bu direnişin ortaya çıkardığı çok önemli sonuçlar var. Direniş sonucu olarak Mehmet Öcalan Önderliğimizle görüştü. Direnişin sonucu olarak 2 Mayıs’ta avukatlar Önderliğimizle görüştü. Bu direnişin sonucu olarak 31 Mart seçimlerinde büyük bir başarı kazandı demokrasi güçleri. HDP, demokrasi güçlerinin başını çekiyor. Büyük bir başarı kazandı. HDP’nin Türkiye’deki stratejisi büyük bir başarı kazandı.

HDP’nin stratejisi değişmiyor

HDP bu stratejisini sürdüreceğini tekrardan kamuoyuna deklare etti. Biz de bunu destekliyoruz. HDP’nin 31 Mart stratejisi Türkiye, Kürdistan stratejisi başarı kazandı. Biz inanıyoruz ki; 23 Haziran’da da bu strateji başarı kazanacaktır. İstanbul seçimlerine HDP bu stratejiyle katılacaktır. Faşizme karşı demokratik güç birliğini HDP destekleyecektir. Faşizme karşı pozisyon alan aday kimse onu destekleyecektir. Faklı bir adaysa onu destekleyecektir. AKP-MHP faşist iktidarına karşı kim İstanbul’a seçime giriyorsa Kürtler o adayı destekleyecektir.

Faşizme karşı daha fazla birleşme

Bu konuda Kürtlerin tavrında, tutumunda bir değişiklik yoktur. Aksine bu faşist iktidara karşı daha fazla birleşme, bütünleşme, direnişi, mücadeleyi büyütme tutumu vardır ortada. Bu konuda doğru yaklaşmak lazım. CHP’nin de doğru yaklaşması gerekiyor. CHP bir bu faşist iktidarın algı operasyonuna alet olmamalıdır. Bu faşist iktidarın ekmeğine yağ sürmemelidir. Koltuk değneği olmamalıdır. AKP her sıkıştığında zorlandığında AKP’ye koltuk değneği oldu. AKP’yi iktidarda tuttu. AKP, 7 Haziran genel seçimlerinde darbe yaptı demokrasi güçlerine. CHP bir ay boyunca AKP’nin oyununa gelerek 7 Haziran darbesini meşrulaştırdı. 1 Kasım darbesine zemin hazırladı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasında CHP yine oy vererek AKP’nin faşist iktidarını destekledi, pekiştirdi. İşte bugün onlarca milletvekili, yüzlerce siyasetçi zindandadır. Korkunç siyasi soykırım operasyonları HDP, demokrasi güçleri üzerinde sürüyor. Buna yol açan CHP’nin kendisiydi.

CHP aynı şeyi yapmamalı

CHP aynı şeyi bugün yapmamalıdır. Kürt inkarlı politikalardan vazgeçmelidir. Kürt sorununa dönük demokratik bir çözüm programı ortaya koymalıdır. HDP’yle, Kürtlerle ilişkisini gizli saklı yürütmemelidir. Bunu kamuoyunu deklare etmelidir. Kürtlerin haklarını dillendirmelidir kendisi de. HDP’nin de yasal, meşru bir parti olduğunu, açıktan büyük bir cesaret ve özgüvenle ortaya koymalıdır. HDP’yle de ittifaka gidebilir. Bundan çekinmemelidir. Bunun yürekliliğini gösterebilmelidir. Bu siyaset CHP’yi güçlendirir, büyütür, iktidar alternatifi, ana muhalefet gücü haline getirir. Bunun dışındaki yaklaşım sadece AKP’nin koltuk değnekliğine yol açar.

YSK, AKP’nin bir birimidir

Meşru bir ortamda da seçim olmadı. Faşizm koşullarında seçim oldu. Gerçekten o seçim sürecinin de bir meşruiyeti yoktu ama Kürtler, direniş hamlesinin bir parçası olarak ele aldı ve büyük bir başarı kazandı. Seçim sonrası da bir darbe yaptı bu faşist iktidar. CHP’nin, diğer demokrasi güçlerinin sesi çıkmadı. Kürdistan’daki her türlü anti-demokratik uygulamaya sessiz kaldıkları, onayladıkları için İstanbul seçimleri iptal edildi. Bir darbe yapıldı. Bu Türkiye halklarının iradesine karşı bir darbedir. Kürdistan’daki uygulama bütün Türkiye’ye yayılmış durumdadır. İstanbul, Türkiye demektir. İstanbul’da ortaya çıkan irade, Türkiye halklarının iradesi demektir. Türkiye haklarının iradesine AKP-MHP, faşist iktidarı darbe yaptı. Bizim için hiç şaşırtıcı olmadı. Kürdistan’daki darbeleri hiç ses çıkarmayan CHP ve diğer güçler bilmeliydi ki; yarın da kendi başlarına gelecek, ki geldi de. Kürdistan’daki uygulamalara ciddi bir tepki koyup mücadele vermiş olsalardı Türkiye genelinde, YSK kesinlikle o kararı alamazdı. YSK, AKP’nin bir birimidir, bağımsız bir hukuk kurumuyla alakası yoktur. Ortada bağımsız hukuk kurumları kalmamış. Hepsi AKP-MHP faşist iktidarına bağlı birer birime; onların emir ve talimatlarıyla hareket eden bir büroya dönüşmüştür.

İstanbul kararı şaşırtıcı değil

YSK’nin İstanbul seçim sonuçlarıyla ilgili kararı şaşırtıcı değildi. Baştan beri böyle bir şey bekliyorduk. Ortada faşist bir diktatörlük var. Ortada hukuk yok, hukuk kurumları yok. Erdoğan, Bahçeli ne talimat verirse YSK ve mahkemeler ona karar verir.

Aslında YSK’nin verdiği karar hayırlı oldu. Bu faşist diktatörlüğe karşı demokrasi mücadelesi veren Kürtler ve demokratik güçler dışında, kendisine liberalim, hukukçuyum, hukuk savunuyorum, demokratım diyen kesimler tarafından Türkiye’de ne kadar büyük bir hukuksuzluğun yaşandığının görülmesi açısından hayırlı oldu. Artık sanıyorum bu kesimler biraz da gerçekten Türkiye’de demokrasi, hukuk, adalet, özgürlük hatta bunun kırıntısının bile olmadığını gördü. Faşist AKP-MHP iktidarı bütün bunları ortadan süpürmüş, katletmiş. Bu konuda sanıyorum YSK’nin bu kararı bu güçleri biraz uyandırdı. Bu faşist diktatörlüğün gerçek yüzünün görülmesi açısından hayırlı oldu. Hayırlara vesile olmasını da diliyoruz.

Mücadeleyi yükseltin

Şu çağrıyı yapmak istiyoruz: Madem ki sizler de gerçeği gördünüz. Ki Kürt Özgürlük mücadelesi yıllardır bu gerçeği size haykırıyor. Siz gözünüzü, kulağınızı, beyninizi buna kapattınız. İnanıyoruz ki biraz açıldı şimdi. Şimdi o zaman bu durumda, Kürtlerle birlikte demokrasi özgürlük, hukuk, adalet, eşitlik mücadelesini yükseltmek lazım. Bunu her yerde topyekun hale getirmek lazım. Bu çok önemlidir. Ben bunu özellikle belirtmek istiyorum.

Faşizme karşı güçbirliği

Ciddi bir anti faşist cephe, demokratik zemin oluştu. Türkiye toplumunun yarısı faşizme karşı ciddi bir irade ortaya koydu. Bu zemin Önderliğimize de ciddi bir güç verdi, büyük bir memnuniyet yarattı ve sevinç verdi. Bunu görmek mümkündür. ‘Ben iyiyim, beni soranlara ben iyiyim dersiniz’ demesi de budur. Mücadele Önderliğimize de güç, mutluluk ve sevinç veriyor. Bu anlamda da Önderliğimizin siyasi diyalog, demokratik müzakere, onurlu barış, demokratik çözüm çağrılarını da bu kesimler kendilerine dönük algılamalıdır ve faşizme karşı mücadeleyi büyütmelidir. AKP-MHP faşist iktidarını yıkmalı ve Türkiye’de demokratikleşmenin önünü açmalıyız. Bu da halkların, demokrasi güçlerinin, demokratik güçbirliğinin ortak mücadelesiyle gelişebilecek bir süreçtir.

23 Haziran’da yenilgi alsın

23 Haziran’da bu faşist blok yeni bir yenilgi alırsa iktidarın tamamen çökmesi ve AKP-MHP iktidarının bir bütün yenilgisi anlamına gelecektir. İstanbul’da da bu bir ayı aşkın süre içerisinde de faşizme karşı güçbirliğini güçlendirmek ve büyütmek lazım. Kürtlerin faşizme karşı duruşu nettir, bu duruşlarını devam ettirecekler ve 23 Haziran’da gerekli cevaplarını da ortaya koyacaklardır. Bunu bundan sonraki toplumsal direnişte de bunu en güçlü bir şekilde ortaya koyacaklardır.

Bu yüzden AKP’nin algı operasyonları ve manüplasyonlarına hizmet edecek, onları güçlendirecek hiçbir davranışa girmemek lazım. Ben bu tür tutum içerisine giren kesimlere de bir çağrıda bulunmak istiyorum;Kürtlerin ve Önderliğimizin duruşunu doğru okumalılar. Haksızlık yapmamalıdır. Önderliğimiz ciddi mesajlar veriyor. Bu direnişi, mücadeleyi büyütün, temel iktidar alternatifi haline gelin ve Kürt sorununda demokratik çözüm iradesini ortaya koyun, diyor. Bunu da doğru okumalı ve anlamalılar. Doğru yaklaşmalılar. Farklı yaklaşımlar sadece AKP MHP faşizmine hizmet eder, onu güçlendirir, demokrasi güçlerini de zayıflatır. Bu kesimleri uyarmak istiyorum; AKP’nin oyununa gelmeliler. Bu bir oyundur. Bu tür yaklaşımlar da oyuna gelmektir. Bu tür şeylere girmemeliler. Bu konuda Kürtlerin duruşu nettir.

Bu faşist iktidarla hiçbir şey olmaz, amaç bu faşist iktidarı yıkmak, yenilgiye uğratmak olmalıdır. Buna da yaklaşmış durumdayız. Bu mücadele ciddi bir sonuç veriyor, başarıya gidiyor. Başarı ve zafer çok yakındır. Yüklenerek, ortaklaşarak, büyük bir dayanışma sağlayarak amacımıza ulaşalım. Herkes de bu temelde yaklaşmalıdır.”

ANF/BEHDİNAN

Bu haber 431 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..