Seçime günler kala Dersim’de sonucun ne olacağına ilişkin tartışmalar sürüyor. Mehmet Türkmen kente dair izlenimlerini yazdı.
Seçime günler kala, bölgede seçim sonucu en çok merak edilen illerden biri de Dersim. Devrimci Güçbirliğinin 24 Mart'taki mitingine katılmak üzere geldiğim ve bir haftadır bulunduğum Dersim’den seçimlere ilişkin izlenimlerimi aktarmaya çalışacağım.
Dersim Belediyesi, bölgede kayyım atanan 102 belediyeden biri. İlin Valisinin aynı zamanda kayyım olarak atandığı Dersim Belediyesi, kayyımın atandığı Kasım 2016’dan bu yana tam bir karakol görünümünde.
Kayyım atandıktan sonra tutuklanan HDP’li Belediye Eş Başkanları Nurhayat Altun ve Mehmet Ali Bul hala cezaevindeler. Kayyımdan önce bakanlık müfettişlerinin belediyede uzun süre inceleme yapıp tek bir usulsüzlük bulamadığı herkes tarafından biliniyor. Kayyım atandığından beri ise belediyede sık sık yolsuzluk iddiaları gündeme geliyor. Sayıştay’ın açıkladığı raporda, pek çok usulsüzlüğün tespit edildiği kayyım belediyelerinden biri de Dersim Belediyesiydi.
GÜÇBİRLİĞİ KAZANMAYA DAHA YAKIN
Dersim’de en güçlü seçenek, adayların HDP çatısından seçime gireceği Devrimci Güçbirliği olsa da, tek iddialı adaylar Güçbirliğinin adayları değil. İlde önemli bir oy potansiyeli olan ve son seçimlerde HDP’nin ardından ikinci parti olan CHP’nin adayı Yusuf Kenan Aydın ve Ovacık Belediye Başkanlığıyla tanınan SMF’nin adayı (TKP çatısından giriyor) Fatih Mehmet Maçoğlu da, Devrimci Güçbirliğinin Eş Başkan Adayları Nurşat Yeşil ve Hıdır Demir’le yarışan diğer adaylar.
EMEP, HDP, DBP, ESP ve Partizan’dan oluşan ve ildeki sendika, meslek odası, dernek vb. demokratik kitle örgütlerinin çoğunun da desteklediği Devrimci Güçbirliği Eş Başkan Adayları ise KHK ile ihraç edilen, kentte uzun yıllar sendikacılık yapmış iki kamu emekçisi. Sağlık emekçisi olan ve SES’te yöneticilik yapmış olan Eş Başkan Adayı Nuşat Yeşil de, Tarım İl Müdürlüğünde memur olarak çalışan ve uzun yıllar Tarım Orkam Sen’de şube ve genel merkez yöneticiliği yapmış, adaylığından önce Emek Partisi (EMEP) il yönetiminde bulunan Hıdır Demir de kentte tanınan isimler. Güçbirliğinin iki Eş Başkan Adayının da KHK ile işten atılmış kamu emekçileri ve aynı zamanda iki sendikacı olması, halkın iradesini gasbeden ve çok sayıda belediye emekçisini işten atan kayyımdan belediyeyi geri alma iddiasını daha da anlamlı kılıyor.
EKSİKLERDEN DERS ÇIKARILMIŞ
Dersim merkezde birkaç gün adayların seçim çalışmalarına eşlik ettim. Ayrıca kentte çok sayıda insanla, yerel gazetecilerle ve kitle örgütü temsilcileriyle de görüşmeler yaparak Dersim’de seçimin nabzını tutmaya çalıştık.
Önceki dönemlerde yapılan belediyeciliğe ilişkin HDP’ye yönelik eleştiriler var. Halkın beklentisine ve kentin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir belediyecilik konusunda yeterince başarılı olunamadığı ve ayrıca yerel yöneticilerde kimi bürokratik eğilimlerin ortaya çıktığı yönünde eleştiri ve uyarılar az değil. Ancak bu dönem Güçbirliği oluşturulurken bu tür eleştiriler dikkate alınmış. Gerek halkçı ve demokratik bir belediyecilik anlayışı konusunda, gerekse de belediye yönetiminde eşit bir hukukun gözetilmesi konusunda daha iyi bir noktaya gelinmiş gibi görünüyor.
BELEDİYEYİ KAYYIMDAN HALK ALACAK, HALK YÖNETECEK
İlk olarak EMEP’in yönetiminde olduğu Pertek Belediyesinde uygulanan ve önemli sonuçlar alınan, belediyeyi halkın doğrudan katılımıyla oluşan mahalle meclisleri ve halk meclisleriyle yönetme konusunda da fikir birliğine varılmış. Seçim çalışmaları boyunca Güçbirliği adaylarının halktan destek isterken en çok vurguladıkları söylem, kayyımdan belediyeyi HDP ve Güçbirliğini oluşturan diğer partiler olarak değil, halk olarak alıp, bu kez tam anlamıyla halkla birlikte yönetme iddiası oluyor.
Dersim’de Güçbirliğinin kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğunu söyleyen yerel gazetecilerden biri, HDP’ye yönelik önceki dönemlerden kaynaklı en sert eleştiri yapanların önemli bir kısmının (buna kendisinin de dahil olduğunu ekliyor) bile bu seçimde yine de HDP’ye oy vereceğini söylüyor. Bunun sebebini ise şöyle açıklıyor: “Dersim’de kayyım meselesi şu an her şeyden daha önemli. Dersimlilerin HDP’ye eleştirileri olsa da, seçme özgürlüklerinin, demokratik iradelerinin gasp edilmesine karşı en iyi yanıtı ancak böyle verebileceklerine inanıyorlar. Ayrıca HDP tabanı dışındaki kesimlerin desteğini ve güvenini alma noktasında sosyalistlerin ve özellikle de kentte önemli bir kitlesi olan Emek Partisinin varlığı da önemli bir etken.”
"DERSİM’İN YARISI KOMÜNİST ZATEN"
Ülke genelinde ulusal medyada ve sosyal medyada Dersim adayları içinde adından en çok bahsedilen ve popüler olan isim "Komünist Başkan" olarak tanınan Maçoğlu olsa da, Maçoğlu’nun popülerliğinin, Dersim yerelinde, Dersim dışında olduğu kadar aynı etkiye ve iddiaya sahip olduğunu söylemek güç.
Maçoğlu’nun Ovacık’ta yaptığı ve sık sık ulusal medyaya haber konusu olan belediyecilik hizmetleri olumlu bulunsa da, Maçoğlu’nun niyetinden bağımsız olarak bu durum, kayyımdan önce belediyede yönetimde olan HDP ve Devrimci Güçbirliğini oluşturan diğer sosyalist güçlerin yok sayıldığı algısına sebep oluyor. Ulusal medyada bu kadar yer almasının her ne kadar Dersim ve Ovacık’ın tanınmasına katkı sağladığı düşünülse de, özellikle medyanın bir kesiminin bu konudaki niyetinden kuşku duyanlar da az değil.
Çay ocağında sohbet ettiğimiz bir vatandaş şöyle diyor örneğin: “Fatih Maçoğlu iyi şeyler yaptı, kendisini severiz ama onu bu kadar medyaya çıkaranların samimiyetine inanmıyoruz. Madem komünistleri bu kadar seviyorlardı, şimdiye kadar niye görmedik bunu. Dersim’in yarısı komünist, devrimci zaten.”
Maçoğlu’nun adaylığını açıkladığı ilk günlerde HDP ve Kürt hareketinden Maçoğlu’ya yönelik kimi sert eleştiriler ve söylemlerin yanlış olduğu, bunun burada da eleştirildiğini ve seçim çalışmalarında uzunca bir süredir ne HDP ne de Güçbirliğinin diğer bileşenleri tarafından Maçoğlu’ya yönelik bir söylemin özellikle geliştirilmediği söyleniyor. Ancak buna rağmen, Dersimlilerin deyimiyle "Dersim hakkında hiçbir şey bilmeyen, daha Dersim’e Dersim bile diyemeyen" kimi ünlü isimlerin ve medya kuruluşlarının "HDP Tunceli’de Komünist Başkan’a baskı yapıyor" gibi iddialarda bulunmaları tepkiye neden oluyor. Üstelik Dersim’de asıl baskıya uğrayan, seçim çalışmaları güvenlik güçleri tarafından keyfi bir şekilde en çok engellenen, sık sık tutuklama ve gözaltılara maruz kalan HDP olmasına rağmen, bunun hiç gündem bile olmaması bu tepkiyi daha da arttırıyor.
CHP başta olmak üzere, diğer adayların kayyıma karşı net bir tutum almak yerine halk içinde "HDP gelirse yine kayyım gelir" şeklinde bir söylem kullandıklarına dair iddialar ise tepkiye neden olan başka bir konu.
"NEDEN BİRLİK OLMADILAR?"
Devrimci Güçbirliğinin neden daha geniş bir birlik şeklinde oluşturulamadığı, SMF’nin neden bunun dışında kaldığı konusu ise seçim çalışmaları esnasında adaylara en çok sorulan soruların başında geliyor. Bu konuda hem HDP’ye hem de SMF ve Maçoğlu’nun tutumuna ilişkin eleştiriler var.
İttifakın sağlanamamasının gerekçesinin, SMF’nin, adayın mutlaka Maçoğlu olması konusundaki ısrarı ve HDP’nin bunu kabul etmemesi olduğu biliniyor. Birliğin sağlanamaması konusunda zaman zaman HDP’nin tutumuna dair eleştiriler olsa da, SMF’nin son dört yerel seçimin tamamında ayrı adaylar çıkardığı ve HDP’nin yanı sıra EMEP, ESP, Partizan gibi sosyalist güçlerin de yer aldığı güçbirliklerine dahil olmadığına dikkat çekiliyor.
CHP’li olduğunu söyleyen ve CHP’nin aday tercihinden dolayı bu seçimde Güçbirliğinin adaylarına oy vereceğini söyleyen bir kitle örgütü temsilcisinin değerlendirmesi şöyle: “Dersim’de TKP’nin hiç bir varlığı yok, yani burada yerel bir güç değil TKP. SMF’nin buradaki yerel güçlerle birlik yapmak yerine burada hiçbir tabanı olmayan TKP çatısından ayrı girmesi yanlış. Tabii ki buna hakkı var, kimse buna bir şey demiyor. Maçoğlu sevilen bir aday ama bu dönem kayyım karşısında mutlaka birlik olmak gerekirdi. Halkın beklentisi buydu. Mesela EMEP Dersim’de tabanı daha güçlü bir parti. Üstelik önceki seçimlerde hep "Bu dönem adaylık EMEP’in hakkıydı" diye düşünen bir çok insan var. EMEP’in de HDP’ye yönelik pek çok haklı eleştirisi var ama EMEP yine de kayyım anlayışına karşı halkın birliktelik talebi karşısında sorumlu davranarak Güçbirliğinde yer aldı. SMF de olsaydı bu birlik bütün Dersim halkı için çok daha iyi olurdu.”
OVACIK ÖRNEĞİ ABARTILIYOR MU?
Dersim merkezde dört gün kaldıktan sonra Ovacık’a geçtim ve son üç gündür Ovacık Devrimci Güçbirliğinin adaylarıyla birlikte çalışmalara katılıyorum. Fatih Mehmet Maçoğlu, ülke gündemine daha çok ücretsiz ulaşım ve tarım kooperatifi gibi uygulamalarıyla gelse de, ilçe yapmadıkları epeyce tartışılıyor. İlçenin alt yapısının çok kötü durumda olduğu, bu konuda gerekli çalışmanın yapılmadığı, Munzur gibi bir su kaynağının olduğu ilçede musluktan akan suların bile içilemediği, iş konusunda grupçu davranıldığı vb. tepkilere çok sık rastlanıyor. Ayrıca en çok övgü konusu olan kooperatif uygulamasının ise kamusal bir kurumsallıkla ve belediyenin güvencesinden uzak yürütüldüğü söyleniyor.
Dersim’de bu konuda en çok duyduğumuz şey ise Pertek örneği oluyor. 2004’ten 2014’e kadar Emek Partisinin yönetiminde olduğu ve şu anda Dersim’de Baro Başkanı olan Avukat Kenan Çetin’in belediye başkanlığı yaptığı Pertek ilçesinde, Ovacık’ta gündem olan örneklerin çok daha başarılı şekilde yapıldığı halde, Ovacık’ta yapılanlar kadar ilgi görmemesi sorgulanıyor.
Örneğin Pertek’te yapılan tarımsal üretim, çok daha büyük boyutlarda ve tamamen belediyenin kamusal güvencesi ve kolektif yönetimiyle, 130 kadınla birlikte yapılmış. Türkiye’de ilk kez mahalle meclisleri ve ilçe genelinde oluşan halk meclisiyle halkın belediyenin yönetimine doğrudan katılımı sağlanmış. Örneğin ilçede balıkçılık ve mermer fabrikası kurma gibi projeler gündeme geldiğinde bu doğrudan halk meclisinde tartışılmış ve ilçenin doğal yaşamına ve çevreye zarar verebileceği gerekçesiyle halk meclisi tarafından kabul görmeyince hayata geçmemiş. İki kez şeffaflık ödülü almış olan Pertek Belediyesi, gelir ve giderlerini düzenli olarak halka ilan etmiş. Bin civarında öğrencinin ücretsiz yararlandığı eğitim destek evi açılmış ve burada 12 çalışan istihdam edilmiş. 3 binden fazla öğrenciye burs sağlanmış.
Bu hatırlatmaları yapan kimi Dersimliler, Maçoğlu’nun kıymetli işler yaptığını, bunu asla küçümsemediklerini ancak bu kadar popüler olmasının sebebinin de medyanın "komünist" hayranlığı olmadığının farkında olduklarını söylüyor. Maçoğlu’nun popüler söylemlerinin ve özellikle sosyal medyayı etkili kullanmasının yanı sıra, HDP’den ayrı bir yerde durması ve bu bölgede HDP’ye karşı bir seçenek olarak görünmesinin de, medyada bu kadar ilgi görmesinde etkili olduğunu düşünenler var. Örneğin şu soruyu soran ve yanıtını merak edenler hiç de az değil: Eğer Maçoğlu Güçbirliğinde yer alsaydı ve HDP’den aday olsaydı, yine de medyada bu kadar ilgi görür müydü?
Evrensel