OHAL kararnameleriyle kayyum atanarak halkın iradesinin gasp edildiği DBP’li 96 belediyeden biri olan Dersim Belediyesi için HDP, DBP, ESP, EMEP, Partizan’ın birlikte oluşturdukları Devrimci Güç Birliği, seçim çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. 38.504 nüfuslu, dağlar ve ovalarla çevrili coğrafyaya kayyum atanmasıyla kültürel hafıza silinmeye yüz tutmuş durumda.
Her köşe başına yerleştirilmiş zırhlı araçlar ve polislerle adeta açık cezaevine dönüştürülen coğrafyada, insanlar rahat dolaşamamaktan yakınıyor. Bu anlamda yaklaşan seçimlerde halkın öncelikli talebi, kenti Alevi ve Kırmançki kimliği ve değerleriyle hiç bağdaşmayan motiflerle donatan kayyumun derhal gitmesi. Halkın bu talebini yerine getirmekte kararlı olan Dersim Güç Birliği belediye eşbaşkan adayları Nurşat Yeşil ve Hıdır Demir, insanların göç etmesine neden olan bu atmosferi değiştirmek için gece gündüz çalışıyor. Seçim otobüsünden halka seslenen HDP Milletvekili Kemal Bülbül eşliğinde mahalle mahalle, sokak sokak dolaşan adaylar, gittikleri her yerde coşku ile karşılanıyor. Yıllardır bitmeyen devlet baskısından yorulmuş halka her fırsatta “Dersim Yê Mao” (Dersim bizimdir) mesajını ve umudunu veren adaylar, Dersim merkez üzerine kara bir bulut gibi çöken kayyum rejimini göndermeye hazırlanıyor.
‘SEÇİMLERİ KAZANMAK BİR ONUR MESELESİ'
Dersim Devrimci Güç Birliği belediye eşbaşkan adayları Nurşat Yeşil ve Hıdır Demir, ANF'ye konuştu...
Eşbaşkan adaylarından Nurşat Yeşil, 16 yıl hemşirelik yaptıktan sonra OHAL döneminde çıkartılan 675 Sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle (KHK) hukuksuz bir biçimde ihraç edilmiş bir sağlık emekçisi. Dersim'de doğup büyüyen Yeşil, kentte bir dönem SES Şube Eşbaşkanlığı görevini yürüttü. Yıllar içerisinde sendika ve kadın mücadelesinde edindiği tecrübelerle siyasete atılan Yeşil, Dersim’den aday olmanın heyecandan çok sorumluluk yüklediğini vurguluyor. Halkın iradesinin gasp edildiği Dersim’de seçimlerde başarı elde etmenin olmazsa olmaz hedeflerinden birisi olduğunu kaydeden Yeşil, 31 Mart seçimlerinin önemini, “Bu seçimleri kazanmamız her şeyden önce bir onur meselesidir” diye tarif ediyor.
‘KAYYUM İLE ASİMİLASYON POLİTİKALARI DERİNLEŞTİ’
Alevi ve Kırmançki kimliğinin yoğunlukla yaşadığı yöreye kayyum atanmasıyla asimilasyon politikalarının daha da derinleştiğine dikkat çeken Yeşil, iktidar tarafından getirilen kayyumun ilk icraatının kentin her yerini Dersim halkının kültürüne aykırı Osmanlı ve Selçuklu motifleriyle donatmak olduğuna işaret etti.
Yeşil, merkezin dört bir yanına yerleştirilen bu motiflerle adeta ‘biz buradayız, sürekli tepenizdeyiz, istediğimizi yapabiliriz’ algısı üzerinden halkın korkutulmak ve sindirilmek istendiğini belirtti. Bu coğrafyada doğmuş ve büyümüş birisi olarak kentte dolaşırken yabancılık çektiğini ifade eden Yeşil, şunları kaydetti: “Osmanlı döneminde Alevi kimliğine yönelik yapılmış büyük bir kıyım varken, kayyum tarafından kentin her yeri bilinçli bir şekilde Osmanlı ve Selçuklu’yu sembolize eden lale motifli ışıklandırmalar ve dış cephe kaplamaları ile donatıldı. Parkların, ormanların, caddelerin isimleri değiştirilip Alevi kültürü, inancı ve değerleriyle hiç alakası olmayan isimler verildi. Bunlar yapılırken de hiçbir şekilde halka danışılmadı, onay istenmedi. Tepeden inme emirlerle oldubittiye getirildi. Tabii halk bu konuda çok tepkili ve hangi mahalleyi, hangi evi dolaşsak bize ilk sordukları soru, ‘Siz bu parkların, ormanların, caddelerin isimlerini geri iade edecek misiniz?’ veya ‘Geldiğinizde lütfen şu sokak lambalarını kaldırın’ oluyor.”
‘HALK BELEDİYEYE AYAK BASMAK İSTEMİYOR'
Kayyumun gelişiyle her yeri polis ve X-Ray cihazlarıyla adeta karakola çevrilen belediyeye halkın girmek istemediğini belirten Yeşil, sırf bu baskıcı atmosfere maruz kalmamak için aylardır su ve elektrik faturalarını ödemeyenler olduğunu aktardı. Kendisinin bu yüzden 2.5 yıldır belediyeye uğramadığını söyleyen Yeşil, “Belediye şehrin ortasında, şehirden tamamen soyutlanmış bir biçimde duruyor. İnsanlar o görüntüden rahatsız oluyorlar, belediyeye ayak basmak bile istemiyorlar. Çünkü belediye halkın belediyesi olmaktan çıkmış, tamamen bir kişinin hizmetine verilmiş durumda” diye konuştu.
‘SADECE YÖNETİMLER DEĞİL, PROJELER DE GASP EDİLDİ!’
Dersim'de kayyum yoluyla sadece belediyenin yönetiminin değil projelerinin de gasp edildiğini belirten Yeşil, BDP ve DBP belediyeleri döneminde hazırlanan ve izin verilmediği için mahkemelik olan sahil yolu projesinin vali tarafından değiştirildiğini ve ranta dayalı, Munzur’un doğasına uymayan, beton yığınından oluşan bir park yapıldığını aktardı. Bununla birlikte bugün cezaevinde rehin tutulan belediye eşbaşkanı döneminde başlatılan kreş projesinin de rant alanına çevrildiğini dile getiren Yeşil, anadilde eğitim verilmesi öngörülen kreş projesinin bitirilerek ihaleyle özel sektöre devredildiğini söyledi.
‘GÖÇ ARTTI'
Yerelde en büyük sorunlarından birinin işsizlik olduğunu belirten Yeşil, sanayiye dönük yatırım yapılmayan yörede, devletin güvenlikçi politikaları nedeniyle hayvancılığın ve tarımın yoğun olarak yapıldığı köylerin çoğunun boşaltıldığını hatırlattı. Hem ekonomik hem de güvenlikçi politikalar nedeniyle insanların sürekli göç ettiğine dikkat çeken Yeşil, özellikle genç nüfusun çok azaldığını dile getirdi. 'Güvenlikçi' politikaların yol açtığı yıkımların ancak ülkede barışın tesis edilmesiyle önlenebileceğini hatırlatan Yeşil, işsizlik sorununa karşı ise belediye eşbaşkan adayları olarak küçük istihdam alanları yaratmayı amaçladıklarını ifade etti. Her mahallede küçük tekstil atölyeleri, kreşler ve yaşlı bakım evleri açarak istihdamın artmasına katkıda bulunmak istediklerini anlatan Yeşil, hayvancılık yapmak isteyen insanlara da belediye olarak malzeme desteği vereceklerini söyledi.
‘YA DEMOKRASİ YA TEK ADAM REJİMİ!'
Sistematik hale gelen asimilasyon politikalarını durdurmak ve halkın gasp edilen iradesini halka geri iade etmek üzere aday olduklarını vurgulayan Yeşil, halktan da büyük destek aldıklarını aktardı. Halkın bu seçimlerin diğer seçimler gibi olmadığının bilincinde olduğunu söyleyen Yeşil, “Sonuçta gasp edilen bir irade var ve gasp edilen iradenin yürütücülerine geri teslim edilmesi gerektiğine inanan vicdanlı bir halkımız var. Mahalle meclislerimizi, kadın meclislerimizi kuracağız ve belediyeyi halk ile birlikte yöneteceğiz; sorunlara hep birlikte çözüm bulacağız. Projelerimiz halkın ihtiyacına göre şekillendirilecek ve halkın onayı olmadan hareket edilmeyecek” diye konuştu.
31 Mart’ta ya demokrasinin ya da tek adam rejiminin meşrulaştırılmasının oylanacağını belirten Yeşil, “Bu seçimler onlar için iktidarlarını sürdürmek açısından bir beka sorunu; bizim için de AKP-MHP faşizmini geriletmek ve yerellerden her yere demokrasi ve özgürlükleri kazanmak bir beka sorunudur ve mutlaka kazanacağız” dedi.
‘EKOLOJİYİ VE KÜLTÜREL YAPIYI TAHRİP ETTİLER'
Devrimci Güç Birliği Belediye Eşbaşkan adayı Hıdır Demir de, bu seçimlerle ilk hedeflerinin AKP’nin tek adam rejimini geriletip halkın gasp edilen iradesini halka geri iade etmek olduğunun altını çizdi. Dersim’de doğup büyüyen Demir, kayyum atanmasıyla yörenin adeta Dersim halkının kültürüne ve kimliğine aykırı bir bölgeye dönüştürüldüğünü belirtti. Kayyumun gelir gelmez kentin her yerine yerleştirdiği Osmanlı motiflerinin halkı çok rahatsız ettiğine işaret eden Demir, “Osmanlı döneminde Yavuz Selim Alevilerin kırımdan geçirilmesi için emir veriyor ve bunun üzerine katliam yaşanıyor. Şimdi kayyum tarafından kentin her yerine konan bu semboller, parklara ve caddelere verilen isimler halkta bu katliamı çağrıştırıyor ve tedirgin olmalarına neden oluyor” dedi.
‘BU KÖTÜ GİDİŞATI HEP BİRLİKTE DURDURACAĞIZ!’
Demir, halkın talepleri, çıkarları doğrultusunda hiçbir adım atamadığı gibi tam tersine coğrafyanın ekolojisini ve kültürel yapısını tahrip ve talan eden bir zihniyetle karşı karşıya olduklarını vurguladı. Aynı zamanda Dersim Özgür Aksın Platformu’nun sözcülüğünü de yürüten Demir, verdikleri mücadeleyle HES ve baraj projelerinin önüne geçtikleri gibi, bu kötü gidişatı da hep birlikte durduracaklarını kaydetti. Demir şöyle konuştu:
“Dersim şu anda tek adam rejiminin işleyişinin küçük bir laboratuvarına dönüştürülmüş durumda. Burada da bütün yetkiler valide ve canı ne istiyorsa onu yapıyor. İstediği zaman bir minibüs şoförüne in diye emir verebiliyor ya da geçen gün olduğu gibi gençler elini sıkmadığı için karga tulumba gözaltına aldırabiliyor. Bu nedenle bu seçim bir belediye nasıl yönetilir projesinden çok bu ceberut, bu baskıcı, halk tanımaz yaklaşımı buradan söküp atma meselesidir. Halkın bizden en büyük talebi de bu durumun acilen değiştirilmesi yönündedir. Kaybedilen temel insan haklarını yeniden tesis etmek ve halkın tekrar rahat bir nefes almasını sağlamak bizim önceliğimiz. Bu ceberut devlet yönetimi anlayışını gerileteceğiz. Merkezde demokratik ve halkçı bir belediyeye yeniden kavuşmak için mücadele edeceğiz.”