PİRHA- Cezaevinde 69 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in taleplerinin bir an önce karşılanması gerektiğini belirten Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Başkanı Musa Kulu, “Bu ülkede barışın, kardeşliğin, ortak vatanda beraber yaşamanın tek anahtarı insanları farklılıklarıyla kabul etmektir.” dedi.
DAD Eş Başkanı Musa Kulu cezaevinde 69 gündür açlık grevinde olan DTK Eş Başkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e ilişkin Pir Haber Ajansı’na konuştu.
“BİR İNSANI ÖLDÜRMEK BÜTÜN İNSANLIĞI ÖLDÜRMEKTİR”
Bir insanın yaşam hakkının kutsallığı söz konusu olduğunda bütün evrenin secdeye durması gerektiğini vurgulayan Kulu, “Ölüme en yakın olan bu kişinin toplumda karşılığı ve bir temsiliyeti var. Haklı bir talebin sahibi olan böyle bir canın sistemine devletin kayıtsız kalması anlaşılır ve kabul edilir bir şey değil. Her seferinde İslam ve Müslüman olduğunu söyleyenler Hz. Muhammed’in ‘Bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmektir’ sözünü biliyorlardır. Bugünkü durumda bu kadar sağır, dilsiz olmanın ne devlete ne insana ne de hukuka uymadığını herkesin bilmesi gerekir.” diye konuştu.
“KABEMİZE İNSANI KOYMUŞ VE SECDE ETMİŞİZ”
“İnanç olarak kabemize insanı koymuş ve secde etmişiz.” diyen Kulu, “Düşüncesi, fikri ne olursa olsun bir insanın hayatı söz konusu ise ve hele hele bu yaşamın sahibi olan bir kadın ise vicdan sahibi, ahlak sahibi, adalet duygusu taşıyan herkesin duyarlılık göstermesi lazım. Dünyanın neresinde olursa olsun Afrika’da, Asya’da, Amerika’da veya Aborjinlerin yaşadığı Avusturulya’da olsa da bir insan hakkına ve yaşamına karşı duyarsızlığın insanlığın bitmesi anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.
“KARŞIMIZDAKİ ANLADIĞIMIZDA İNSANLAŞACAĞIZ”
Güven’in taleplerinin insani ve karşılanması gereken talepler olduğuna dikkat çeken Kulu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu ülkede barışın kardeşliğin ortak vatanda beraber yaşamanın tek anahtarı insanları farklılıkları ile kabul etmektir. Eğer sistem geleceğini kurmak istiyor ve gerçekten gelecekte mutlu olma arzusu içindeyse bizler de konuşabilmeliyiz. Karşımızda bizim gibi düşünmeyeni anlayabilmeliyiz. O zaman insanlaşacağız. Belki de özlemini çekeceğimiz adalet, vicdan, hukuk, özgürlük dediğimiz kardeşçe yaşamak o zaman belki mümkün olur.”