Suriye’deki rejimi Sünnileştirerek devirmeye kalkan siyasal iktidar, bunu beceremeyince galiba Türkiye’yi Suriye’ye çevirme peşine düştü.
Çok ürkütücü ve kışkırtıcı işler yapıyor.
Kıyısından köşesinden haber aralarına sıkıştırılan ama dehşet verici bir belaya dönme potansiyeli taşıyan Kahramanmaraş’taki gelişmelerden söz ediyorum…
***
Halil Poyrazlı yazıyor:
“Hocam, kampın yapılmak istendiği alan Maraş ile Pazarcık ilçesi arasında bir alan ve Kürt-Alevi köylerinin tam ortasında, köylerle iç içe…
Kamp ‘Terolar’ isimli köyde yapılmak isteniyor.
Yaklaşık 30 bin kişilik kampa yerleştirilecek olan Suriyelilerin büyük bir bölümü cihatçı zihniyetli El Nusra-IŞİD gibi terör örgütlerine sempati duyan bir kesim.
Hocam, Maraş’ın Kürt-Alevi halkı katliamlarla çok karşılaşmış bir halk ve bu konuda çok tedirgin. Zaten bu yüzden 80’lerden beri Avrupa’ya göç etti bu halk.
Ben Pazarcıklıyım. Pazarcık’ın normal nüfusu aslında 150-200 bin arası olması gerekirken kala kala 30 bin kaldı. Şahsen ben dâhil benim sülalemin yüzde 80’i Avrupa’da…
Hocam ben memleketimi çok seviyorum, çok misafirperver insanlar…
Pazarcık üzerinde yerel seçimler döneminde de çok oyunlar oynandı ve sonuç alındı, AKP tarafından…
Şimdi AKP’nin oyunu devam ediyor.
Kendinden olmayan herkese savaş açan AKP-Erdoğan, kendi politik yanlışları sonucu ülkenin başına ‘bela’ ettiği mültecileri, Kürtlerin, Alevilerin yaşadığı alanlara yerleştirmeye çalışıyor, bölgelerin kültürel dokusunu bozup, insansızlaştırmak istiyor.
Hocam konu gerçekten çok önemli, medyada fazla yer bulmadı ama mültecilerin yerleştirilmesi ile beraber yakın gelecekte ‘mezhep çatışmaları’ çıkabilir orada.
Çok saygılarımla…”
***
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Maraş Şube Başkanı Salman Akdeniz de günlerdir süren direnişi ve amaçlarını şu sözlerle anlatıyor:
“Bizim derdimiz mültecilerle değil. Oradaki savaşta mağdur edilerek, yerlerinden yurtlarından edilmiş o mazlum halklarla bir sorunumuz yok. Mülteci olmanın ne demek olduğunu bu coğrafyada Pazarcık, Elbistan, Nurhak’taki Alevi Kürt yurttaşlar iyi bilirler. Yıllarca mülteci olduk başka ülkelerde. Biz yer seçiminin yanlış olduğunu düşünüyoruz, bunca itiraza rağmen bu ısrara karşı da mücadele etmeye devam edeceğimizi söylüyoruz.”
Alevi köylerinden biri olan Yeniköy’ün Muhtarı Kenan Yılmaz da endişelerini şöyle dile getiriyor:
“Şikâyetlerimizi vali ve kaymakama aktarıyoruz, ancak bizi dikkate almıyorlar. İş makineleri çalışıyor. Engel olmaya çalışıyoruz. Bizler Maraş’ı yaşadık. İleride bir etnik çatışma çıkmasından korkuyoruz. Elbette mağdur durumdaki sığınmacılara karşı değiliz. Ancak buraya cihatçı çetelerinin IŞİD’in, El Nusra militanlarının yerleştirileceği bir üs kurulacağını düşünüyoruz. Kaygımız bu. Bizi cihatçıları kullanarak göçe zorlayacaklar. Burası dağın başı, cihatçıların eğitim kampı yapacaklar. Başka yer mi kalmadı? Maraş merkeze yapsınlar. Ama yapamazlar çünkü varlıklı aileler karşı çıkıyor.”
***
Siyasal iktidarın oradaki tedirginliğe rağmen bölge halkıyla hiç bir şekilde iletişim kurmaması, bölgenin kültürel dokusunu değiştirecek bir dengesizlik üzerinden hareket etmesi, çok verimli mera alanlarını yok sayması ve bütün uyarılara rağmen inadından vazgeçmemesi insanı şüpheye düşürüyor…
‘Bela çıkarmadan yargılanmaktan kurtulamayız’ diye düşünen hastalıklı bir zihniyetin planlarının parçası mı Maraş?
Neden böylesine hassas bir bölgeyi seçiyor AKP Suriyeli mültecileri yerleştirmek için?
Bu sorunun cevabı ne?