Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Erdoğan dinciliği ve Diyaneti – Cihan EREN

Erdoğan dinciliği ve Diyaneti – Cihan EREN

20 Kasım 2018, 18:37

''Ali Erbaş’ın Diyanetin başına getirilmesi Erdoğan ve AKP’nin din sömürüsüne daha fazla ağırlık verdiği anlamına da gelir. Erbaş, Osmanlıda padişahlık için kardeş katlini dinen doğru bulan Şeyhülislamların temsilcisidir.''

Erdoğan 15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek devlet kurumlarında tırpanlama hareketi başlattı. Sürdürülen bu harekatla her tarafa adamlarını yerleştiriyor. Adam yerleştirme politikasında en fazla ağrılık verdiği başlıca kurumsa Diyanet işleri başkanlığıdır. Erdoğan’ın adamlarının ortak özeliği biatçı olmalarıdır. Ali Erbaş bu politikanın bir ürünü olarak göreve getirilmiştir. Önceki başkan Mehmet Görmez dini alanda belli bir entelektüel gücü temsil eden ‘Ankara Okulu’ çizgisine yakın düşünen biri olduğu için görevden alındı. Yerine menkıbe anlatanların alim sayıldığı çizginin temsilci Ali Erbaş Diyanetin başına getirildi.

Ali Erbaş’ın Diyanetin başına getirilmesi Erdoğan ve AKP’nin din sömürüsüne daha fazla ağırlık verdiği anlamına da gelir. Erbaş, Osmanlıda padişahlık için kardeş katlini dinen doğru bulan Şeyhülislamların temsilcisidir. Bunun din anlayışı Osmanlı selefi geleneğinin ‘asker millet, mücahit, şahadet şerbetiyle sarhoş olan’ tipleri yetiştiren anlayıştır. Bu anlayışı Erbaş’ın zaman zaman basına yansıyan söylemlerinde görmek mümkündür. Bu çizginin ana ekseni ahlaki söylemlerle toplumu kaderciliğe mahkum edip tutucu geleneksel çizgide tutmaya dayanır. Bu zihniyetin dininde bir kesim lüks içinde yaşıyorken aç kalanların şükür etmesi ibadetten sayılmaktadır.

Erdoğan-AKP dinciliği milliyetçiliği din perdesi altında sunma çizgisidir. Bunlara göre hakiki İslam Türk devletine hizmet edendir. Türk devletinin işgal ve istilaları bu dinci anlayışa göre İslam’a hizmet demektir. Efrîn işgalinin başladığı gün doksan bin camide Fethi Süresini okutmakla, Erdoğan ve AKP’nin Ali Erbaş’ın başında olduğu Diyanetle İslam’ı nasıl kullandıklarını çok açık göstermişti. Yine Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini resmen başlattığı ‘taç giyme’ töreninde Ali Erbaş’ın ettiği dua bu adamın İslam’dan ne anladığını çok açık ele vermişti.

Tüm bu hatırlatmaları Diyanetteki değişim ve Erdoğan siyaseti arasındaki doğrudan ilişkinin daha iyi anlaşılması için yaptık. Erdoğan ve AKP iktidarına kadar Türk Diyanetinin bu düzeyde milliyetçi bir söylemi olmamıştı. Cumhuriyet tarihinde İslam’ın Türk milliyetçiliğine bu kadar malzeme yapıldığı başka bir dönem daha olmamıştır.

Türk devletinin Erdoğan ve AKP’ye kapılarını açmasının iki temel nedeni olduğunu sıkça dile getiriyoruz. Bu nedenlerin birincisi Kürtleri İslami söylemlerle kandırmak, yeniden Türk sömürgeciliğine razı edip Türkleşmeyi Kürtlere kabullendirmektir. İkincisi ise ABD’nin İran İslam devriminden sonra çok daha derinlikli ve stratejik ele alıp geliştirdiği ‘ılımlı İslam’ çizgisine ayak uydurup, kapitalist sistemin Ortadoğu’daki temsilciliğini yapmaktır.

DAİŞ ile birlikte ılımlı İslam’a karşı da güvensizlik başlamıştır. Artık devletlerin seküler yapılarıyla İslam’ı kontrollerine alıp kullanmaları daha güvenli bulunmaktadır. Türk devletinde güvenilecek İslam projesi, Gülen Cemaati üzerinden yürütülüyordu. AKP ve Ergenekoncular Gülen Cemaati yerine kendilerinin olmasını istiyordu. Ancak Ortadoğu’daki politikalarda ve Kürtler konusunda ABD ve AB ile kısmi bir çelişkileri vardır. Fakat devlet kontrolündeki İslam politikalarından vazgeçmeyen ABD, Gülen Cemaatinin tasfiye edilmesiyle yeni bir arayışa girdi. Bu arayış Suudi’nin ‘ılımlı İslam’a geçiyoruz’ demesiyle yanıtlanmış görünmektedir. Bu gelişmelerin yaşanmasıyla birlikte Türk devleti Erdoğan liderliğinde Diyanetin yapısını, başkanını değiştirdi. Örneğin her yere cami yapma, imamlara siyaset hakkı ve başka inançlardan insanları İslam’a kazandırma görevi verdi. AKP iktidarları döneminde bütçesi düzenli bir biçimde artırılan kurumların başında Diyanet gelmektedir. Gizli kapaklı sürdürülen daha başka uygulamaların anlamı, Ortadoğu politikalarında ABD ile uyumlu bir çizgiye gelmek için İslam’ı ABD’nin istediği kıvama getirmektir.

Hatırlanacağı gibi AKP iktidarı ilk yıllarında yaşamını dini değerlere göre düzenlemeye çalışan kesimleri hep mazlum ve mağdur gösterdi. Şimdi durum değişmiştir. Artık Erdoğan ve AKP, İslam’ı Diyanet üzerinden Türk milliyetçiliğini geliştirmek, Türkleri uyutmak, aldatmak ve duygularını sömürmek için kullanmaktadır. Bu politik tarzla özellikle Türk toplumunu yönetmek çok daha kolaydır. İşte Ali Erbaş ile başlayan Diyanetin çok daha fazla gündem yapılmasının altında yatan da budur. Üzerinden söylem ve eylem gerçekleştirecek bir takım suni gündemler yaratmak Erdoğan’ın politika yapma tarzında en belirgin taktiğidir. İşine yarayacak gündemleri CHP ve MHP’deki adamlarına, kendine bağlı bürokratlara yaptırmaktadır. Örneğin Diyanet başkanının Tunceli Cemevini ve Kadir Mısırlıoğlu’nu ziyaretindeki gibi. Görüldüğü gibi Ali Erbaş, Erdoğan’ın din istismarı için sürekli ‘gol pası’ atan yetenekli oyuncu gibi sahaya sürülmüştür. Dolayısıyla Diyanet başkanı ve kurum adına söz söyleme hakkı bulunanların açıklamalarını, ziyaretlerini ve aldıkları kararları, Erdoğan’ın din istismarına alan açma oyunlarıdır. Tüm bu oyunlar elbette ki saray ayarlıdır.

Ali Erbaş ve ekibiyle birlikte içerde dini tümüyle denetimine alan Erdoğan, son zamanlarda Ortadoğu’da güç olma arayışını daha açık ve cesaretli yapmaya başlamıştır. ABD’nin Suudi ile iş tutmaya başlaması Türk devletini çok daha fazla korkutmuştur. Bunun için hızla ABD’ye dini olabildiğince kullanacağını, denetim altına alarak istediği mecraya akıta bileceğini göstermesi gerekiyordu. İşte Ali Erbaş ile birlikte bu mesaj daha güçlü verilmeye başlanmıştır. Türk devletinin Kaşıkçı cinayetini herkesten çok kaşıması, ısrarla Suudi Veliaht prens Muhammed’i teşhir etmesinin de altında yatan gerçeklik, İslam’ı Ortadoğu da yeniden ABD’ye pazarlamak içindir. Yani ‘Suudi yerine Türkiye, Muhammed b. Selman yerine ben’ demek istiyor. Kaşıkçı olayını kullanma biçiminden anlaşılması gereken, İslam’ı sömürerek ABD ile arasını yapma gayretidir. Bu hedefine ulaşmak için Ali Erbaş başkanlığındaki Diyanet de dua edip durmaktadır.

(Politika)

Bu haber 469 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..