Alevi toplumsallığında öne çıkan sorunlardan birinin kadın-erkek arasında nasıl bir denge kurulacağına dair olduğunu belirten Yazar – Antropolog Hasan Harmancı, kadın erkek gibi bir ayrımı temelde Aleviliğin felsefe olarak yok saydığını kaydetti.
Harmancı, Hacı Bektaş Veli’nin kadın ve erkek arasındaki ilişkiyi arpalı buğdaylı yani yan yana oturan insanlar olarak gösterdiğini hatırlatarak, günümüz toplumlarının feodalizmden getirdiği kalıntıların ve şehirleşmenin getirdiği, kapitalist ilişkiler ve üretim-tüketim ilişkisinden kazanılan paranın getirdiği yargıların, değerlerin doğal olarak kadın-erkek arasında iş bölümünden kaynaklı sorunlar yarattığını söyledi.
Şehirleşmeyle beraber kadının çalışma alanının daraldığını kaydeden Harmancı, kadının şehirleşme sırasında o modernitenin getirdiği bütün konumlardan yararlanırken, giyim, televizyon, eğitim gibi alanlardan yararlanamadığını ve bunu kısır bir biçimde yürütürken aynı zamanda kadın ve erkek arasındaki o uçurumun, şehirleşmenin boyutlarını aşacak duruma geldiğini ifade etti.
Kadın anaların posta oturması konusunda nazık davranlmıyor
Kadın erkek arasındaki ilişkinin bütün toplumların yaralı kurumu gibi Alevi kadını da etkileme çabasında olduğunu dile getiren Harmancı, şöyle devam etti:
“Alevi kadını Alevi kurumlarında örgütlendikçe de bu sorun daha derinden hissedebilmekte. Çünkü Alevi denince kadın erkek ayrımı olmadan bir bütün olarak candır. Can ilişkisi cemlerde gittikçe daha da hukuksuz bir biçime dönüşüyor. Bunun bir nedeni de kadın erkelerin kuralları ya da yapacaklarını yaparken nasıl bir yol izleyecekleri konusu tartışmaya neden olur. Özelikle hizmetler konusunda kadınların geride kalması, mutfak ya da temizlik gibi hizmetleri yapmaları yolda bir tartışma. Bu yetmiyormuş gibi Alevi erkeğinin kadının posta oturması konusunda ya da kadın anaların ve dedelerin posta oturması konusunda çokta nazik davrandığı, öncelik tanıdığı konusu çok zor oluyor.”
‘Alevi geleneklerinde erkek var kadın yoktur’
Alevi geleneklerinin tartışması gereken yeni bir sorunun da cemevlerinde erkek erenlerin fotoğraflarına yer verildiği ancak kadın erenlerinin fotoğraflarının bulunmadığını kaydeden Hasan Harmancı, şöyle devam etti:
“Alevi öğretisinin kurucu kimlikleri, erenleri, evliyası her zaman neredeyse fotoğrafla karşımızda yer alır. Hacı Bektaş, Hz. Ali, Hüseyin ve Hasan hatta kimi zaman Pir Sultan da simgesel olarak yer alır. Daha nicesinin aynı durumda erkekli olarak modelleri yer alır ancak kadın ataların Fatma Ana, Kadıncık Ana gibi isimler burada yer almaz. Bir bakarsın cemevinde herkesin fotoğrafı var. Şimdi modern dünyanın insanı olarak bu kadınlara neden değer verilmedi? Geleneğin içinde kadının neden yer almadığı önemli bir sorun. Bu sorun nasıl aşılacak bilmiyoruz tabi ama Alevi geleneklerinde erkek var kadın yok.
‘Umarım cemlerde kadın erenlere yer verilir’
Alevilik dediğimiz yapılanmanın içinde, büyük fotoğrafın içinde kadın erkek eşit, hizmetlerin hepsini yürütürken beraber. Ancak kadınlar kendilerine ait komisyonlar kuruyor. Bunun içinde örgütlenmek yine kadınlar kendilerine ait örgütlere de yer vererek Alevi örgütlenmesi içinde bir kadın örgütlenmesini getiriyor. Temelde bu büyük bir sorun. Çünkü Aleviliğin kurucu gücü insan ve bu insan derken şuan can dediğimiz model. Burada kadın ve erkek ayrımı olmadığına göre kadın örgütleri neden ayrılıyor bunu anlamakta zorlanıyoruz. Bunun en önemli nedeni yolun getirdiği kurallar dizisi değil, Aleviliğin bir yandan feodaliteden beridir erkek erenlerin fotoğraflarına yer vermesine rağmen kadın erenlerin herhangi bir çizimine resmine yer vermemesi. Anlıyoruz ki Fatıma, Zöhre dediğimiz, nur dediğimiz şeyin kendisine aslında erkek egemen sistem hiçbir zaman yer vermemiştir. Hacı Bektaşi Veli’nin kadının erkeği de aslan dişisi de aslan söylemine ve hepimiz bir canız dediğimiz söyleme kadınlar olarak değer vermişiz ama erkekler olarak buna yer vermiyoruz. Gün gelir umarım ki Alevi cemlerinde, mekanlarında erkekleşmiş dünyasında erkek erenlerine yer verildiği gibi kadın erenlerine ve öncülerine de yer olacaktır.”
Pirhaber