Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Aleviler yanlış ve eksikliklerini giderdikçe güç olur

Aleviler yanlış ve eksikliklerini giderdikçe güç olur

16 Ekim 2018, 18:50

''Aleviliği devletle buluşturmak isteyen çizgi son zamanlarda çok daha açık ve rahat konuşmaya başlamıştır. Bunlardaki rahatlık kesinlikle AKP-MHP’den aldıkları desteğe ve güvenceye dayanmaktadır.''

Alevilerin doksandan sonra çok daha fazla görünür olmaya başladıkları doğrudur. Katı bir yasak ve inkardan sonra inanç ve kültürel kimlikleriyle kendilerini ifade etmeye başlamalarının oldukça faydalı sonuçları olmuştur. Fakat doksan sonrası geliştirdikleri kurum ve örgütlenmeler, artık Alevilere yanıt verememektedir. Bu da Alevilerin bir takım yeni adımlar atmasını gündeme getirmiştir.

Doksan sonrası geliştirilen örgütlemeler temel iki nedenden ötürü yanlış ve eksik olmuştur; Birincisi devletin doğrudan müdahalesinin kimi çevreleri etkisi altına alması ve bu etkilenmenin zamanla bu çevrelerin devletle hareket etme isteklerini artırmasıdır. Bunlar Aleviliği devletle buluşturmayı siyasetlerinin temeline almış görünüyorlar. Bu kesimlerdeki istek ciddi sorunları beraberinde getirmiştir. İkincisi, Kemalist milliyetçi soykırımının yol açtığı tahribatları giderip, Alevileri Alevi değerleriyle buluşturup güçlendirmeyi temel almak yerine, epeyce kan kaybetmiş Aleviliğe salt siyasi amaçla yaklaşmanın beraberinde getirdiği sonuçlardır.

Aleviliği devletle buluşturmak isteyen çizgi son zamanlarda çok daha açık ve rahat konuşmaya başlamıştır. Bunlardaki rahatlık kesinlikle AKP-MHP’den aldıkları desteğe ve güvenceye dayanmaktadır.  Bu çizgidekilerin tüm Aşure lokması törenlerinde müftülerin hazır olması ‘devletin destek ve güvencesinden’ başka bir anlama gelmez. Bu anlayıştakiler, bir inancın ihtiyacı olmayan şeyleri Aleviliğin içine monte etmek için epeyce çaba vermektedir. Örneğin birçok Alevi Cemevinde Türk bayrağı ve M. Kemal resimlerini asmak bu çizgidekilerin eseridir. Bir inanç kurumunda özellikle de Cemevlerinde bu tür sembollerin gerekmediği çok açıktır. Çünkü her inancın kimliğini ifade eden özgün sembolleri zaten vardır. Türk bayrağı, Türk halkının ulusal simgesi ve değeridir. Alevilik etnik değil inanç odaklı bir kimliktir. İnanç kimliği sadece bir halka mal edilemez. Zaten Alevilik Türk kültürü içinde de doğmamıştır. Bunun için Aleviliği Türk bayrakları ve M. Kemal posterleri altında yansıtmak, Aleviliğe değil Türk milliyetçiliğine hizmet etmek demektir. Kaldı ki ulus devlete çok daha yakın ilişki içine çekilmiş İslam bile kutsal mekanlarında ve ibadet yerlerinde böylesi sembolleri kullanmıyorken, Alevilik gibi yetmiş iki millete bir nazardan bakan bir inancın, Türk ulus devlet sembolleriyle yan yana verilmesi milliyetçilik dışında başka bir anlama gelmez. Bu ve benzer sorunlar, doksanlardan sonra devletle ilişki içinde oldukları halde Aleviliğe hizmet ediyormuş gibi görünenlerin yarattığı bir tahribattır. Bu çizgide hareket edenler inançsal olarak da ‘dede’ dedikleri diyanet pasaportlu maaşlı kimselerle yeni bir kültür yaratma peşindeler. Bu kimselerin Alevilik dışında her şeye benzeyen söz ve duruşlarını da yol açtıkları tahribatlara eklemek gerekir.

Aleviliğe siyasetle hizmet etmek isteyenlerin ortaya çıkardıkları önemli kazanımlar oldu. Bu temelde çalışanlar ağırlıkta dernek türü örgütlemelerle işe başladılar. Dernekler içinde Cemevi açtılar. Ya da Cemevi açmak yasak olduğu için dernek statüsünü kullanmak mecburiyetine kaldılar. İyi niyetli bu kesimin yaptıkları hataların başında, süreçle Cemevi ile dernek ortamlarını aynılaştırmak oldu. Oysaki Alevilikte her alevi evi zaten Cemevidir. Yapılması gereken derneklerde buluşmak, tanışmak evlerde cem olmaktı. Dernek odaklı faaliyetlerin bu tarzda çalışmaması, cemleri derneklere sıkıştırmaları, farkında olmadan Aleviliğin can damarını yaralamıştır. Henüz yeterince tartışılmadığı için dernek türü örgütlemelerin son yıllarda Aleviliğe inançsal olarak verdiği zarar da tam olarak anlaşılmış olmaktan uzaktır. Dolayısıyla dernek odaklı örgütlemenin hızla yeni bir aşama kaydetmesi, açılım yapması, inançsal kimliğin mekanları olmadığını ilan etmesi ve cemleri ev ortamlarına taşımayı gündemine alması doğru olacaktır. Derneklerin bilim, sanat, eğitim, siyaset, ekonomi alanlarında Alevi aydınlanmasına odaklanarak yeni bir açılım yapmasına ihtiyaç vardır. Bu yapılmazsa Alevi dernekçiliğinin bu aşamadan sonra sürekli gerileme yaşaması kaçınılmaz olacaktır.

Alevilerin inançsal ritüellerinin yeri Cemxane-Cemevidir. Bu kutsal mekanın kendisine has bir mimarisi de olmak zorundadır. Alevilikle ‘müsahip’ inançlar olan Yaresan ve Êzîdî inancına bakılarak Cemxanenin mimarisinin nasıl olabileceğine ilişkin ilham alınabilir. Bir de bu nedenden ötürü Cemevleri hızla derneklerden ayrıştırılmalıdır diyoruz. Dekorundan içeriye girme usulüne kadar her şeyi ile Aleviliğin özüne uygun biçimlendirilmeli ki Alevilik Cemevleri üzerinden de kimlik farkını ortaya koyabilsin. Ayrıca cemevleri derneklere değil de ocaklara bağlı olursa daha doğru olmaz mı? Çünkü dernek bünyesindeki Cemevi Pîri, dernek başkanı gibi olmaya başlamıştır. Doksanlar sonrası örgütleme ocakları da gölgede bırakmıştır. Ocakların Türk devletinin teke ve zaviye yasağı ile zayıfladıkları doğrudur. Ancak son on yıllarda derneklerinde ocaklar üzerinde kurduğu bir baskının var olduğu  inkara gelmez. Bu sorunu da çözmek gerekir.

Doksan sonrasında devletle temas içindekilerin yol açtığı bir diğer sapmaysa Aleviliği devlete kabullendirmeyi, İslam’a kabullendirme altında yapmaya başlamalarıdır. Dernek odaklı çalışanlarınsa bu konudaki temel eksikliği Aleviliğin devlet-iktidar ile çelişkisini İslam’la çelişkiliymiş gibi vermeleridir. İyi bilmek gerekir ki Aleviliğin doğrudan İslam’la değil, İslamı iktidar dini olarak kullananlarla çelişkisi ve sorunu vardır. Devlet Alevilere karşı İslam’ı bir silah olarak kullanıp İslam’ı çok bilinçli hedef haline getirerek Alevilerin inanan Müslümanlarla karşı karşıya gelmesini hep istemiştir. Böylece yasakçı ve kültürel soykırımcı Kemalizm yerine Alevilerin doğrudan İslam dinine tepki duyması hedeflenmiştir. Hatırlanırsa Sivas katliamının planlayıcı Çiller ve adamları, bu katliamı yaptırdıklarına ‘dini hassasiyeti olan halkın tepkisi’ demişlerdi.

Alevilerin kendilerini örgütlemeye çalışırken ilk dönemlerde pek farkında olmadıkları yanlışlıklar, tedbir alınmadığı için zamanla Alevilikmiş gibi kabul görmeye başlamıştır. Asıl tehlikede budur. Devlet şimdi bunu dedeleri üzerinden Alevilere karşı kullanmaktadır.

Gerçekten de doksan sonrasının eleştirel temelde analizine ihtiyaç vardır. Yapılması gereken bu analizlerde Aleviler yaptıkları yanlışları görürlerse çok daha güçlü çıkışlar yapacak yolu bulacaktır.

Cihan EREN / Politika

Bu haber 478 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 4. Olağan Genel Merkez Kongresi’ni Dersi..